Aşı imkânı olup da aşı olmayanlara çeşitli yaptırımlar uygulansın. Örneğin cep, ev telefonları, internet, doğalgaz, elektrik ve su faturaları zamlı ödensin. İşveren aşısı olmayan işçilerin iş akdini tazminatsız fesih etsin.
Çünkü aşı olmayanlar insan haklarını ihlal ediyorlar.
Ha terörist insanları silahla öldürüyor ha virüs taşıyıcı olan aşısız kişiler başkalarını hasta edip öldürüyor.
Onların aşı olmama hakları varsa aşı olanların da onlarla aynı toplu taşımadan yararlanmamalarını isteme hakkı var.
PCR testi yetmez aşı olmayanı kamu kurum ve kuruluşlarına, uçağa, trene, otobüse, metroya almamak lazım.
AKP iktidarını aşı bulamadığı dönemlerde, maske temin edemediği dönemlerde, Cvid nedeniyle ölüm sayılarını gizlemesinden dolayı biliyorsunuz şiddetle eleştirdim.
Ancak Alman BioNTech aşısı ileri yaş gruplarından, gençlere ve hatta çocuklara kadar indi.
AKP iktidarının toplumun her kesiminin yararlanması için gerekli aşıları temin etmesi çok iyi oldu, kutluyorum…
Ancak özellikle bazı cemaat ve tarikatlar, sahte şeyhler, şıhlar "aşı karşıtlığı" fetvalar veriyorlar.
Duyuyorum ki üniversite mezunları dahi, bilimsel değeri hiç olmayan bu safsatalara inanıyorlar.
"Tahsil cehaleti alır, eşeklik baki kalır" derler…
Yasa çıkartılarak;
- Aşı karşıtı kampanya yapanlara hapis cezası verilsin.
Çünkü hiç kimsenin başkasının sağlığını tehdit etmesine hakkı yoktur.
Bana kimse lütfen, "Aşı karşıtlarının da insani hakları var" demesin.
Yaşam hakkından daha önemli bir insani hak olur mu?
CAN ATAKLI
Günaydın Gazetesi'nde birlikte çalıştığım değerli kardeşim duayen gazeteci ve televizyon yorumcusu Can Ataklı'nın Abdullah Gül yazıları konusunda görüşlerim var.
Can Ataklı İstanbul'da yaşayan ancak Ankara siyasi kulislerini dikkatle takip eden gazetecidir.
Recep Tayyip Erdoğan - Abdullah Gül görüşmesi konusunda diyorum ki;
- Görüşürler ama görüşmedik derler.
- Görüşmezler ama görüştük diye etrafları vasıtası ile algı operasyonları yaparlar.
Birincisi; Gül konusunda değerli kardeşime seslenmek istiyorum.
Sevgili Can yazında Gül'ün yakının şu sözlerine yer verdin:
- "Abdullah Bey asla Erdoğan ile bir işbirliği yapmaz."
Hemen şunu söyleyeyim:
Erdoğan Gül'ü arasa ya da Hakan Fidan ve Hulusi Akar'ı gönderip davet etse inanıyorum ki
- Gül koşa koşa gider…
Ancak bilinsin ki Erdoğan'dan önce Emine Hanım bu işe şiddetle karşı çıkar.
Çünkü Emine Erdoğan'ın cumhurbaşkanı eşi iken Hayrünisa Gül ile yaşadıkları büyük sorunlar var.
Çünkü Abdullah Gül'ün Saadet aracılığı ile Millet İttifakının adayı olma girişimi var.
Bütün bu yaşananlardan sonra Erdoğan Gül'ün AKP'nin bahçe kapısından içeri sokmaz.
İkincisi; Gül'ün yakının şunu da demiş:
- "Türkiye'nin gittiği yol da, kendisine çok büyük sorumluluklar düşecek zamanı bekliyor…"
Hemen şunu söyleyeyim:
Gül önce Ataklı üzerinden Erdoğan'a mesaj gönderdi ama bunun asıl anlamı da şuydu:
- "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla"
Şunu söylemek istiyorum.
Abdullah Gül'ün asıl ve temel amacı şudur:
- Millet İttifakının ortak tek adayı olmak.
Sevgili Can, Gül'ün aktif siyasete girmesi için önce siyaset sahnesine bizzat çıkması şarttır...
Abdullah Gül;
- Dün; Temel Karamollaoğlu, Ali Babacan aracılığı ve Ahmet Davutoğlu aracılığı ile,
- Bugün; Eski milletvekillerinin aracılığı ile kapı arkası kulis siyasetçiliği ile asla başarılı olamaz.
Siyaset cesur insanların arenasıdır.
Sevgili Can Ataklı;
Şunu da vurgulamak gerekir ki Abdullah Gül adı Millet İttifakı ajandasında yok.
Değerli yorumlarınla Türkiye'de gündem belirlemeye devam et kardeşim.
Selam ve sevgilerimle…