Bu akılcı akılla
Kazmayı nereye vursak
Sonuç değişmiyor:
Kader kaya gibi sıkı,
Ölüm demir gibi sert.
Ama inancımızı koruyalım,
Gemiyi kurtarmanın yolu
Onu delmekten geçer bazen
Ve cehennemi kaza kaza
Cennete, pekâla, ulaşabilir insan.
Cahit Koytak, Yeri Delmek, Ekim 2009
Yukarıdaki şiiri BirGün gazetesine Soma katliamından sonra yazdığım yazıda kullanmışım ilk. Yazının bir bölümü şöyle:
“Ölümle barışabiliriz elbette. Ama ya yüzlerce insan öldükten sonra, kaçıncı gününde daha içeride kaç kişi olduğunu söyleyemeyen bakanların “Hata varsa…” diye başlayan konuşmalarla? Ya “aklını kullanan kurtuldu” diyerek ölen kardeşlerimize açıkça ve alçakça aptal diyen vali yardımcısıyla? Ya “gözaltına alacaktık ama amirleri de ölmüş” diyerek hatayı ölende arayan akılla barışabilir miyiz?
Aynı akıl hızlı tren kazasında da zavallı makinisti göz altına almıştı. Bütün bunlar bir filmde olsa abartmışlar der gülerdik. Hepsi her yerimiz ağrıyorken önümüzde oldu.”
Ülkede bazı şeyler değişmiyor. Bize de her seferinde isyan etmek düşüyor. Sürekli bir şehit kelimesi cümle içinde kullanılıyor. Düşman kim? Şehitler kimi nereden korurken öldüler? Vatan için öldülerse bu nasıl vatan ki sürekli kan istiyor? Diğer vatanlar vatan değil de bir bizimki mi vatan?
Bu nasıl kömür ki kanla çıkarılıyor. Çıkarmayın kardeşim. Kanla çıkan kömürden hayır mı gelir?
KÖMÜR MÜZESİ
Zonguldak’ta nefis bir maden müzesi yapmışlar. Biz de gezdik tabii. Bir de tur yaptırıyorlar. Bir asansörü sallayarak aslında derinde olmayan bir galeriye derine iniyormuş gibi yapıyorlar. Gayet gerçekçi. Galeri zaten gerçek.
Galeri o kadar gerçek ki insanın sinirleri bozuluyor. Oranın yerin yedi kat dibinde her gün bir kere daha inilen bir çalışma alanı olduğuna insanın inanası gelmiyor. Ben bu galeriyi gezeli bir ay oldu ve bir aydır aklımda bu yazıyı döndürüyorum.
Gönlümden geçen “Kapatılsın bu madenler. Çıkmasın o kömür. Varsın geri kalsın ülke. Kanla kömür mü çıkarılır?” diyesim geliyor. Sonra yıllar önce Zonguldaklı madenci bir kardeşimizin söylediği, şimdi yine dolaşıma giren sözler geliyor aklıma: "Aşağıda ölüm var, yukarıda açlık. Aşağıdaki ölüm olasılık, yukarıdaki açlık kesin."
Müzedeki galeride yerin yedi kat dibinde nasıl çalışıyorlar görüyorsunuz. Tabii evcilleştirilmiş versiyonuyla. Kimbilir gerçeği nasıl daha korkunç.
YERİN YEDİ KAT DİBİNDE
İnsan kafasında sürekli “Bu böyle olmamalı” diye düşünüyor. “Ülkenin gelişmesi için yapılan fedakarlık” filan lafları oyalamaca. Fasa fiso. Kimse yerin yedi kat dibine saçma sapan koşullarda çalışmaz “ülkenin geleceği için”. Ekmek parası için yapar bunu. Ha o ekmek parası hayırlara vesile olur bir yandan da ne ala.
Ama bu kadar har vurup harman savurabilen, bu kadar müsrif bir ülkede bir avuç maden işçisine bakamıyor muyuz hakikaten yahu? Hemen çok bilmişler küçümsemesin. Bu çok doğru bir sorudur. Herkes sormalıdır tekrar tekrar. Bu kadar müsrif bir ülkede bir avuç işçiye bakamıyor muyuz? O bir avuç işçinin canları pahasına çıkardığı kanlı kömürden vazgeçemiyor muyuz?
Daha müzeye girerken yüzlerce isimden oluşan anıt karşılıyor. Yüzlerce ölmüş işçi. Kömür için yerin yedi kat dibinde ölmüş yüzlerce binlerce insan. Yerin yedi kat dibinde çalışan, topraktan çıkarılıp toprağa gömülmüş yüzlerce isim. Bakmaya can dayanmaz.
KÖMÜR MUSİBETİ
Bu arada kömür de sevilecek bir şey olsa bari. Çocukluğumun kabusudur “kömür taşımak”. Ankara’da sokağa çıkılamazdı bazan hava kirliliğinden. Sırf kömür kaynaklı. Dünyanın kaçtığı, kirli bir maden kömür. Dünyanın başındaki müsibet olan karbon salınımındaki karbon bildiğiniz kömür işte.
“Bir avuç kömür için bir ömür veren” emekçilerin güvencesi sağlandıktan sonra kömürden hızla uzaklaşılmalı ve yerin yedi kat dibinden artık bir tek daha cenaze çıkmamalıdır.
Türkiye artık kadın ve işçi cinayetleri gibi utanç verici şeyler dışında dünya şampiyonlukları bulmalıdır kendine.
Daha çok uzatasım var yazıyı ama yapmayacağım. Son olarak şunu söylemeliyim: O kadar içleri boşaldı ki şehit, kader, fıtrat, yas… Lümpen kral Fahd için yas tutulan, bilumum devlet kabahatleri şehit, fıtrat ve kader kelimeleriyle örtülen bir yer burası.
Ölen kardeşlerimize rahmet diliyorum. Yakınlarına da sabır.