Türkiye iktidarın zikzaklı para politikasıyla birlikte 2021 yılında güven bunalımı yaşadı. Piyasalar tarafından son şans olarak görülen Albayrak istifası sonrasında başlayan Naci Ağbal dönemi Erdoğan tarafından birkaç ay içinde sona erdirildi. Pandemi sonrasında dünya genelinde oluşan enflasyonist baskı karşısında Merkez Bankası’nı para politikalarında serbest bırakmak yerine iyice kontrolüne alan Erdoğan, düşük faizde ısrar ettikçe 2021 sonlarına doğru Türk lirası döviz karşısında şoka girdi ve hızlı değer kaybetti. Dolar/TL 17’yi gördükten sonra gelen Kur Korumalı Mevduat (KKM) hamlesi kurun yeniden aynı seviyeye gelmesini sadece birkaç ay erteleyebildi ve kamu bütçesini sarsan, ekonomik adaletsizliği derinleştiren bir servet transferinden öteye geçemedi.
Varlık Sahibi Olmayan Vatandaşların Ödediği Bedel
Türk halkının bu çalkantılı ve irrasyonel sürecin sonunda ödediği bedel ise enflasyon oldu. Üretici fiyatlarında %130’u aşan yıllık enflasyon henüz tüketici fiyatlarına tam olarak yansımadı ve TÜİK de güvenilir olmayan veriler paylaştı. Buna rağmen tüketici fiyatlarındaki yıllık enflasyon %73’ü gördü. Enflasyon son 20 yıllık rekorları alt üst etti. İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından açıklanan İstanbul enflasyonu ise %94.2’i buldu.
Ekonomist Cem Oyvat’ın paylaştığı üzere bu oran İTO'nun 1998 sonrasında açıkladığı en yüksek enflasyon oranı. Oyvat yüksek enflasyonla özdeşmiş 1990'larda bile İTO enflasyonunun ortalamada %81.7 olduğunu vurguluyor. Ayrıca İTO Ücretliler Geçinme Endeksi enflasyonunun tarihteki en yüksek değeri olan Çiller dönemindeki %129.1’lik seviyeye Türkiye ekonomisinin çok da uzak olmadığını hatırlatıyor. Enflasyonun sırtına yüklendiği en geniş kesim, varlıklı olmayan çalışan kesimler ise işsizler, emekliler, asgari ücretliler ve asgari ücrete yakın maaşlarla çalışanlar.
Asgari Ücret Açlık Sınırına Yetişemiyor
Türkiye’de asgari ücret son yıllarda TÜRK-İŞ tarafından açıklanan 4 kişilik bir ailenin açlık sınırına anca denk seviyedeydi. Fakat 2022’de makasın giderek açıldığı ortaya çıktı. 2021’den 2022’ye asgari ücret 2,826 liradan 4,253’e yükseltilirken (%50 artış), açlık sınırı 2,865 liradan 6,391 liraya fırladı (%123 artış). Bunun sonucunda asgari ücret, açlık sınırına yetişemez hale geldi. Asgari ücrete yapılan son düzenleme dahi açlık sınırının altında kalıyor (5,500 lira).
Grafik: Açlık sınırında artış – Asgari ücrette artış
Türkiye’de son 6 yılda asgari ücret açlık sınırının altında kaldı. Fakat 2022’de makas iyice açıldı. Daha önceleri açlık sınırı ve asgari ücret arasında uçurum görülmezken, 2022’de asgari ücret açlık sınırının ancak 3’te 2’sine erişebildi.
Önceki senelerde açlık sınırını karşılamaya yaklaşan asgari ücret, son zamma kadar dört kişilik bir ailenin hayatta kalmak için en temel ihtiyaçlarından oluşan açlık sınırının ancak %66’sını karşılayabildi. Türkiye’de yoksul ailelerde yaşayan çocuk oranının %32’yi bulması da bu grafikle örtüşüyor.
Ayrıca asgari ücretin karşılayamadığı tek ölçüt açlık sınırı değil. Nitekim açlık sınırının altında kalan asgari ücret beklendiği gibi diğer tüm yoksulluk ölçütlerinin de altında.
Türkiye’de son bir yılda yoksulluk ölçütlerindeki değişimi sıralamak mümkün:
4 kişilik ailenin yoksulluk sınırı 9,332 liradan 20,818 liraya (%123 artış)
Tek kişilik yaşam maliyeti 3,473 liradan 8,313 liraya (%140 artış)
Açlık sınırı açlık sınırı 2,865 liradan 6,391 liraya (%123 artış)
Asgari ücret 2,826 liradan 4,253 liraya (%50 artış, son düzenlemeden önce)
Asgari ücret-yoksulluk sınırı arasındaki farkın da giderek açıldığını görüyoruz.
Daha önceki yıllarda yoksulluk sınırının yaklaşık %30’una denk gelen asgari ücretin karşılayabilme oranı %20.4’e inmiş.
Tablo tek kişilik standart yaşam maliyetini karşılayabilme konusunda daha vahim.
Önceki yıllarda asgari ücret tek kişilik yaşam maliyetinin yaklaşık %75-80’inini karşılayabilirken, 2020’nin ilk yarısında bu oran %51.2’ye kadar inmiş. Standart bir yaşam için bir vatandaşın yaklaşık iki asgari ücrete denk gelir elde etmesi gerekiyor.