Bazı şehirler vardır. Siyasette tek isimle özdeşleşir. Aslında siyasi atmosfer ile o kentin dokusu arasındaki uyumu da anlatır. Şehirleri temsil eden o milletvekilleri şartlar ne olursa olsun siyasi temsilci olarak Ankara’nın yolunu tutar. Zira merkezin takdiri ya da farklı etken ve nedenlerle de olsa kazanmanın garanti olacağı isim odur ve her defasında mazbata onun olur.
70’li yıllarda henüz Sivas Katliamı yaşanmamışken Sivas’ın beyi Mustafa Timisi idi. Alevilerin siyasal temsilcisi olan Türkiye Birlik Partisi’nin ülke genelinde oyu düşüktü ama Timisi her defasında Sivas’tan milletvekili çıkardı. Sonra Sivas Katliamı ile şehir Alevisizleştirilmeye çalışıldı ve bu defa Sivas ile özdeşleşen yeni isim Muhsin Yazıcıoğlu oldu. Lideri olduğu Büyük Birlik Partisi‘nin oyu düşüktü ama o her defasında Sivaslıların teveccühü ile vekil olmayı başarıyordu. Devam edelim, ülkenin mafyatik bir düzene dönüşüm sürecinde Elazığ’dan Mehmet Ağar çıkıyordu. Tek başına ama her defasında aynı ilgi ile ‘lider adayı’ olarak seçim kazanıyordu. Örnekler çok ama meramımızı anlattık sanıyorum.
Van’da da böylesi ikon olan isim Kinyas Kartal’dı. Adalet Partisi ile neredeyse özdeşleşen siyasetçilerden biriydi. 3 dönem Meclis’e girdi. Van’da 256 köye sahip olduğu söylenen Bruki Aşireti’nin reisiydi. Toprak ağalığı sisteminin sembol isimlerinden biriydi. Sonrasında oğlu Nadir Kartal da ‘zamanın ruhuna’ uygun olarak AKP’den milletvekili olarak Meclis’e girecektir.
Yıllar içinde Kürt Sorunu’nun siyaset üzerindeki etkisi ve baskısının bir sonucu olarak Van’da aşiretler üzerinden kurgulanan siyasal zihniyetin yerini HDP seçmenine bıraktığı görülüyordu. 2019 yerel seçimlerinde Van’da oyların yaklaşık yüzde 54’ünü alarak seçilen Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan bu koltukta sadece 140 gün oturabildi ve yerine kayyum atanarak Van halkının iradesi hiçe sayıldı. 2018 Genel Seçimleri’nde de Van’da HDP’nin oy oranı yüzde 60’lara yakındı ve şehrin 8 vekilden oluşan kontenjanının 5’ini çıkardı.
Başlığa sadık kalalım. Peki, Van’da CHP’nin oyu nasıldı? Geçmişe bakıldığında Van’da CHP’nin hatırı sayılır bir oy kapasitesi vardı. Öyle çok eskilere gitmiyorum. 12 Eylül cuntası öncesindeki 77 seçimlerinde CHP, Necmettin Erbakan’ın lideri olduğu MSP’den sonra (Milli Selamet Partisi) ikinci partiydi. MSP yüzde 20, CHP Yüzde 19.5 oy almıştı. 1987 seçimlerinde ise hala oy oranı yüzde 14 olarak gerçekleşmişti.
Ancak 1990’lı yıllarda PKK’da mevcudiyeti, Kürt Sorunu’nun bütün şiddeti ve yakıcılığı ile bölgede hissedilmesi, başta Hakkari olmak üzere yakılan köylerden mağdur bir nüfusun Van’a göç etmesi, başta CHP olmak üzere Meclis’teki partilerin soruna yaklaşımlarının bölge halkı üzerinde bir tesirinin olmaması gibi etkenlerle CHP hızla bölgede irtifa kaybetmeye başladı.
Kürt Sorunu hususunda son raporunu 1989’da çıkaran ve başta dokunulmazlıkların kaldırılması olmak üzere, demokratikleşme çağrıları dışında devlet dilinden farklı bir politika belirleyemeyen CHP aslında “çözümsüzlüğün bir parçası” olarak görülmeye başlanmıştı. Dahası hükümet/devlet olmanın sonucu olarak istihdam, sosyal yardım, ‘hizmet’ vb. imkanlardan da yoksun olduğu için AKP ile arasındaki makas giderek açılmıştı.
CHP’nin asli olarak inandırıcı, güven veren, halktan yana yepyeni bir siyaset dili ve taahhüdü ile ortaya çıkması gerekiyordu.
CHP bunu yaptı mı? Bütünüyle ‘evet’ demek zor. Ancak konunun öneminin farkına varıldığı görülüyordu. Zira Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki 17 ilde CHP’nin oy oranları yakın bir tarihe kadar yüzde 1.8 ila 2 arasında görülüyordu. İşte bu olgudan hareketle CHP’nin Doğu ve Güneydoğu illeri için çok daha etkin ve aktif bir politika izlemesi gerekiyordu. İşte bu doğrultuda alınan en önemli kararlardan biri iki yıl önce “Doğu Masası”nın oluşmasıydı. Masa dediğime bakmayın 6 farklı ekipten oluşan bu ekip Doğu Karadeniz de dahil olmak üzere doğu illerinde yoğun bir mesai ve iletişimle işe başladı. Acaba CHP bölgedeki makus talihini değiştirebilecek miydi?
