AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Türkiye'nin Taliban'ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Daha iyi anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum" sözleri tartışılmaya devam ediliyor.
"Yemyeşil Şeriat Bembeyaz Demokrasi" adlı kitabında AKP eski milletvekili ve Yeni Şafak Gazetesi yazarı Mehmet Metiner şöyle itiraf ediyor:
- "1980 öncesi kadın eli sıkmanın günah olduğuna inanırdık. Tıpkı Taliban gibi düşünürdük. İslam devlet haline gelecekti ve toplum bu devlet eliyle zorla Müslümanlaştırılacaktı. Laiklik dinsizlikti. Demokrasi bir küfür rejimiydi. Demokrasiyi savunmaya başladığım için İslami arkadaşlarım tarafından siyasi olarak recmedilmek istendim."
Bu bölümü kendisine göndererek yazıma alıntı yapacağımı vurguladığımda Metiner dedi ki;
- "Değişim sürecini anlattığım esaslı bir kitaptır.
- Recep Tayyip Erdoğan'ın sonradan değiştiğini de anlatıyorum. Erdoğan'ın zihni değişimine vurgu yapmadan salt bu alıntıyla yetinmek eksik kalır üstadım."
Metiner'in önerisi üzerine Recep Tayyip Erdoğan'ın 3 Mart 2004 tarihindeki sözleriyle kendisinin değişimini anlattığı şu cümleyi anımsayalım:
- "Geçmişte dini istismar yanlışına biz de düştük. Şimdi bunu gözetmek zorundayız. Dini siyasete istismar edemeyiz. Kırmızı çizgilerimizden biri de bu"
Peki, Erdoğan bu sözlerinin arkasında durdu mu?
Elbette hayır...
Nitekim dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AK Parti'nin "laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği" gerekçesiyle kapatılması için Anayasa Mahkemesi'ne 14 Mart 2008'de dava açılması için iddianameyi gönderdi.
İddianamede; dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dâhil 71 kişinin 5 yıl süre ile siyasetten uzaklaştırılması istemi yer aldı.
Anayasa Mahkemesi iddianameyi 31 Mart 2008 günü kabul etti.
İddianamede şu tespitler yer aldı:
- AKP'nin laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline gelmesi,
- Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın laiklik ilkesine aykırı eylem ve demeçleri,
- TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın laiklik ilkesine aykırı eylem ve demeçleri
- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün laiklik ilkesine aykırı eylem ve demeçleri,
- Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in laiklik ilkesine aykırı eylem ve demeçleri,
- Milletvekillerinin laikliğe aykırı eylem ve demeçleri,
- Hükûmet faaliyetlerinde laiklik ilkesine aykırı diğer eylemleri,
- Yerel yöneticiler ile partinin il, ilçe ve belde teşkilatı yöneticilerinin laik devlet ilkesine aykırı eylem ve demeçleri…
İddianamede suç unsurları ve AKP eylemleri de sıralandı ki en çarpıcı olanları seçtim:
Suç Unsuru: T.C. Devletinin temel ilkelerini değiştirecek zemini oluşturmak niyetinin ortaya konulması.
- Devlet kadrolarının, parti yandaşı, siyasal İslami düşünceye sahip kişilerle doldurulduğu…
- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bakan olduğu dönemde Nur cemaatinin liderlerinden Fethullah Gülen ve Millî Görüş'ü desteklediği.
Suç Unsuru: Rejimin ve Cumhuriyet'in geleceğinin tartışmaya açılması.
AKP eylemleri:
- AK Parti'nin nihai hedefi şeriat düzenidir.
- AK Parti'nin eğilimi siyasal İslam'dır.
- Siyasal İslam'ın temel düsturu şeriattır.
- AK Parti, şeriatı amaç edindiği için kaynağını şeriattan alan takiyeyi kullanıyor.
30 Temmuz 2008'de Anayasa Mahkemesi'nin 10 üyesi şöyle karar verdi:
- "AKP laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği için hazine yardımının kesilmesi."
AKP kapatılmaktan sadece 1 oy farkı ile kurtuldu: 6 üye kapatılsın, 5 üye kapatılmasın diye oy kullandı.
AKP; "Laikliğe aykırı fiillerin odağı" hükmü ile mahkûm oldu.
* O günden bugüne...
15 Temmuz hain darbe girişiminden önce Fethullah Gülen Cemaati ile el ele Türkiye'yi yöneten AKP'liler sonra diyorlar ki;
- Kandırıldık…
Bu kocaman bir yalandır.
Çünkü:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya ta 2008 yılındaki iddianamesinde şöyle uyarıyor:
- "Fethullah Gülen'in desteklendiği…
AKP iktidarı ve yöneticileri bundan dahi ders çıkarmadılar ki;
- 15 Temmuz'da hain darbe girişimine neden oldular.
Bugün Taliban ile anlaşmayı umut eden Recep Tayyip Erdoğan umarım şöyle demez:
- Kandırıldık…