AKP Meclis grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İYİ Parti lideri Meral Akşener'e, "gelin hanım" diyerek, "Beni Netanyahu'nun yanına koyuyor, onun ardından memleketim Rize'ye gidiyor. Gelin hanıma gayet güzel bir ders veriliyor" demesinin tek nedeni vardır.
"Korkan insan, korkutur" derler ya…
- Erdoğan korkuyor.
Peki, neden korkuyor?
Birincisi; iktidarı kaybedeceğini anladığı için korkuyor.
İkincisi; hesap sorulacağını anladığı için korkuyor.
Üçüncüsü: muhalefete düştüğünde AKP'nin paramparça olacağından korkuyor.
Korku ve tehdit
Erdoğan sözlerine özetle şöyle devam ediyor:
- "Ve nerede, nasıl adım atılacağını çok iyi bilmek lazım.
- Burası Rize, sen kalkıp da Rize'nin uşağına bu şekilde hakaret edip onu Netanyahu gibi bebek katillerinin yanına koymaya kalkarsan yapılacak budur.
- Yine dua et ki gelin hanıma çok ileri gitmeden bir ders verdiler.
- Bu da Rizelinin edebini, adabını gösterir.
- İkizdere yetmedi bir de Çayeli'ne gitti.
- Orada da zaten gerekeni yaptılar.
- Bu daha bir. Daha neler olacak neler.
- Daha dur bakalım bunlar iyi günler.
- Her şeyden önce ahde vefa diye bir şey var.
- Eğer ahde vefa olmazsa bu millet affetmez."
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanının söylemleri bu mu olmalı?
Muhalefet partilerinin liderleri, milletvekilleri yapacakları siyasi faaliyet için, gidecekleri iller için AKP iktidarından "pasaport" mu, "seyahat izin belgesi" mi almalılar?
Muhalefet liderlerinin hangi ile gidip gitmeyeceklerine;
Cumhur İttifakı'nın eş başkanları Devlet Bahçeli ile Recep Tayyip Erdoğan mı karar verecek?
Olması gereken nedir?
Hiç kuşku yok ki demokrasilerde iktidarın başı olan cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şunları söylemesi gerekirdi:
- Sayın Akşener'e yapılan saldırıyı şiddetle lanetliyorum.
- Şahsımın iktidarında tüm muhalefet liderleri ve kadroları Türkiye'yi adım adım gezebilirler, özgürce siyaset yapabilirler.
- Onların can güvenliğinin de siyaset yapma özgürlüğünün de teminatı cumhurbaşkanı olarak benim.
Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel başbakanlığı döneminde dedi ki;
- "Dicle'nin kıyısında bir koyunu kaybolan çoban benden hesap sorsun…"
Eğer Erdoğan bu mantık ile siyaset yapsaydı, oy oranlarını yüzde 60'lara çıkartırdı.
Ancak Erdoğan, AKP iktidarının başı olarak ülkeyi "kutuplaştırarak, tehdit ederek" yönetmeyi yeğliyor ki bu yüzden de hızla oy kaybediyor.
Akşener ne yapacak?
Yıllardır dikkatle izlediğim ve özellikle MHP genel başkanlık mücadelesinde, "Cesur Yürek" diye adlandırdığım Meral Akşener bu tehditlere pabuç bırakmaz.
İYİ Parti Genel Sekreteri Avukat Uğur Poyraz'a dedim ki;
- Erdoğan'ın bu tehditlerinden sonra gerek Akşener'in gerekse partinizin tavrı ne olacak?
Poyraz dedi ki;
- "31 Mayıs pazartesi günü Hatay ili ile devam edeceğiz. Daha sonra Adana, Zonguldak, Karabük, Bartın, Kocaeli, Çankırı, Ordu, Samsun, Sinop, Artvin, Trabzon sürüp gidecek."
Dedim ki;
- Erdoğan'ın tehdidinden korkmadınız mı?
Poyraz dedi ki;
- "Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener haftada bir ile gidiyordu. Erdoğan meydan okuyunca korktuk ve haftada iki ile çıkardık. Türkiye'yi adım adım gezecek ve hem vatandaşın sorunlarını dinleyecek, dertlerine ortak olacak hem de güçlendirilmiş parlamenter rejim için vatandaşı bilgilendireceğiz…"
***
Anlaşılan o ki;
Meral Akşener'in topuk sesleri, Bahçeli ve Erdoğan'ın uykularını kaçıracak.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun demokrasi mücadelesi; Bahçeli ve Erdoğan'ın uykularını kaçıracak.
Temel Karamollaoğlu'nun dik duruşu Millî Görüş cephesinde AKP'ye yar olmayacak ve Bahçeli ve Erdoğan'ın uykularını kaçıracak.
Gültekin Uysal'ın kararlılığı, demokratlığı Bahçeli ve Erdoğan'ın uykularını kaçıracak.
Ahmet Davutoğlu'nun AKP'nin ipliğini pazara çıkarma kararlılığı Bahçeli ve Erdoğan'ın uykularını kaçıracak.
Ali Babacan'ın gerçek ekonomi değerlendirmeleri de Bahçeli ve Erdoğan'ın uykularını kaçıracak.
Ve tek adam rejiminin çökmesi ile peş peşe yaşanan krizler Cumhur İttifakı ile AKP iktidarının sonu olacak.