Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak’ın açıkladığı programın vergilerle ilgili bölümü kamuoyuna yavaş yavaş sızıyor. Yansıyan haberlere göre; dolaylı vergilerden dolaysız vergilere doğru bir düzenleme yapılacakmış!
ÖTV, KDV ve benzeri dolaylı vergiler gelir ve kurumlar gibi dolaysız vergilerine kaydırılacakmış. Yani gelir ve kurumlar vergisi mükellef sayıları artırılarak vergilerin yüzde 70’e yakın kısmından oluşan dolaylı vergi yükünden azalma dolaysız vergilerde ise artma yapılacakmış! Böylece de vergide reform olacakmış!
Türkiye’nin acil ekonomik sorunları bu ütopik düşüncelerle çözülecekse vay halimize!
Sayın Bakana göre beyanname verecek mükellef sayısı artırılacak, böylece vergi ödeyen kişi sayısı artacağı için adil vergileme sağlanacakmış! Beyanname verecek kişi artışıyla beraber; belge düzeni de yerleşecek böylece kayıt dışılığın önüne de geçilmiş olunacakmış!
Anlaşıldığı kadarıyla, bazı yapısal düzenlemeler yapılacak. Ama bu düzenlemeler ile kısa vadede vergi adaleti ve hatta vasıtalı vasıtasız vergiler arasındaki adaletsizliğin ortadan kaldırılması mümkün olmayacaktır. Mükellef sayısı artırmakla vergi artışı beklemek bu ekonomik koşullarda Nasrettin Hoca fıkrasına benzer. Önce fıkra sonra da olası düzenlemeler üzerinde duralım.
Nasreddin Hoca bir komşusundan borç almış. Komşu vadesi gelmeden iki de bir de alacağını istiyormuş. Hoca’nın Elinde avucunda yok yoksulluğun gözü kör olsun. Yine bir gün aynı şekilde alacağını isteyen komşusuna Hoca:
‘’Şu anda yok ama, çok yakında ödeyeceğim. Adam; ‘’ ne zaman ödeyeceksin’’ diye tekrar sorunca Hoca;’’ evin önüne çalı ektim, komşuların koyunları geçerken yünleri çalıya takılacak. Bizim hatun bu yünleri toplayacak, yıkayacak, tarayacak, eğirecek, dokuyacak, ben de götürüp satacağım. Senin paranı ödeyeceğim.’’ Adam gülmeye başlayınca Hoca; ‘’ Gidi seni, hâlden bilmez, peşin parayı gördün ya gül bakalım!’’
Bunun gibi kaynağında ödenen verginin mükellef sayısının artırılmak suretiyle vergi adaleti sağlamanın fıkradaki gibi. Şimdi olası düzenlemeleri sıralayalım.
Yapılacak yasal düzenleme ile belli bir ücret tutarını aşan yüksek ücret alan çalışanlar da beyanname verecekler. Bir anlamda bir kişinin elde ettiği kazanç, ücret ve menkul ve gayrimenkul gelirleri ile sair gelirleri toplanarak vergileme esasına geçilmesi.
Halen tek işverenden maaş alan ücretliler beyanname vermiyorlar. Bu kişilerin de bütün gelirleri birleştirilerek vergilendirileceği düşünülmüş olabilir.
Mevcut uygulama ile edinildiği tarihten itibaren 5 yıl içinde satılan taşınmazlar vergileme için beyanname verilmektedir. Bu süre ya kısaltılır ya da tamamen kaldırılır. Böylece taşınmaz alıp satan veya arızi olarak aldığını satanlar da beyanname vererek vergi ödeyecekler. Bu anlamda da vergi mükellefi sayısı artmış olacak.
Şirket hissesi satış gelirleri 2 yılı geçtikten sonra vergiye tabi tutulmamaktadır. Bu süre de ya daha kısaltılabilir ya da tamamen kaldırılabilir. Zaten de çok istismar edilen bir konu. Böylece de beyanname verip vergi ödeyecek kişi sayısı artmış olabilir.
Borsa kazançları yani borsada hisse senedi alıp satılmasından elde edilen ve menkul sermaye geliri sayılan bu gelirlerin beyan sağlanabilir. Ama bu da olası değil, çünkü borsa yerlerde sürünmekte iş çevreleri buna büyük tepki koyarlar bu da mümkün değil!
Kaynağında kesinti yolu ile vergilendirilen faiz geliri için beyanname verme düzenlemesi yapılabilir. Bundan da bir gelir artışı beklenmez olsa olsa mükellef sayısında bir artış getirebilir.
Kira geliri de işyerlerinde kesinti suretiyle, konutlarda ise beyan usulü bulunmaktadır. Geçen yıl bunların vergileri artırıldı. Götürü gider yazma sınırı yüzde 25’ten yüzde 15 indirilerek daha fazla vergi ödemeleri sağlandı. İstisnası sembolik, götürü gider gösterme imkanı kısıtlanmış bu mükellef gurubu için daha fazla ne yapılabilir ki?
Asgari ücret ücretten yüzde 20 oranında; diğer gelir vergisi mükellefleri yüzde 35’e varan oranda vergilendirilirken on milyonlarca yüksek ücret elde eden sporcular özellikle futbolcular sadece yüzde 15 vergi vermeye devam etmektedirler.
2017 sonunda bitecek olan bu uygulama 2019 sonuna kadar uzatıldı. Türk sporunun içinde bulunduğu duruma bakınca bir kez daha uzatılması ve hatta sürekli hale getirilmesi bile beklenebilir. Bununla da yetinilse iyi. Sporcunun ödediği vergi kendinden alınıyor ama…
Daha komiği sporcu ücretlerinden alınan gelir vergisi spor kulüplerine geri veriliyor. Hem de 5 gün içinde.
13 Haziran 2018 tarih ve 30450 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ‘’ Sporcu Ücretlerinden Tevkif Yoluyla Alınan Gelir Vergisinin İadesi Hakkındaki Yönetmelik’’ hükümlerine göre; aralarında 3 büyüklerin de bulunduğu kulüplere, sporcu ücretlerinden ödedikleri gelir vergisi iade edilmektedir. Bu uygulama 1 Mayıs 2018’den itibaren yürürlüğe girdi.
Amaç amatör spor dallarına vergi iadesi yoluyla destek verilmesi. Kulüplerde iade edilen vergiyi, amatör sporun geliştirilmesi için kullanacaklar.
Yani olay, asgari ücrete yüzde 20 vergi oranında vergi alınırken esnaf, tüccar ücretli, menkul ve gayrimenkul sahipleri yüzde 35 vergi öderken, astronomik ücret alan, sporculardan yüzde 15 vergi alınıp sonra da kulüplerine iade edilmektedir.
Gelir, kurumlar ve katma değer vergisi ucu bucağı belli olmayan istisna ve muafiyetlerden arındırılıp çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmadıkça adil bir vergi düzeni kurulamaz.
Hele ki AKP’nin ekonomiyi krize tosladığı, dolarizasyona mâhküm ettiği, dış ve iç borç sarmalına soktuğu bir ortamda çağdaş, ekonomik, adil bir vergi düzeni kurmak mümkün değildir.