Kıbrıs’ta bir cinayet işlendi. Araştırmacı gazeteciler için mühim bir cinayet. Arkası, önü, berisi, gerisi itibariyle mutlaka araştırılması gereken bir cinayet. Sadece araştırmacı gazetecilerin konusu değil tabii bu cinayet. Yargının konusu. Türkiye’yi ilgilendiren kısımlarıyla Türk yargısının da konusu.
Çıkar odaklı gruplaşmaların tarafları çatışırken medyayı da kullanıyorlar, algı operasyonlarına da başvuruyorlar. “İletişim”in önemini artık herkes kavramış durumda.
Bugünkü Sözcü gazetesinde, Yılmaz Özdil’in köşe yazısında son cinayetin maktulü Halil Falyalı’nın mahkemedeki ifadesini okudum. İfade şöyle:
“Fly Oil adında Kıbrıs’ın üçüncü büyük petrol şirketine sahibim, bu petrol şirketi Cevdet Sunay’a aitti, 1974’ten beri faaliyette olan bir şirkettir, ben satın aldım, yurtdışından deniz yoluyla doğalgaz getireceğim, bu doğalgazı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki tüm evlere götürmek üzere hükümetten gerekli yasal izinleri aldım.”
Özdil, söz konusu ifadenin ardından soruyor: “Cevdet Sunay dediği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hem genelkurmay başkanı, hem cumhurbaşkanı! Türkiye’den gene çıt çıkmadı.”
Özdil’in serzenişi mi desem, sitemimi desem, son derece haklı, yerinde.
XXX
Önce şu notları düşeyim: Cevdet Sunay, 1. Dünya ve Kurtuluş Savaşı’nda da cephede olan ciddi, güvenilir ve vatansever bir asker. Genelkurmay Başkanı iken de Cumhurbaşkanı iken de şaibenin “ş”sine uzak durmuş bir devlet adamı. Kıbrıs Barış Harekatı döneminde de çoktan emekli olmuş ve köşesine çekilmişti. 12 Mart döneminde Genelkurmay Başkanı Org. Memduh Tağmaç, Kıbrıs Barış Harekatı döneminde de Genelkurmay Başkanı Org. Semih Sancar’dı. Sunay, daha sonra 5. Cumhurbaşkanı oldu. O görevde iken atadığı kontenjan senatörlerine bakın, hepsi ne kadar düzgün devlet adamlarıdır.
Özdil’in sitemine dönelim yeniden; evet, üzerine çamur atılan bir eski genelkurmay başkanı ve cumhurbaşkanı. Fakat Ankara’dan çıt yok! Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı… Kimseden çıt yok.
Çıkıp neden demiyorsunuz “Cevdet Sunay şerefli bir komutan ve cumhurbaşkanıdır. Sözü edilen işlerle ilgisi yoktur. Ne petrol şirketi sahibi olmuştur ne de maktule satmıştır.”
Maktulün sosyal konumuyla, duruşuyla, yaşıyla başıyla rahmetli cumhurbaşkanımızın duruşunu, yaşını, başını kıyasladığınızda, zaten öyle bir ilişkinin olamayacağı açık değil mi?..
Maktul, kendi durumunu güçlü kılmak için cumhurbaşkanının adını kullanmış belli ki… Maalesef bu durumun egzajere edilmesi de belki birilerinin işine mi geliyor nedir?
Mesele şu: Maktul Falyalı ile alışverişi olan kişi Şadi Önel. Önel kim? 5. Cumhurbaşkanı Sunay’ın damadı. Yanılmıyorsam “Aysel” isimli kızının eşi. Bildiğim kadarıyla cumhurbaşkanımızın da sağlığında başının pek hoş olmadığı, mesafeli olduğu bir damattan bahsediyoruz. Çok uzun yıllar önce Kıbrıs'a yerleşen ve orada yaşayan birisi.. İnsan, Cumhurbaşkanı da olsa damadı ile de evladı ile de makas açabiliyor. Örneğin, Cumhurbaşkanı Sunay’ın iki de oğlu var. Birisi Deniz Kuvvetleri’nden emekli Argun Albay. Birisi de hekim, Atilla. İkisi de pırıl pırıldır.
Birileri ne yapmak istiyor? ‘Eski Türkiye’yi mi dövmek işitiyor? Türkiye-KKTC ilişkilerini mi sabote etmek istiyor? Çıkar çatışması içindeki gruplar saygın isimleri, Türkiye Cumhuriyeti devletini kendilerine kalkan mı yapmak istiyor?
Ankara’nın artık “çıt” çıkarması, Türkiye Cumhuriyeti 5. Cumhurbaşkanı ile iddiaya bir yanıt vermesi gerekiyor. Hiç beklemeden.