131 yıldır değişmeyen lezzet!

Sofra 131 yıl önce Nuri Çınar tarafından Sivas’ta kurulmuş.Bugün işi ailenin genç kuşağı üstlenmiş.4 nesildir formülü bir sır gibi saklanan köftesi ile...

Reha Tartıcı Yazar rtartici@gmail.com

Sofra 131 yıl önce Nuri Çınar tarafından Sivas’ta kurulmuş.
Bugün işi ailenin genç kuşağı üstlenmiş.
4 nesildir formülü bir sır gibi saklanan köftesi ile Sivas’ta hizmet veriyor.
Sivas’ın meşhur köftesinin mucidi işletmenin kurucusu Nuri Usta.
131 yıldır lezzet ve kalite hiç değişmemiş.
Ailenin en büyük hassasiyeti bu.
Birkaç yıl önce İstanbul’a şube açmışlar.
Burada da lezzet ve kalite Sivas ile aynı.
Çünkü manav ürünleri ve su hariç kullanılan tüm ürünler Sivas’tan geliyor.
İstanbul’da Sivas Köfte menüde “Yaprak Köfte” olarak yer alıyor.
Formülü sır ama içinde sadece dana kıyma ve kaya tuzu olduğu net.
Hayvanlarını büyük bir aşk ve sevgi ile kendi çiftliklerinde kesime hazırlıyorlar.
Lezzete bu yaklaşımın etkisi de büyük bence.
Köftenin incecik olmasına rağmen hiç kurumadan servis edilmesinin sırrı pişirmede yatıyor.
İstanbul’daki iki şubeden Tuzla şu anda tadilatta olduğu için Karaköy’de Kadıköy İskele’nin karşısındaki tarihi binada hizmet veriyorlar.
İstanbul şubelerinin işletmesi eski bir şef olan Deniz Yaşar’a emanet.
Hizmet kalitesi ve hijyen konusunda büyük hassasiyet gösterip, lezzette olduğu gibi asla taviz vermiyorlar.
Yaprak köfte dışında mutlaka Sofra’nın imza lezzetleri “Terbiyeli Mantar Çorbası”, “Sivas Katmeri” ve “Hurmalı İncir Tatlısı” denenmeli.

***

Okullarında bu hafta sonu itibariyle tatile girmesiyle çoğumuz için yaz tatili resmen başladı.
Söz konusu tatil olunca kıyı şeridinde yer alan gözde tatil merkezleri artık dolup taşacak.
Bu hafta yolu Bodrum ve Kuşadası’ndan geçecek olanlar için gözde adreslerimi paylaşıyorum.

BODRUM’DAKİ FAVORİ ADRESLERİM

· Anhinga by OD

· La Rica Yalıkavak

· Meze by the Sea

· Pupa Restaurant Yalıkavak

· Arap Şükrü Yalıkavak

KUŞADASI’NDAKİ FAVORİ ADRESLERİM!

· Ada Asansör

· Kazım Usta

· Mezgit

· Oksa Marina

· Bottarga

***

KAZARA VEGAN EKONOMİSİ!

Bitkisel beslenen vegan tüketicilerin bu beslenme düzenini devam ettirebilmek için kazandıkları bir alışkanlık da etiket okuma alışkanlığı. Yalnızca besin değerleri için değil aynı zamanda içerisinde hayvansal bir ürün barındırmadığına emin olabilmek adına “içindekiler” kısmını ve alerjenleri dikkatlice okuyorlar. Bir ürünün Vegan olduğunu denetleyen ve garantörlüğünü yapan bazı sertifika programları olsa da, ürün gamı hala çok kısıtlı.

Dolayısıyla bu da “kazara vegan” ürün pazarının oluşmasını sağlıyor.

Üreticinin çoğu zaman bilinçli olarak , vegan olsun diye üretmediği ancak içeriğinde ve sürecinde hayvansal hiç bir şey barındırmayan tüketim ürünleri veganlar arasında “kazara vegan” olarak anılıyor.

Bu ürünlerin en büyük riski tabii ki her seride hatta her üründe her defasında ürünün içeriğinin değişme riski. Gıda politikalarının da etkisiyle içerisine giren “peynir altı suyu tozu” ya da “süt proteini”, “yumurta akı” gibi içerikler nedeniyle bir sonraki seride kazara vegan olmaktan çıkan ürünler nedeniyle üretici farkında bile olmadığı ciddi bir kitlesini kaybedebiliyor.

