Hani 1997 yılında Pakistan’da kız çocuklarına eğitim hakkı için verdiği mücadele nedeniyle Taliban örgütünün hedefi olan ve 2012’de Taliban militanı tarafından başından vurularak ağır yaralanan Malala vardı ya!Hani ağır yaralandıktan sonra İngiltere’ye götürülen, bir yıla yakın süre hastanede tedavi gördükten sonra eğitimini İngiltere’de sürdüren, 2014 yılı Nobel Barış Ödülünü alan Malala’dan söz ediyorum…
İşte o Malala’yı batı dünyası BBC’ye yazdığı ve Taliban militanlarının yönetimi altındaki yaşamı anlattığı günlükleriyle tanıdı.Yine bütün dünya onu 16yaşına girdiği 12 Temmuz 2013’te BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayla takdir etti, ardındanNobel Barış Ödülünü alınca da ayakta alkışladı…
Ödülünü aldığı gün Pakistan Talibanı bir açıklama yaparak; “Ödülün 17 yaşındaki Malala Yusufzay’a verilmesini kınadıklarını” açıkladı!O da kendisini “Ben Malala!”adını taşıyan otobiyografik kitabıyla tanıttı…
Şimdi öyküsüne geçelim…
Malala 1997 doğumlu. 2012’de başından vurulduğunda 15 yaşında idi. Aynı yıl tedavi için İngiltere’ye götürüldü ve hastaneden ancak 2013 yılında taburcu edildi. Aslında onun öyküsü 9-10 yaşlarında başladı. Taliban zihniyetiyle mücadele etti. Televizyonlara çıktı, günlüklerini BBC’ye gönderdi ve hiç susmadı. Malala Peştu bir kadın. Pakistan’ın Svat Vadisi denilen bölgesinde doğmuş. Afganistan sınırına ve Peşaver’e çok yakın bir kasaba olan Mingora’da yaşıyor...
Onun ve ailesinin yaşadığı vadiye güzelliğinden ötürü Cennet denirmiş. Hatta kasabanın girişine koyulan tabelada “Cennete hoş geldiniz!” yazarmış. Şimdi bir hüzün ve ölüm vadisine dönen o vadi bir zamanlar cennet gibiymiş yani…
Onun kasabasında okullarda kızlı- erkekli yan yana okunur, pikniklere gidilir, müzik yarışmaları düzenlenir, danslar yapılırmış. İnsanlar o kadar mutluymuş ki Malala’nın babaannesi hep şöyle dermiş: “Hiçbir Peştu toprağını terk etmez. Ya yoksulluk, ya da aşkı uğruna gider.” Malala babaannesinin sözünü hiç unutmamış ama değiştirmek zorunda kalmış: “Hiçbir Peştu toprağını terk etmez. Ya yoksulluk, ya aşkı uğruna gider. Ya da Taliban nedeniyle!”
Ama insanların bu mutluluğu çok sürmemiş. 2000’li yılların başında Taliban bölgeye yerleşmiş, güç toplayınca da işler değişmiş. Önce CD ve DVD’ler için günah denmiş, insanlar korkudan yakmışlar CD ve DVD’lerini…
Sonra televizyon günah listesine alınmış, burka zorunluluğu getirilmiş, aşı yasaklanmış (ABD soyumuzu kurutuyor diye!). Yetmemiş hedeflerine eğitimi alıp önce kızlı- erkekli bir arada okumayı yasaklamışlar, sonra kızların okula gitmesini engellemişler, en sonunda da 400 okulu ateşe vermişler. Yine yetmemiş bu kez 15 yaşını geçen hiçbir kadın yanında erkek olmadan sokağa çıkamaz olmuş. Bir iki yıl içinde hayat öylesine değişmiş ki Malala’nın ailesi yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kalmış…
“Kitaplarımızı ve Kalemlerimizi Elimize Alalım! Onlar Bizim En güçlü Silahımız!”
Malala önce Pakistanlı kızların, sonra da eğitim hakkı elinden alınan tüm kızların simgesi olmuş. Hiç susmadığı için 15 yaşına gelince susturulmak istenmiş, ölümün kıyısından dönmüş. 2013 yılında BM Genel Kurulu’nda dünya liderlerine şöyle seslenmiş:
“Taliban attığı kurşunların sesimizi keseceğini düşündü ama yanıldı. Ve ben, üzerime mermi boşaltan Taliban’a bile kin duymuyorum. Bütün teröristlerin kızları ve oğulları için de eğitim istiyorum. Kitaplarımızı ve kalemlerimizi elimize alalım. Onlar bizim en güçlü silahlarımız. Bir çocuk, bir öğretmen, bir kitap ve bir kalem dünyayı değiştirebilir.”
Buözlü sözlerPakistanlı Malala Yusufzay’a ait! O haldekitapları önümüze koymanın, kalemleri elimize almanın, çocuklarımızın yarınlarını düşünmenin ve öğretmenlerimize sahip çıkmanıntam da zamanı değil mi?
Bitirme Notu: Demem o ki; Sorular diz boyu, yetkililer suspus, ortalık kap karanlık, umut Kaf dağının ardında, göçler katar katar, hayaller yerle birse! Hele de yaş kemale ermiş ve siz tüm bunları anlayacak, anlatacak, yazacak, paylaşacak zekâya, vefaya, insanlığa ve sorumluluğa sahipseniz!
Gel de yazma! İç çekerek paylaşma…
Açıklama notu: Sanırım oralarda bu isim çok yaygın. Afganistanlı Malalay ve Pakistanlı Malala’ya bakınca! Ya da adı bu olanlar mı cesaretli bilemedim…