Yüzlerce tarikat şirketinin milyarlarca dolarlık ciroları var: TÜGVA tarikatların insan kaynakları birimi gibi

Abone ol

Akademisyen, profesör, araştırmacı yazar Esergül Balcı, TÜGVA ve tarikatlara dair soruları Cumhuriyet'ten İpek Özbey'e yanıtladı.

İpek Özbey'in Esergül Balcı ile söyleşisinden bir bölüm şöyle:

• Hocam sizinle bir yılı geçti konuşalı. 2018’de yaptığınız bir araştırma var, buna göre Türkiye’de 2.6 milyondan fazla kişinin bir tarikat ya da cemaatle organik bağı bulunuyor. Sık sık cemaatlerin, tarikatların devletin kurumlarına nasıl sızdıklarını konuşuyoruz. Son olarak da TÜGVA’yla ilgili bazı belgeler sızdı. Belgelere göre resmen her yere çökmüşler... Bu yapılar için vakıf demek doğru mu, yoksa salt cemaat bağlantılı oluşumlar mı?

Aslında AKP, kuruluşundan itibaren zaten bir tarikatlar koalisyonuydu. 2002’den bugüne kadar kurulan tüm kabinelere bir bakın, tüm tarikatların belli ölçülerde temsil edildiğini göreceksiniz. İktidarın ana gövdesini oluşturan Nakşiler ve kolları; İlim Yaymacılar, Menzil, Hak Yol ve tabii ki FETÖ. FETÖ daha organize olduğu ve uluslararası bağlantıları daha erken kurduğu için, belli bir zaman gelince, Tayyip Erdoğan’ı ve diğerlerini tasfiye edip tek başına iktidar olmak istedi. 15 Temmuz’un özeti aslında budur.

Bizim raporu açıkladığımız zaman FETÖ sarsıntısı iktidarda devam ediyordu ve diğer tarikatlara yönelim oldu. Onlara alan açıldı. Mesela TSK’de, poliste, adalette belli gruplar FETÖ’nün yerini almaya başladı. TÜGVA bütün bu tarikat yapılarının çatı örgütü diyebiliriz. Hükümette temsil edilen ya da hükümete yakın tarikatların/cemaatlerin gençlik örgütlenmesi. Kuruluşu 2014, yani FETÖ ile hükümet arasında iplerin koptuğu yıl. Dershanelerin kapatılma kararıyla eşzamanlı.

Kurucusu kim: Bilal Erdoğan. Bu yolla, tüm tarikatların altyapısı ve insan kaynağı bir arada toplandı. FETÖ’den boşalan devlet kadrolarına TÜGVA üzerinden diğer tarikatların adamları yerleştirildi. TSK’ye, polise, adliyeye, Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) ve diğerlerine. TÜGVA bir çeşit tarikatların insan kaynakları birimi gibi dizayn edildi. Hepsinin kaydı olduğunu görüyoruz. FETÖ de özellikle TSK’deki üyelerinin dosyalarını tutardı. Aynı yöntemi TÜGVA’nın uyguladığını görüyoruz.

• Milli Eğitim Bakanlığı’nın Diyanet ve aralarında Ensar ve TÜGVA’nın da olduğu bazı vakıflarla protokol imzaladıklarını biliyoruz. Bu protokollerin içeriğini konuşalım mı biraz?

Bunun iki yönü var: 1. TÜGVA için Bakanlık kaynaklarını, yani milletin hazinesini kullanabilmek; 2. MEB üzerinden Türkiye’deki bütün öğrencilere ulaşmak. TÜGVA’nın hemen hemen bütün gelir kaynağının milletin hazinesi olduğunu yayımlanan belgelerden anlıyoruz.

İktidarın yerel yönetimde olduğu yerde belediye, belediyenin iktidar partisinde olmadığı yerlerde valilikler para, bina, yemek sağlamış. Olmadı kaymakamlıklar, o da olmadı işadamları devreye girmiş. FETÖ de aynı yöntemle kamuya ait yerleri işgal eder, devlete yerleştirdiği memurlardan aylık olarak düzenli “Himmet” toplardı. Mahkeme kayıtlarında var.

• Bir bakanlığın dini vakıf ve derneklerle protokol imzalaması örneğine daha önce rastladık mı?

Ben hatırlamıyorum ama tarikatlar yasal olmadıkları için, dernek ve vakıflar üzerinden örgütlendiklerini biliyoruz. Bunu devletin ilgili kurumları da çok iyi biliyor. Burada artık bir müdahale olmalı.

Yeni bir düzenlemeye bile ihtiyaç yok. Mevcut yasalar uygulanmalı ve tüm dini örgütlerin dernek ve vakıfları kapatılmalı. Yurt, bina, şirket, taşınır taşınmaz tüm mallarına ve banka hesaplarına el konmalı. Çünkü her biri Türk milletinin hazinesinden alınmış mallar.

• İBB’nin açıkladığı AKP döneminde bu vakıflara verilen taşınmazlar konusu çok tartışıldı. Bu tür vakıfların, cemaatlerin parayla ilişkilerini anlatır mısınız?

Bunların neredeyse hepsi birer holding haline gelmiş. Yüzlerce tarikat şirketi faaliyet yürütüyor. Milyarlarca dolarlık ciroları var. Devlette hepsinin kaydı olduğunu biliyoruz. O listelerdeki çocukları memur yapıp bir işe yerleştirmekle bitmiyor. Her birinden düzenli para kesiliyor. Bu insanlar biliyor ki parayı vermezse kapının önüne konulacak. Aynı FETÖ yöntemi.

Belediyelerin, özel idarenin, bakanlıkların ve bağlı iştiraklerinin ihaleleri incelensin. Çoğunu bir tarikat şirketinin aldığını göreceksiniz. Zaten o kamu kurumunun başına bir tarikat temsilcisi getirilmiş. Onun yaptığı ihaleyi kim alacak sanıyorsunuz. Bire bin verilen ihaleleri Sayıştay raporlarından okuyoruz. Yani bu bir kısırdöngü. Tarikat dinle siyasete hâkim oluyor, siyasi bağlantılarıyla adamını devlete yerleştiriyor, o adam ihaleyi tarikata veriyor, tarikat oradan kazandığıyla siyaseti finanse ediyor ve belli kesimleri yönetiyor.

İPEK ÖZBEY'İN SÖYLEŞİSİNİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

Temyize götürdü, sonuç değişmedi: FETÖ'den hapis cezası alan Mübariz Mansimov'a bir kötü haber daha! Güncel Sosyal medya düzenlemesinde yeni detaylar belli oldu Güncel 3 yılda 104 bin lirası gitti: Servet hayali adliyede bitti Güncel Emekliler bir araya geldi, sorunları masaya yatırdı Güncel