Hangi ürünlerin, hangi marketlerde kazara vegan olduğunu tek tek araştıran ve yayınlayan bir çok influencer sayesinde kazara vegan ürünleri keşfetme oranı gün geçtikçe artıyor. “Vegan” sertifikası almış ürünlerden çok daha uygun maliyetli olan bu ürünler veganların pahalı beslenmek zorunda olduğu algısının da yıkılmasına neden oluyor.

***

FESTİVAL SOKAKTA YAŞANINCA TADI BİR BAŞKA!

Bu yıl ilk kez düzenlenen Kuşadası Sokak Festivali Altın Güvercin’den sonra marka olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Sanat ve gastronominin harmanlandığı festival büyük ilgi gördü.
Geçen hafta katıldığım festivalden aklımda kalanlar:
- Genç, dinamik ve vizyoner Belediye Başkanı Ömer Günel
- Akademisyen Şef Ozan Güngör’ün yöresel mutfak konusunda yaptığı çalışmalar
- Bolama, Kuzu Etli Şevketi Bostan, Kabak Çiçeği Dolması, İç Bakla, Turp Otlu Mücver ve İncir Uyutması gibi yöresel mutfağın en özel lezzetlerinin sokaklarda lezze tseverlerle buluşması
- Kuşadalıların festivale katılanları ağırlamada gösterdiği özen ve hassasiyet
- Ayhan Sicimoğlu’nun festivale attığı imza
- Sokağa taşan müzik ve eğlencenin gördüğü büyük ilgi ve kente kattığı değer

Türkiye’nin ilk tematik sokak festivalinin daha gidecek yolu var ama ilk festival için marka olma yolunda büyük bir adım attığını söyleyebilirim.

***

LEZZETİN SANAT VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İLE BULUŞMASI

Türkiye’nin ilk %100 HORECA markası Bonna ünlü İngiliz tasarımcı Nick Holland imzalı yeni ürün grubunun tanıtımında lezzet ile sanatı buluşturdu. Aila İstanbul’da Executive Chef Ercan Yamantürk, Chef de Cuisine Kemal Can Yurttaş ve Head Chef Efe Anıl Çetin imzalı oldukça iddialı özel tadım menüsü eşliğinde gerçekleşen lansmanda, Bonna Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Erbil Aşkan’dan markanın sürdürülebilirlik yaklaşımı ile geleceğe yönelik vizyonunu dinledik. Sürdürülebilir bir dünya için gösterdikleri çabayı yeme-içme sektörüne yenilikçi ürün ve çözümler kazandırma misyonuyla sürdüren markanın “Mükemmel Yeme İçme Deneyimi” vaadini tamamlayıcı masa üstü ürünlerinin sektöre değer katacağını düşünüyorum.

***

7 GÜNE 7 LEZZET

Hafta sonuna lezzet ve eğlence katmak isteyenlere cumartesi akşamı için bünyesinde farklı damak zevklerine hitap eden alternatifleri bulunduran Oligark İstanbul’u öneriyorum.

Pazar gününe keyifli bir brunch ile merhaba demek isteyenler için çok fazla alternatif mevcut. Benim favorim sunduğu menüsü ile damağa hitap ettiği kadar muhteşem boğaz manzarası ile göze de hitap eden The Ritz Carlton İstanbul The Roof.

Yeni haftaya lezzetli kebaplar ile başlangıç yapmak isteyenlere Nişantaşı Çat Çat Ocakbaşı’nın iyi bir alternatif olacağını düşünüyorum. Adana Sushi ve Kanat Izgarası farklı lezzetler arayanlar için ideal.

Salı günü için yazın keyfini deniz havası alarak çıkarayım diyenlere özel bir önerim olacak. Galataport İstanbul’da yer alan Populist’in zengin kahvaltı menüsü güne güzel ve dinamik başlamak için biçilmiş kaftan.

Çarşamba gününe özel önerim yine kahve severler için. Rotanızı Akaretler’e çevirin. Nitelikli kahveler ile doğal, katkısız ve organik lezzetleri bir arada sunan, yaratıcı tasarımı, gurme lezzetleri ve farklı felsefesi ile kendine özgü bir mekan olan Blum Coffee House’da farklı bir deneyim ile kendinizi şımartın.

Perşembe gününün tadını Meksika lezzetleri ile çıkarmanızı öneriyorum. Fişekhane’de 5. restoranını açan Ranchero’da gerçek Meksikalıların elinden çıkan gerçek Meksika yemeklerini denemenizi öneriyorum.

Cuma akşamı haftanın yorgunluğunu atmak isteyenlere et konusundaki uzmanlığı ile ünlü, lezzet anlayışı ve özgün kimliği ile alanında fark yaratan İstanbul'un gözde mekanlarından Scarlet Etiler’i öneriyorum.

Haftaya görüşmek üzere…

Tüm yazılarını göster