Nedir bu çokbilmişlerden çektiğimiz bizim? Hayatı kendi çıkarlarına göre kurgulayabileceklerini sanan, her türlü kurnazlığı meşru gören, ön önde olmayı sadece kendileri için hak sayan çokbilmişlerin aslında herkese zararı dokunuyor. Hele de yönetim kademelerinde oturanların neden oldukları zarar- ziyan- tahribat çok daha yıkıcı oluyor doğrusu.
Bu girişle Yeni Türkiye’den söz ettiğimi, gelişmiş ülkemizden bahsettiğimi anlamışsınızdır! Sırayla açarsak; Damat bakanın reform paketini durmadan ertelediği, yol haritasını bir türlü çizemediği, rotasını durup durup yeniden belirlediği, kayınpederinin açıkladığı 100 günlük eylem planının üçüncü yüz gününe gelindiği halde planın bir türlü zamanında tutturulamadığı Yeni Türkiye’den ekonomik manzara bu! Bu arada bahaneler bitmiyor, hak gaspı dolu dizgin sürüyor, sadece bu hafta Atatürk havalimanının taşınmasıyla işsizler ordusuna 4500 kişi daha katılıyor…
Son 17 yıldır nelerin olup bittiğini, nelerin yitip gittiğini az çok görüyor, yaşıyor, okuyoruz. Ülkemizin önemli kurumlarının başına örneğin TRT, misal THY, mesela AA (Anadolu Ajansı) gibi yerlere kimlerin oturtulduğunu, mahdum beyin hangi okuldan arkadaşlarının tercih edildiğini görüyoruz. Sonrada aldığı eğitime rağmen, iş bulamayanların nasıl yerinden yurdundan oluduğunu, nasıl gözü yaşlı çekip gittiğini ve şansını yaban ellerde aradığını da…
Şimdi gerilere gitme, tarih sayfalarında dolaşma ve bellek tazeleme zamanıdır!
İsmet Paşa diyor ki; “İktidarda kalmak değil, itibarda kalmak önemlidir.” Bu şu demek midir acep? İtibar saygınlıktır, itibar adalettir, itibar insanlıktır. Kazanılması zor, yitirilmesi kolay bir şeydir itibar...
Karikatürist Engin Asyalı, yönetimin günümüzdeki uygulamalarına gönderme yaparak; “Kazandığımız yerlerde halkın iradesi tecelli etmiştir! Kaybettiğimiz yerlerde halkın iradesi yok hükmündedir!” diyor…
Genelde basınımtrak, özelde gazetemsi yayın organlarının manşet ve yorumları kabul etmese de, aslında “BİZ” söyleminin (Açılımı; Beka, İllet, Zillet üçlüsü) pek tutmadığı açıkça görülüyor. Yine iktidar partisi ve ortağının; “Milli irade” söyleminin halkta karşılık bulmadığı da ortada! “O halde seçim biter, sayım bitmez, niye bitsin ki, sayımı uzatır, zamana yayarız, seçim kazanılsa da sayım kazanılmaz deriz!” demek niye! Ya da nasıl iş bu!
Şimdi arşive bakalım! Kısa bir süre önce Venezüella’da olanlar karşısında; “Ben demokrasiyi bugüne kadar şöyle tanıdım. 40 yıllık siyasi geçmişim var. Sandıktan çıkana saygı duyacaksınız. Duymazsanız bunun adı demokrasi değildir, totaliter zihniyettir.” Demişti CB. Seçimler bitip, sayımlar bi türlü bitmeyince, iktidar partisi genel başkanının bu anlamlı sözünü paylaşayım dedim.
Sırada YSK var! Anayasaya aykırı olduğu halde görev süresi uzatılan YSK başkanının yüzüne bakın! Çaresizlik içinde bocalıyor, ne yapacağını bilemiyor, nasıl karar verirse versin eleştirilere neden olacağını çok iyi biliyor ve tedirginliğini yüzüne yansıtıyor. İşi zor çok zor…
Dayanamayıp ekleyeceğim! Bazen çok tanıdık çok sıcak, çok iç açan okur dönüşleri, iletileri oluyor. Her seferinde mutlu oluyor, iyi ki bu konuyu yazmışım diyor ve yeni yazılar için enerji topluyorum. Umutların dağın ardına çekildiği, içimizde dalların kırıldığı bu günlerde, sevinmeyi unutan, sevinmekten korkar hale geldiğimiz (getirildiğimiz mi demeliydim?) ülkemizde bu iletilerin ilaç gibi geldiğini söylemeden edemem. Teşekkürler…