Doğu masası bölgeyi gezerek halkın beklenti, talep ve eleştirilerini genel merkeze iletmeye başladı. Sonrasında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu doğrultuda adımlar attığı görüldü. Kılıçdaroğlu ülke genelindeki gezilerinden son iki tanesini Diyarbakır ve Van’a yaptı. Van’da her ne kadar CHP’li belediye başkanları bir çalıştay dolayımıyla toplanmış da olsa Kılıçdaroğlu’nun gerek belediye başkanlarını sahaya sürerek Van halkı ile temas etmelerini sağlamış olması gerekse kendi görüşme ve ziyaretleriyle Van’ın nabzını anlama/okuma çabaları önemliydi.
Belediye başkanlarının Van’daki saha çalışmaları sırasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adeta bir film yıldızı gibi ilgi görmesi ve sevgi ve teveccühle karşılandığının altını çizmek gerekiyor. Van’ın yerel gazetecilerinden Kanal 65 çalışanı meslektaşım Osman Nuri Yıldız, Erdoğan’ın 2000’li yılların ilk yarısındaki popülaritesinden bu yana ilk kez bir siyasetçinin Van’da böyle karşılandığını söylüyordu.
Kılıçdaroğlu ‘karanlıkta kalanlar’dan biri olarak aynı ‘kaderi’ paylaşan ve faturasını ödeyemediği için elektriği kesilen bir aileyi ziyaret etti. Ziyaret basına kapalı gerçekleştirildi. İşin şov kısmına girilmemişti. Duyumlarımıza göre yine Van’ın kanaat önderleri arasında sayılan ve kimi din alimleriyle de birebir görüşmeler gerçekleştirdi.
İşte bu istişareler sonrasında Kılıçdaroğlu’nun Van’daki belediye başkanları buluşmasında bir yandan CHP iktidarında herkesin istediği gibi inancını ve ibadetlerini yaşayacağı vurgusu yaparken, bir yandan da ülkenin en genç 5. nüfusuna sahip olan Van’da istihdamın artırılmasına dönük çabaların sözünü veriyordu.
Gerçekten de Van 1.2 milyon nüfusuyla Doğu Anadolu Bölgesinin en büyük ili olmasına karşın milli gelirden aldığı pay 70. Sıradaydı. Şehrin en önemli geçim kaynağı sınır ticaretiydi. Özellikle İranlıların bavul ticaretinin çekim merkezi olan Van, hükümetin bu ticarete getirdiği sınırlamalar nedeniyle sıkıntılı bir ödemden geçiyordu. Şehrin toplam ihracatı sadece 60 milyon dolardı ve kapalı olan Çaldıran - Çilli ve Başkale sınır kapılarının bir an önce açılması isteniyordu.
Kılıçdaroğlu gerek Van’da gerekse daha sonra Nusaybin ile ilgili olarak sınır ticaretini destekleyeceklerine ilişkin vaadi ile prim topladı.
Vanlılar turizm ve tarım hayvancılık konusunda beklenti içindeler. ‘Eski Van’ şehrindeki tarihi eserlerin restorasyonu (Çarapanak Adası, Aziz Thomas, Aziz Bartholomeos kiliseler ile Hoşap Kalesi) ile çok önemli bir yerli ve yabancı turizm merkezi olabileceklerini söylüyorlar. Keza Türkiye'deki toplam mera alanının yüzde 10'nu karşılayan Van yasaklamalar nedeniyle bu meraları etkin biçimde kullanamadığı için et Malatya ve Balıkesir'den geliyor. Bu yaman çelişkinin giderilmesini istiyorlar.
Vanlıların ve bölgede birçok şehirlerin en önemli beklentilerinden biri de Kuzey Van Gölü Demiryolu Projesinin hayata geçirilmesi. Demiryolunun Van Gölü'nde kesilmesi ve gelen yüklerin Van Gölü'nde feribotlara yüklenerek gölün diğer ucu olan Tatvan'da indirilmesinin yüksek maliyeti nedeniyle ticaretin kesilmesine karşı Van'da biten demiryolunun Van Gölü'nün kuzeyinden geçirilerek Tatvan'daki hatta bağlanması ile Çin ile Avrupa arasındaki demiryolunun kesintisiz olacağı ve bu yatırımın Van ekonomisine çok büyük katkı vereceği belirtiliyor.
10 yıl önce başlanan ve bir türlü bitirilemeyen Van - Şırnak karayolu inşaatının tamamlanmasının ise Van Şırnak arasını 3 saate indireceğini belirten Vanlılar böylece Van’ın Irak ve Suriye'ye yakınlaşacağını söylüyorlar.
Beklentiler böyle. CHP’nin Van ile ilgili en önemli şanslarından birinin de CHP İl Başkanı Seracettin Bedirhanoğlu olduğunu söylemek gerekiyor. Van’ın saygın ailelerinden birinin temsilcisi ve geldiği dönemden itibaren partinin üye sayısını sadece 6 ay içinde yüzde 300 oranında artırmayı başardı. Bedirhanoğlu özellikle il teşkilatında kadın temsiliyetini artırdı. Şimdi de yaklaşık 200 kişilik gençlerden oluşan bir ekip kurarak Van’daki seçmeni ev ev dolaşmak için eğitimlere başladı.
İşleyen demir de ışıldadı. Doğu Masası’nın çabaları ve genel merkezin kulak vermesi ile bölgede CHP’nin oy oranın yüzde 7-8’lere çıkardığı anketlere yansıdı. Van özelinde ise CHP yüzde 2’den yüzde 8’lere çıkmış görünüyor. Bedirhanoğlu bu oranın yüzde 9’ları bulması halinde Van’ın 1977’den sonra ilk kez yeniden bir CHP milletvekili çıkarabileceği hedefi ile hareket ettiklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu’nun Van gezisi gözlemlerimiz böyle. Yarından itibaren Konya’dayız. Kılıçdaroğlu bir kez daha ‘hassas’ bir il ziyareti gerçekleştirecek. Konya izlenimlerimiz “az sonra.”