Öğrencilerimiz Türkiye İçin Nesne Değil Özne Konumunda Olmalıdırlar
Her yönüyle yeni bir dünya şekilleniyor. Ve de artık herkes, herkesin bir tık ötesinde. Küreselleşmenin olanakları herkesi herkese daha ulaşılabilir kıldı. Ve tüm bu değişimler doğal olarak çağımızın eğitim sistemlerine de etki ediyor. Ülkemiz de, istese de istemese de bu değişimin dışında kalamaz. Ülkemizin bu değişimden daha güçlü çıkmasının ve daha iyi bir Türkiye’yi inşa etmenin yegâne yolu da eğitimdir.
Mucitlik Sevdasından Memur Olma Sevdasına
Tabii, daha iyi bir Türkiye’yi inşa edecek olanlarımız da yine gençlerimiz. Eğitim sistemimiz gençlere hayal kurmayı, yüksek beklentili olmayı, güçlü karakter özelliklerini verebilmelidir. İcat çıkarması, mucitlik yapması gereken gençlerimiz, eğitim hayatlarının sonunda memur olma sevdasına saplanmamalıdır. Ve bu daha iyi bir Türkiye’yi inşa edecek eğitim sistemimiz gençlerimizi tüketmemeli, öğütmemeli, onların ayağına prangalar vurmamalıdır. Bunu sağlayacak eğitim sistemi de ancak insan merkezli bir eğitim sistemidir. Bilginin depolanmadığı, bilginin aktif kullanıldığı, bilgiye öğrencinin kendisinin ulaştığı, yorumladığı bir eğitim sistemi…
Fiziksel Donatım Tabii ki Önemlidir Ama…
Daha iyi bir Türkiye’yi inşa edecek eğitim sistemi için, tabii ki eğitim öğretim ortamları, fiziksel donanım önemlidir. Ama eğitim sistemimiz, buralarda, gençlere bir heyecan, aşk, sevda verebilmelidir öğrencilerimize, ülkemize dair, insanlığa dair. Kısacası; kendisi insanlık ve Türkiye için nesne değil de özne konumunda olabilecek bir gençlikle, öğrencilerle, eğitimde bu yeniliği ve daha iyi bir Türkiye’yi inşa etmede; sihrin, büyünün kendisi de eğitimimizin merkezi olan öğretmenlerimizdir.
Peki, Daha İyi Bir Türkiye’yi İnşa Edecek Eğitim Sistemi İçin Ne Yapmalı?
Eğitim öğretim ortamlarını modern, konforlu, teknolojik binalar haline getirmenin yanı sıra, enerjimizin büyük çoğunluğunu öğretmenlerimizin her anlamda daha iyi olmalarına vermeliyiz. Ekonominin bütün üst yapı kurumlarını etkileyen bir alt yapı kurumu olduğunun farkında olarak, daha güçlü bir ekonominin eğitimimizi de güçlendireceğini unutmamalıyız. Bu nedenle de ekonomi ve eğitim ilişkisinden hareketle, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesi hep 1. sırada olmalı ve MEB de kendisine ayrılan bütçeyi daha insan merkezli kullanmalıdır. Okul binalarının, dersliklerin artması, daha iyi koşullara kavuşması, sınıflardaki öğrenci ortalamalarının düşmesi tabii ki önemlidir.
Evet, daha iyi bir Türkiye, ancak eğitimle inşa edilebilir. Bunun için aklı, bilimi ve liyakati merkeze alarak, okul öncesinden yüksek öğretime siyaset üstü ortak bir devlet aklını hakim kılarak hareket etmek zorundayız. Ve ancak böyle yeni dünyada daha güçlü ve daha iyi bir Türkiye olarak yerimizi alabiliriz. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…