Attila Sarıkayalı için…
Attila hocanın ölüm haberini Ümit Zileli’den duyunca, bir umutla okulu aradım, Füsun hocanın ağlayarak açtığı telefon gerçeği anlamama yetti. Dayanamadım bu kez Nihan ve Sennur hocaları aradım, ağlayarak konuştuk, daha doğrusu konuşamadık! Ulusal Kanal’dan Gülgün Feyman Budak’la, Halk Tv’den Tuba Emlek’le anılara gidip geldik…
Önceleri TRT’nin, daha sonra MSM’nin o hep ama hep gülümseyen yüzü, gülünce daha da genç ve çocuksu bakan gözleri, her derde deva olmaya çalışan yüreği Attila Hoca apansız çekip gitti ha!
Her dost gidişiyle eksik ve yarım kalırız ya! Her sevgi dolu yüreğin ardından kala kalırız ya! Hesabını tutamadığımız ve hesabını veremediğimiz her gidenin ardından boşluğa mektuplar yazarız ya! Giden gidiyor ve biz eksiliyoruz ya! Tam da öyle bir şey bu ölüm dedikleri…
Attila hocanın ardından birbirini arayan herkesin ortak noktası şu idi; Hoca’ya engin bir gönül borcumuz vardı. Herkese bu kadar candan bir sevgi ve saygı nasip olmazdı. Dil sihirbazı saydığımız, kültür birikimiyle, dünya görüşüyle, yaşamdan beslenen geniş bakış açısıyla, edebiyatı ve dili seven herkese çok şey katmıştı, bıraktığı boşluk büyük olacaktı.
Düşünüyorum da; Moral veren, gülümseten, çözüm üreten, anılarını paylaşarak kasveti dağıtan, bakışları yüce gönüllü, kendisi alçak gönüllü değerli hocamız hakkında o kadar çok şey var ki hatırlanacak, konuşacak, paylaşacak…
Sırayla gidersek eğer; Attila hocamla; TRT’nin TRT olduğu zamanlara, devletin devlet olduğu dönemlere, bürokrasinin ehil ellerde olduğu günlere ait memleket ağırlıklı sabah sohbetlerimizi, sanatsal içerikli öğlen kahvelerimizi, okuldan aileye, anılarından TRT’ye uzanan mesai bitimi 5 çaylarımızı unutmayacağım.
Onsuz masalar eskisi kadar keyif vermeyecek artık biliyorum. MSM olarak yokluğunun boşluğu, mateminin sızısı gün geçtikçe yüreğimizi daha çok saracak biliyorum.
İnsanın yüreğini ısıtan, gözlerinin içi gülen, alçakgönüllülüğün, sevecenliğin, zarafetin ve kibarlığın ne olduğunu iyi bilen, sadece “ben” diyenlerin dünyasında “biz” diyebilen hocamızı çok özleyeceğimizi biliyorum...
Her kim olursa olsun odaya biri girdiğinde hafiften ayağa kalkarak selamlayan, yol veren, gözlerinin içine bakarak gülümseyen, bilgeliğin ötesinde, günümüzde giderek örnekleri azalan bir yaşam biçimine sahip olan, felsefe, kültür, insan sevgisini yücelten ve harmanlayan, günümüzün yükselen değerleri yerine toplumcu bakış açısını içselleştiren okul müdürümüzü çok arayacağımızı biliyorum…
Yüzünden dost tebessümünü eksik etmeyen, olaylara biraz da hekimlik mesleğinin penceresinden bakan, mutlaka ortada acilen müdahale edilmesi gereken bir olay var diyerek yaklaşan, o anda merhem olmak önemlidir diyen yöneticimizi çok arayacağımızı biliyorum…
Sonrada dönüp! Daha yapacak çok işi varken, moral aşılayacak çok arkadaşı varken, düzeltilmesi gereken bunca dil yanlışı varken, çözüm bekleyen birikmiş bunca iş varken! Uzak dur artık sevdiklerimizden ölüm diyeceğiz.
Artık aramızda olmayan Attila hocamın; hayatının anlamı olan kızına, oğluna dayanma gücü diliyorum.
MSM Ailesine, çalışma arkadaşlarına, öğrencilerine, sevenlerine sabır diliyorum. Onu hiç unutmayacağım, onu hiç unutmayacağız, hep anacağız ve engin bir gönül borcuyla selamlayacağız.
Işıklar içinde yatsın…