Böyle bir başlık insanı gülümsetir mi? Düşündürür mü? Dudak büktürüp, bu neymiş böyle dedirtir mi? Her ne düşündürürse kabulüm, yeter ki sonuna kadar okunsun!
81 ilde, 82 milyon, 83 gündür seçimle yatıp, YSK’nın yeniden seçim kararıyla kalkıp, bu haksızlığı hayır demek için kolları sıvayıp 806 bin fark atarak derin bir nefes aldı mı? Aldı.
31 Mart yerel seçimlerinden 85 gün sonra yapılan İBB seçimine katılım yüzde 84.5 oldu mu? Oldu.
Yönetimin seçim amaçlı yardımlarının 8 milyon lirayı aştığı açıklandı mı? Açıklandı.
“Her şey çok güzel olacak” sözü seçim sloganı olan 16 yaşındaki liseli Berkay Gezgin; “Ekrem abinin 18 günde yaptıkları 1800 günde yapacaklarının teminatıdır.” Dedi mi? Dedi.
55 milyon seçmenin iradesi YSK’nın 7 üyesinin hukuk dışı kararıyla yok edilip, akıllara durgunluk verecek şekilde yeniden ve yine İstanbul İBBB seçimi yapıldı mı? Evet!
Bu haksız, hukuksuz, adaletsiz, temelsiz kararın sonunda halk bir kez daha; “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” dedi mi? Dedi.
Bu kez sandıklara sabahın köründe koşarak gidenler, tatilini yarıda kesip gelenler, yurtdışından bir geceliğine ana vatana sorumluluk duygusuyla koşanlar; dile getirilmemiş acıların artarak çoğalacağını, karşı çıkılmayacak baskıların başlarına daha neler açacağını tahmin ettiler mi? Kesinlikle.
Oy sandıklarının başında, oy vermeğe giderken sokakta, oy verildikten sonra caddelerde karşılaşanlar; zırhsız, anlayan, anlamlı, anlık, sessiz iletişimlerle bakışarak anlaştılar mı? Bu kadar mı olur…
Sonuçlar açıklanırken kendine hâkim olmak için, ağlamamak için, coşup dans etmemek için çaba harcayanlar sonunda dayanamayıp önce evlerinin pencere ve balkonlarından karşı komşularla birbirini selamlayarak, alkışlayarak, bayrak sallayarak, dayanamayıp sokaklara fırlayarak sevinçlerini doyasıya yaşadılar mı? Doğrusu görülecek manzaraydı.
Hayattan çok küçük taleplerde bulunan, hiç kimseye yük olmayan, üzüntülerini, hayal kırıklıklarını, alaya alınan hayallerini hiç kimseye asla anlatamayanlar bile birbirlerine gülerek, gülümseyerek baktılar mı? Hissedilir şekilde…
Demem o ki! 138 yıldan beri “1881” dağ gibi ortada durarak umut vermeye, ufuk açmaya, yol göstermeye devam ediyor mu? Ediyor.
Özetle; 81 yıldan beri “1938” içimizi dağlamayı sürdürüp, bizi sokaklara, meydanlara, salonlara, Anıtkabir yollarına döküyor mu? Hem de nasıl.
Ezcümle; Cumhuriyet ve demokrasinin temeli sayılan 22 Haziran 1919’da, yani bundan 100 yıl önce Amasya Tamiminde dile getirdiği; “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” Sözü 100 yıl sonra bir kez daha kanıtlandı mı? Kanıtlandı.
Tüm bunları alt alta, yan yana, üst üste toplayınca 8 rakamı üzerinden bir analiz yapmak ve bana düşündürdüklerini okurla paylaşmak bana düştü mü? Düştü…