26 Mart- 1 Nisan Kütüphaneler Haftası…

Önceleri Kars İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğü, daha sonra İstanbul’da müdür yardımcılığı görevlerinde bulunan eski bir kütüphaneci, sıkı bir okur olarak genelde...

Neşe Doster Yazar nesedoster@yahoo.com

Önceleri Kars İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğü, daha sonra İstanbul’da müdür yardımcılığı görevlerinde bulunan eski bir kütüphaneci, sıkı bir okur olarak genelde mesleğe vefa, özelde anılar adına “Kütüphane Haftası” için bir şeyler yazmasam olmazdı! Düşünüyorum da o yıllarda tüm çalışma arkadaşlarımla aylar öncesinden haftanın içeriğine ve önemine ait neler yapacağımıza kafa yorar, günlerce proje üretir, her kademede yarışmalar açar, ödüller verir, kültürel anlamda bir hareket başlatır, farkındalık yaratırdık. (Övünmek gibi olsun! Kültür Bakanlığı’ndan etkili ve başarılı çalışmalarımızdan ötürü ödül almışlığımız bile vardır.)

Günümüze ve sadede gelirsek! Mesele önemli, konu kapsamlı, yönetim ilgisiz, bakanlık bihaber olduğundan yazacaklarım şaşırtıcı olmasa da özetlemek durumundayım. İktidar her alanda değişim derken ve her yerde bunu bıkıp usanmadan dile getirirken kütüphanelerde değişim sağlanmış mı, durum iyi sayılır mı siz karar vereceksiniz!

Türkiye’nin 81 il ve 957 ilçesinde 1137 Halk Kütüphanesi var.
126 kütüphane çeşitli nedenlere kapalı. ( personel yokluğu başta olmak üzere)
957 ilçenin 121’de kütüphane yok.

Büyük kentlerde kütüphane sayısı az ve yetersiz.
Kültür Bakanı YHT (yüksek hızlı tren) garlarına kütüphane kuruyoruz müjdesini vermiş!

Yayıncılıkta 16. sıraya gerilemişiz. Bunun nedeni de sınavlarda yapılan değişikliklerin sektörde yarattığı zarar olarak açıklanmış.
Kişi başına kitap sayısı 7.76’ya kadar düşmüş. Kültür Bakanlığı, Türkiye genelinde bulunan 1137 adet Halk Kütüphanesinin tümüne kitap alımları için 12 milyon TL ödenek ayırmış. Bu rakam Almanya’da bir kasaba kütüphanesine ayrılan kitap alım bütçesine eşitmiş.

Gelelim gerçeklerle yüzleşmeye; yer, zaman, zemin, ortam ayırmaksızın sabahtan akşama, geceden yatsıya, karadan havaya, il ve ilçe kongrelerinden, parti içi toplantılara, muhtar toplantılarından açılışlara durmadan ve her yerde konuşan CB yapılan hesaplara göre; geçen ay tam 1300 dakika, yani 22 saat konuşmuş, bu arada 26 kez halka seslenmiş. Bir siyasi için rekor sayılsa gerek!
Tüm bu konuşmalar neredeyse bütün televizyon kanallarından canlı yayınlanmış. Yetmemiş. Haber programlarında tekrar edilmiş. Yine yetmemiş. Tartışma programlarında ekrana yine ve yeniden getirilerek üzerinde konuşulmuş. Ekranlar adına rekor olsa gerek!

Halkın bağımsız medyaya, bağımsız medyanın da halka ihtiyacı olduğu bilinen bir gerçektir. CB’nın en uzun süre iktidarda kalan siyasetçi olduğu görülen bir gerçektir. Bunları bilmek için ne sıkı bir okur olmaya, ne de kulağı delik yazar olmaya gerek yoktur. Görünen köy ortadadır.

Olabildiğince yazılıp alabildiğince anlatılsa da anlaşılmayan şudur ki; bizi yönetenler derin dondurucuda değilse bile buzdolabında saklanan pek çok konuyu yeri gelsin gelmesin bağırarak, kısa ve özlü cümleciklerle değil, uzun ve ağdalı sözlerle süsleyerek yerli yabancı herkese mesaj olarak verirken neden bazı konulara, önemli haftalara değinmezler? Neden kültürün önemini, kitapların değerini, kütüphanelerin toplumdaki yerini, tiyatro ve sanatın olmazsa olmazlığını ağızlarına almazlar! İşlerine mi gelmez, kayda değer mi bulmazlar?
Demem o ki; Konuşmayı bu kadar seven, değişimi dilinden düşürmeyen, Yeni Türkiye’yi anlata anlata bitiremeyenleri arada sırada da olsa dinlerken, kederimi, öfkemi saklı tutarak hep hüzünlenirim. Neden mi? Değişim derken ve demişken dünyanın bizi kıskandığını sananlar, sanmaya devam edenler ve buna inananlar içindir hüznüm…

Tüm yazılarını göster