Yılmaz Özdil: Hakikaten inanılacak gibi değil

Abone ol

Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, Erdoğan'ın "Türkiye'nin nasıl oluyor da dünyanın en büyük 500 üniversitesi arasında esamisi okunmuyor" sözlerini değerlendirdi.

Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'in AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye'nin nasıl oluyor da dünyanın en büyük 500 üniversitesi arasında esamisi okunmuyor" sözlerini değerlendirdiği 'Esami' başlıklı köşe yazısı şöyle:

“Ben bu ülkede cahil, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum, ülkeyi ayakta tutacak olanlar cahil halktır, profesörden başlayarak en tehlikeli olanlar üniversite mensuplarıdır, okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor” diyen… Bunları dedikten sonra YÖK'e yönetici yapılan profesör var bu ülkede.

“Akademisyenler için kep değil sarık daha uygundur” diyen, kafasında sarıkla dolaşan rektör var bu ülkede.

“Hazreti Nuh'un cep telefonu vardı, gemisi nükleer enerjiyle çalışıyordu, drone kullanıyordu” diyen akademisyen var bu ülkede.

“1924'te camiler kapatıldı, Çanakkale ve Bursa'da genelev olarak kullanılan camiler var” diyen akademisyen var bu ülkede.

Beğenmediği akademisyenleri fetocu diye gammazlayıp hapse attıran, YÖK'e şikayet edilmesine rağmen korunup kollanan, neticede tabancayla üniversiteyi basıp dört akademisyeni kurşuna dizen kafadan kontak öğretim görevlisi var bu ülkede.

Cumhurbaşkanı sofrasına “ilim adamı” sıfatıyla oturtulan, “Karl Marks'a Das Kapital'i cinler yazdırdı, Shakespeare gizli müslümandı, asıl adı Şeyh Pir'di” diyen, kafasında fesle dolaşan tımarhanelik arkadaş var bu ülkede.

Demiryollarına katkılarından ötürü padişah Abdülhamid'e onursal doktora veren üniversite var bu ülkede.

“Bahçede kızlı erkekli oturuyorlardı, yoldan çıkarım diye Boğaziçi Üniversitesi'ne gitmedim” diyen başbakan var bu ülkede.

İsviçre Cern'de sekiz bin fizikçi ve mühendisin ortak çalışması sonucu, 10 milyar dolara malolan hadron çarpıştırıcısıyla deneye başlandığı gün… Din eğitimi bile almadığı halde din adamı kabul edilen “molla”lar kadrolu devlet memuru yapıldı bu ülkede.

Diyanete, bilim bakanlığının dört misli bütçe ayrılıyor bu ülkede.

Zart diye kararname çıkarılıyor, rektör olmak için profesör olma şartı kaldırılıyor, zurt diye kararname çıkarılıyor, rektör olmak için profesör olma şartı geri koyuluyor bu ülkede.

Profesör Aziz Sancar “kimya” dalında Nobel ödülü kazanırken… “Kimya” profesörü rektör “yabancı kadınla tokalaşmak ateş tutmaktan daha korkunç, bir kadınla bir erkeğin nikahsız olarak ellerinin birbirine değmesi caiz değildir” diyor bu ülkede.

Şizofreni hastalığının cin çarpması yüzünden meydana geldiğini izah eden, tedavi için dini şifacılarla üfürükçülerin faydalı olabileceğini söyleyen profesör var bu ülkede.

Evini dergaha çeviren, çarşaflı eşini peygamber ilan eden, çarşafın üstüne taç takıp, eşinin çıplak ayaklarını öptürten doçent var bu ülkede.

Dekolte giyen kadınların tecavüzü göze alması gerektiğini söyleyen, “kadının evden çıkması caiz değildir, parfüm haramdır, topuklu ayakkabı ayete aykırıdır, saç boyama caiz değildir, kadının fazla laf etmeden arada sırada konuşmasında sakınca yoktur” diyen profesör var bu ülkede.

Üniversite mezunu bile olmayan, sahte diplomasıyla üniversitede bölüm başkanı olan, aylarca şakır şakır ders veren, “profesör” unvanıyla bir başka üniversiteye dekan olmaya kalkışırken tesadüfen enselenen dolandırıcı var bu ülkede.

Rektör bile değilken, dekan bile değilken, YÖK başkanı yapılan… “Domatesin içine öyle bir mekanizma yerleştirirler ki, maazallah milletimiz yok olabilir” diyen YÖK başkanı var bu ülkede.

Kalça ameliyatlarında kullanılan platinleri, sanayi sitesinde tornacıya yaptıran profesör var bu ülkede.

“Sevişirken elbiselerinizi çıkarmayın, cinsel münasebet esnasında afedersiniz eşeklerin yaptığı gibi tamamen soyunmayın, odada melekler vardır, siz soyunursanız melekler dışarıya çıkar, şeytan odada tek kalır, oluşacak çocuk şeytanın nasibi olur” diyen profesör var bu ülkede.

“Deve sidiği şifalıdır” diyen akademisyen var bu ülkede.

Tillo evliyalarının kerametlerini “bilimsel” kabul eden, aynı anda iki yerde görülebilen şeyhi “bilimsel” kabul eden, bilim fuarında sergileyen Tübitak var bu ülkede.

Ve hal böyleyken asrın liderimiz adeta isyan ediyor.
“Türkiye'nin nasıl oluyor da dünyanın en büyük 500 üniversitesi arasında esamisi okunmuyor?” diyor.

Hakikaten inanılacak gibi değil yani.
Normalde en az 80 tane üniversitemiz girmeli ilk 500'e.
Kıskanç Harvard engelliyordur muhtemelen.
Veya Oxford'un parmağı vardır.

Yazıyı Sözcü'de okumak için TIKLAYIN

'MHP, AKP ile ayrı İYİ Parti ile aynı noktada buluştu' Siyaset Selçuk aday adayından 'vizyon' çıkışı Siyaset Avukat Fırat Durak, Adalar'a aday adayı oldu Siyaset Böke ve Cihaner'den 'Gelecek için Biz' çağrısı Siyaset