Adettir ve adettendir. Her yeni yılda geçmişin dökümü, muhasebesi yapılır, yeni yıla umutlarla girilir bir şeyler istenir, bir şeyler dilenir, bir şeyler talep edilir. Geleceğe özgü beklentiler sıralanır, istekler dile getirilir. “Bir yıl daha geçti, ne yıldı be!” diye bazen sevinilir, bazen de hele kırıp geçmişse lanetlenir…
Ama önce! 2020’nin bu ilk yazısında tüm okurlarımıza sevdikleriyle birlikte sağlıklı, mutlu, gönül ve beden yarası olmayan, saygı, sevgi, vefa dolu bir yıl diliyorum. Ülkemizin bu koşullarında tüm bunlara ulaşmak, Kaf dağını aşmak kadar zor olsa da ne yapalım, Hani dileyenin- (isteyenin) bir yüzü kara, vermeyen zenci misali…
Hatırlayacaksınız! Yıllar önce Keşan Müftüsü; “Noel Baba bacadan ve pencereden giriyor. Dürüst olsaydı kapıdan girerdi, neden bacadan giriyor ki?” gibisinden, akıllara ziyan ve de Temel fıkralarını artmayan bir açıklama yapmış olsa da, kapı, baca, pencere seçimini “kırmızı çuvallı babaya” bırakıyorum. İster kapıdan girsin, ister bacadan umurumda değil, yeni yıl dileklerimi kendim için bir şey istemeden Noel Baba’ya yöneltmekte kararlıyım…
Efendim! 2020’ye girerken esen hava her ne kadar ağır ve kasvetliyse de, Libya’dan Kanal İstanbul’a uzanan kaygı, korku, endişe, hüzün dağları sarmışsa da, “ben yaptım oldu!” mantığı bazılarınca kabul görse de ben yine beklentilerimi sıralayacağım.
Bu arada unutmadan ilave edeyim!
Ren geyiklerinin çektiği kızağıyla, batı ahalisine yıllardan beri kırmızı torbasına doldurduğu cicili bicili hediye paketlerini dağıtan ve bizim buralara hiç uğramayan Noel Baba’dan özel bir ricam olacak! Ondan hediye istemiyorum. Ona bir dilek patlaması da yaşatmayacağım. Dileklerim, isteklerim mütevazı, gerçekleştirilebilir ölçüde olacak. Şöyle ki;
2020 yılında; Bize ayrımcı bir üslupla bağırmayan, itham eden bir dille hitap etmeyen, yargılayan bir edayla konuşmayan, suçlayıcı ve töhmet altında bırakan tavırlarla parmak sallamayan ve ülkenin tümünü kucaklayan yöneticiler konusunda omuz verebilir mi? Biz bunu tek başımıza yapamadık, torbasında belki o da vardır!
Dilek ve temennilerden sonra gelelim yazının özüne!
Yeni yıl herkesin aradığını bulduğu bir yıl olsun. Atamalarda bilimsel başarı, liyakat, deneyim, eğitim esas alınsın, yandaşlık tarihe karışsın.
Kadınların yaşamındaki acı, ağıt, ölüm, öldürme, yaralama, doğrama, taciz, tehdit başta olmak üzere, insanı çaresiz bırakan akıl dışı, bilim dışı uygulamalar, doğa ve yeşil düşmanlığı son bulsun.
Ödenmeyen faturaların, geçinemeyen emeklinin, işsiz çocukların, aşsız mutfakların yarattığı sorunlar politik iklimlere ve TBMM’ye en az vekillerin zam artışı kadar yansısın.
Burun kıvırarak, havalara girerek, aklımızla alay ederek her gün yeni bir gündeme yelken açan yöneticiler tribünlere oynamaktan vazgeçsin.
Aydına düşmanlık, düşünceye düşmanlık, sanata- sanatçıya düşmanlık, gençliğe, emeğe düşmanlık tarihe karışsın.
Yapılan son zamlarla beli iyice bükülen emekçilere, yoksulluk sınırının altında yaşam savaşı verenlere, üniversite mezun işsizlere, asgari ücretle geçinmeye çalışan yurttaşlara bu koşullarda geçinmenin yollarını öğreten kurslar açılsın.
Türkiye’de oluşturulan sosyal ve siyasi iklimin temeli sayılan “güçlü iktidar, güçlü dış politika, güçlü ekonominin” gereği yerine getirilsin.
Belleğimizde aşılmaz ve aşınmaz bir yeri olan ebedi ve ezeli liderimiz Atatürk’le uğraşmaktan vazgeçilsin. Onu bu ülkenin tarihinden, geçmişinden ve geleceğinden silme çabaları son bulsun.
Not: Bir zamanlar Ali Babacan; “Türkiye’de çalışanların gelecek endişesi yoktur” diye buyurmuştu ya! Bu sözü yeni kuracağı partinin 2020 yılı iyi dilek, ya da temennisi sayabilir miyiz?