Yılmaz Özdil: 'Ülkeyi bir asır geriye götürdüler' dersem Abdülhamid'e haksızlık etmiş oluruz

Abone ol

Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, GATA'da yaşanan skandalı köşesine taşıdı.

Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, GATA'da yaşanan skandalı köşesine taşıdı.

GATA'ya tarikatçılar cemaatçilerin doldurulduğunu söyleyen Özdil, "İmam nikahlı çok eşliliği savunan, hastanede pantolon yerine entariyle dolaşmak isteyen, hekimden çok meczup görüntüsü veren bir başhekim yardımcısı tarafından yönetiliyor" dedi.

Özdil, "'Asrın ülkesiyiz dediler, ülkeyi bir asır geriye götürdüler' dersem, Abdülhamid'e haksızlık etmiş oluruz. Çünkü, bu memleketin sağlık vizyonu, GATA'nın kurulduğu tee 122 yıl öncesinde bile yobazların tesirinden uzak tutulmuş, tarikatların cemaatlerin eline bırakılmamıştı" ifadelerini kullandı.

Medeni Kanun'u hedef alan Ali Edizer bakın nasıl devlet kadrolarına yükselmiş!

Yılmaz Özdil'in Sözcü'deki "Entarili hekim" başlıklı yazısı şöyle:

Refik Saydam.

Bandırma Vapuru yolcusuydu.

Mustafa Kemal'le birlikte Samsun'a çıkanlar arasındaydı.

Milli mücadele kahramanıydı.

Tifüs'e karşı aşı geliştirdi, dünya tıp literatürüne geçti, bu aşı Kurtuluş Savaşı'nda kullanıldı.

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk sağlık bakanı oldu.

Birinci Milli Türk Tıp Kongresi'ne başkanlık yaptı.

Devletin sağlık teşkilatını kurdu.

Sosyal devlet anlayışıyla “halk sağlığı” kavramını kurumsallaştırdı.

“Türk hekimleri köylere sadece sağlık hizmeti götürmekle kalmayacak, uygarlıkla ilgili rehber görevi de üstlenecek” diyordu.

Hıfzıssıhha Enstitüsü'nü kurdu.

Serum üretimi başlattı, sadece bir yıl içinde ülkenin ihtiyacını karşılamayı başardı, serum ithalatına gerek kalmadı.

Verem, çiçek, kuduz aşısı üretimi başlattı, ithalata gerek kalmadı.

Yunanistan'a Suriye'ye Irak'a serum, Çin'e aşı ihraç etti.

Numune hastanelerini açtı.

Heybeliada Sanatoryumu'nu açtı.

Türk kadınının eczacılık yapması yasaktı, kız öğrencilerin eczacılık mektebi'ne kaydedilmesini sağladı.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından bölgesel inflüenza merkezi olarak tanınan İnflüenza Laboratuvarı'nın temelini oluşturdu.

Türkiye'de koruyucu hekimliğin mimarı oldu.

Tıp bilimini şeffaflıkla özdeşleştirerek “Saydam” soyadını bizzat Atatürk verdi.

Kızılay Başkanlığı yaptı.

Başbakan oldu.

Refik Saydam…

GATA mezunuydu.

Milli mücadele ruhuyla, ömrünü topluma vakfetmeyi, çağdaş Türkiye ülküsü için mücadele etmeyi, uygarlıkla ilgili rehber görevini, hekimlik onurunu, GATA'daki eğitimiyle benimsemişti.

E, şimdi bakıyoruz…

Başbakanlık lağvedildi.

Hıfzısıhha Enstitüsü kapatıldı.

Numune hastanesi kapatıldı.

Heybeliada Sanatoryumu kapatıldı, diyanete verildi.

Aşı ihraç ettiğimiz Çin'den test kiti ithal ediyoruz.

Halk sağlığında sosyal devlet anlayışından vazgeçildi, hastaneler yandaş işadamlarına verildi, “hasta”lar “müşteri” haline getirildi.

Şefkat Kızılay'ı şirket Kızılay'ına dönüştürüldü.

Ve, GATA'ya bakıyoruz…

İsmi değiştirildi.

Tarikatçılar cemaatçılar dolduruldu.

İmam nikahlı çok eşliliği savunan, hastanede pantolon yerine entariyle dolaşmak isteyen, hekimden çok meczup görüntüsü veren bir başhekim yardımcısı tarafından yönetiliyor.

Refik Saydamları yetiştiren Türkiye'nin gözbebeği eğitim ve sağlık kurumlarından birini getirdikleri nokta, bu.

Uygarlıkla ilgili “rehber” görevini üstlenen, topluma “çağdaş rol model” olan Türk hekimliğini soktukları kılık, bu.

“Asrın ülkesiyiz dediler, ülkeyi bir asır geriye götürdüler” dersem, Abdülhamid'e haksızlık etmiş oluruz.

Çünkü, bu memleketin sağlık vizyonu, GATA'nın kurulduğu tee 122 yıl öncesinde bile yobazların tesirinden uzak tutulmuş, tarikatların cemaatlerin eline bırakılmamıştı.

Erdoğan imzaladı: Yeşil pasaportun süresi uzadı Güncel Adana merkezli 12 ilde FETÖ operasyonu: 24 gözaltı kararı Güncel Kanada satışı durdurmuştu: SİHA kameraları için önemli hamle Güncel Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde çok sayıda kaçak yapı ortaya çıktı Güncel