Serkan çocuklarını okula gönderebilmek için çok çaba sarf ediyor, çok çalışıyor kağıt topluyor, hamallık yapıyor, inşaatta çalışıyor, temizlik yapıyor. Onlara beslenme koyabilmek için pazarı kolluyor, ısınsınlar diye her gün odun bulmak için dolaşıyor...
Yetiştiremiyor.
Okuma yazması çok az olduğu için bana sesli mesaj gönderiyor ya da bir biçimde internet için kontör yüklerse görüntülü mesaj. Tek tek anlatıyor, açık şeffaf yaptıklarını nasıl ayakta kurduğunu nasıl çabaladığını…
YOKSULLUK MİRASI
Serkan’a babası ve annesinden miras kaldı yoksulluk. Serkan’ın evi çocukluğunda kentsel dönüşüme kurban gitti, tanığım. Serkan ailesinin peşinde mahalle mahalle dolaştı, yarı aç, yarı tok, sürekli değişen okullar, değişen evler…
Fotoğraf: Gürcan Öztürk
Çocukluğuna dönüp baktığınızda ailesinin neden Serkan’a yoksulluğu miras bıraktığını madde madde sayabilirim. Ama esasında Serkan’a yoksulluğu miras bırakan ailesi değil. Evini yıkan belediyeden, o araziye ev yapanlar, inşaat şirketleri, o kanunu yaparken Serkan’ın yararı, hayatı zerre umurunda olmayan bürokratlar, politika yapıcılar, kamu kurumlarına çocuklar/yoksulluk için verdikleri fonları takip etmeyen kurumlar, işte tanıdığım Serkan gibi binlerce çocuğa böyle miras kalıyor yoksulluk.
Serkan ya da Yeliz gibi çocukluğunda tanıdığım ve benzer binlerce çocuk ve onların çocukları yoksulluk içinde şu anda çok daha kötü koşullarda yarı aç yarı tok, gelişim bozukluğu kronik hastalıklarla, kira elektrik sorunları ile boğuşuyor.
ÇOCUK AÇ KALIRSA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yoksullukla ilgili yaptığı hemen hemen her konuşmasında diyor ki: “Ahdım var bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek.” Bu, çok kıymetli bir söz.
Yoksulluk çalışırken canımı en fazla acıtan şey “açlık, bir bebeğin, bir çocuğun aç kalması” Türkiye’de ya da Yemen’de… “Açlık” korkunç bir şey.
Bir çocuk açsa o evde huzur yoktur, bir çocuk açsa o ülkede huzur yoktur, bir çocuk açsa “bir avuçtur zengin ve hep büyürler”, bir çocuk açsa baskı çoğalır…
Serkan çocuklarına beslenme koyamadığı zaman okula göndermiyor. Açlık bu, görünen bir şey çünkü. Başka çocuklar, öğretmenler anlamasın istiyor.
Serkan oğlunun ayağına ayakkabı alamıyor, ama ayak bu büyüyor. Serkan’da stres büyüyor ama dayanıyor çocuklarına miras kalmasın istiyor yoksulluk.
ORTAK DİLDE BULUŞACAĞIZ
CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi tam da bu nedenle kuruldu. Türkiye’nin her bölgesinde, ilinde, ilçesinde, kasabasında, köyünde yoksulluk yaşayan her mahallede sokakta, her bir evde CHP il, ilçe örgütleriyle birlikte çalışma yapacak.
Mahallenin, sokağın ve girdiğimiz her evin ayrı bir dili var. Yalnız bir annenin yoksulluğu, yan komşusundan daha katmanlı, pazarda akşamı bekleyen yaşlı bir çiftin dili, okulu terk edip çalışan çocuğun dilinden farklı, bu dili hep birlikte sahada öğreneceğiz ve sonunda ortak bir dilde buluşacağız.
Saha gözlemlerimizi yoksulluğun boyutlarını sizlere aktaracağız. Hep birlikte çocukların çocuk gibi yaşaması için mücadele edeceğiz. Umudu yeşerteceğiz.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun “hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek” sözleriyle kurulan ofis o son çocuğu buluncaya kadar da çalışacak.