Hayattan beslenirken bir yandan şekilleniyor, bir yandan yaralanıyor, bir yandan budanıyor, bazen isyan ediyor, bazen kabulleniyor, bazen eziliyor, bazen de sıcak bir gülümseme, sevgi dolu bir bakış, zarif bir jest, sımsıcak bir dokunuşla ruhumuzu dinlendiriyor, yaralarımızı sarıyoruz. Tabii ki temelde hem birbirine benzeyen, hem de birbirinden çok farklı olan doğrularımız, yaşam alışkanlıklarımız, farklı dünya görüşlerimiz var. Ancak bir de ortak paydalar, yönetimsel sorumluluklar, olmazsa olmaz kurallar, diplomatik bir üslup var…
CB; “Uğur Bey ve eşini bekliyoruz!” şeklinde konuştu. Eşi derken? Dr. Özlem Türeci, babası beyin cerrah, annesi biyolog olan, kendisi BioNTech’in kurucu ortağı olan, birinin eşi değil, rüştünü, bilimsel yeterliliğini ispat etmiş bir bilim insanıdır. Beynin kıvrımlarındaki kadın kalıbının dışa vurumu olan bu hitap şekli onun yetkin kimliğine, buluşlarına, tıbbi sorumluluğuna, bileğinin hakkıyla aldığı tıp ödüllerine, dünya genelindeki haklı ününe haksızlık değil midir?
O halde gelelim örneklere…
İlk durağımız Hatay! Konuklu İHL öğrencisi 13 yaşındaki hentbolcu Merve Akpınar; “Erkek yöneticiler sen kızsın, erkeklerin olduğu bir ortamda bu iş olmaz diyerek önüme engel çıkardılar oysa ben köyümün diğer kızlarına örnek olmak istiyorum.” diyor, okulundan içeri alınmıyor, başarısı yok sayılıyor, “sen kızsın evde otur” deniyor.
Biz de Merve’leri üzmeyin, onların hak ettikleri madalyaları, aldıkları kupaları görmezden gelmeyin, onlara gözyaşı döktürmeyin, sevinç gözyaşlarını alkışlayın diyoruz. Çok mu şey istiyoruz?
Sırada Bursa var! Osmangazi Belediyesi’nin ev sahipliğinde Türkiye Bisiklet Federasyonu’nun düzenlediği Uludağ Bisiklet Tırmanışında yalnızca erkek sporculara ödül verildi ve ilk 3’e giren kadın sporcuların adları okunmadı. Görmezden gelinen kadın sporcular “özür bekliyoruz!” dediler.
Bu şu demek midir? Dereceye de girseniz bizim için yok hükmündesiniz. Oysa sporun özünde centilmenlik vardır. Bu tür davranışların ve hitapların devam etme ihtimali çok yüksek de olsa bizler yazıp paylaşacağız.
Şimdi Balıkesir- Erdek hattındayız! Erdek doğumlu, İTÜ Denizcilik Fakültesi mezunu Türkiye’nin ilk kadın kılavuz kaptanı Nildeniz Sütçü Şen; “Benim bir kadın olarak bu işi yapıyor olmam cumhuriyetin eseridir. Kadın kaptan olmamı Atatürk’e borçluyum. Gittiğim limanlarda kadın kaptan olmamı algılayamıyorlar. Şaşkınlıkla karşılıyorlar. Yanıma gelip kaptanla görüşmek istediklerini söylüyorlar benim kaptan olabileceğimi akıllarına bile getirmiyorlar, bazen de süvarinin eşi sanıyorlar.” Diyor. Biz de diyoruz ki; Büyük Atatürk’ün sadece yaptıkları değil, mütevazı kişiliği, kadına ve sporcuya verdiği değer örnek alınsa! Cumhuriyet döneminin ve kurucu değerlerin öngörüsü, derinliği, kültür sanat zevki, tarih şuuru, entelektüel birikimi, alçakgönüllülüğü, estetik zarafetinin izinden gidilse! Ürkütücü, çirkin, hoyrat, görgüsüz, abartılı ifadelerden uzaklaşılsa ne iyi olurdu.
Son dakika notuyla Sakarya-Hendek’teyiz! Cumhuriyet Gazetesi’nden Şehriban Kıraç yaptığı özel haberle biz kadınların yüzünde yine güller açtırdı. Yüzde 95’inin kadın olduğu, toplam 110 kaynakçının çalıştığı Sakarya Hendek’teki fabrikada altı yıldır klima ve kombi üretimi yapan Daikin’de usta kaynakçı olarak çalışan Aysun Poyrazoğlu 20 ülkede çoğu erkek 52 yarışmacının yarıştığı dünya şampiyonasında dünya üçüncüsü, Avrupa birincisi olarak ülkemize ödülleriyle döndü. Erkek egemen iş kolunda Aysun Poyrazoğlu’nun bu başarısını gelin de alkışlamayın!
Demem o ki: Örneklerden de anlaşılacağı gibi beni başarı hikâyeleri çok etkiler. Kadınların başarı hikâyeleri daha çok etkiler. Başarılı kadınların attıkları her adım, yaptıkları her şey gözüme çok güzel görünür. Onları anlatmak ve tanıtmak bana hep gurur verir. Hele de yaptıkları her şeye karakter, özgünlük ve değer katanlar iki kez kıvandırır. Ama en çok da yetiştikleri kalıpları kıran, ezberleri bozan, bağlayıcı, sıkıcı genetik ataerkil mirasa karşı çıkan, lider karakterli, öncü kimlikli, başarılı kadınların hikâyeleri etkiler…
Yani! Bizlere kadınsın yapamazsın diyorlar, biz de kadınız yapacağız diyoruz. Örneklerden belli olmuyor mu? Nokta…