Günümüzde; Cesaret, azim, direnme gücü, dayanma gücü, kararlılık, inanç, hakkaniyet, emeğe saygı, hak hukuk arayışı, vicdan gibi özellikleri bir arada barındırmak o kadar zor ki! Ama olanaksız değil…
Günümüzde; Hanımefendi ya da beyefendi kişiliğini, sorumlu aydın benliğiyle birleştiren, yol göstericiliği, verdiği desteği, çözümleyici gayretlerini, her daim gülümseyen yüzünü, hep güç veren dostluğunu unutamayacaklarımız o kadar azaldı ki! O nedenle duyunca, okuyunca karşılaşınca, bunu düş gibi, rüya gibi sanıyor, iz bıraksın, unutulmasın, duyulsun istiyorsunuz.
Her iki paragraftaki sözcükleri özenle seçtim. O nedenle seçtiğim sözcüklerin içine giren tüm kavramların altını çizmek, içini doldurmak isterim. Çünkü bu bölümler kin, nefret, öfke, intikam duygularından arınmış olmayı daha doğrusu insan olmayı kapsıyor…
Sözü uzatmayayım! Bugün coşkumuzu, sevincimizi, hatıralarımızı, hayallerimizi unutmamak adına, gerekirse birbirimize sarılarak ağlamak, doyasıya gülmek ve dostluğun sıcaklığını duyumsamak adına güzel iki haberi paylaşmak istedim…
Böylece adaletli, erdemli, ilkeli, cesur duruşlarıyla dağ başında, kırsalda, köyde, mezrada, damı akan evlerde yaşayan çocuklara rol model olan, hayata bakışlarıyla yaşam dersi verenleri bir kez daha tanımış- tanıtmış oluruz…
Bu gizemli girişten sonra Çorum’un Laçin ilçesine gitme ve Kaymakam Emine Karataş’ı tanıma zamanıdır…
Türkiye’nin en genç kaymakamı 26 yaşındaki Emine Karataş 4 bin 600 kişinin yaşadığı ilçe genelinde korona virüs vakalarının tamamen sıfırlandığını açıkladı. Sık sıkı toplantılar düzenleyen, denetimlerin sıkı bir şekilde yapılmasını sağlayan, her hafta köylere, kamu kurum ve kuruluşlarına maske dağıtımı yapan, toplantılar düzenleyen, alınacak tedbirlere ve konulan kurallara uymaları konusunda uyarılarda bulunan genç kaymakam etkili ve disiplinli çalışmaları sonucu ilçe genelinde vakaların sıfırlandığını açıklayarak vatandaşlara teşekkür etti.
Makam aracını kendisi kullanarak her gün denetime çıkan kaymakam Emine Karataş’ı kutlamak gerekmez mi?
Şimdi de Ordu’ya uzanıp Vali Tuncay Sonel’le tanışalım…
Doğudan batıya birçok yerde kaymakamlık yapan, Birecik’ten Of’a, Seydişehir’den Bandırma’ya, Kadıköy’den Tunceli’ye, Aydın’dan Ordu’ya atandığı her yere insana dokunan projeleriyle giden Vali Tuncay Sonel, yetim ve öksüz çocuklara; “Annen ve baban hayatta olsaydı, senin için ne yapmasını isterdin? Bana yazarsan çok sevinirim” içerikli mektuplar yazan, az bulunur bir yönetici! (nesli tükenmiş mi demeliydim?)
Çocuklar karne gününde de kendilerini unutmayan Vali babalarından; “Bilgisayar, bisiklet, bebek, araba, köpek, kendine ait bir oda” diye sıralamışlar isteklerini.
Şimdi çok duygusal iki mektuba yer verme zamanı…
10 yaşındaki Zafer Ceyhan mektubunda diyor ki; “Sevgili Vali Amca! Beni düşündünüz çok sevindim, duygulandım, kendimi değerli hissettim. Annem, babam, dayım, abim aynı araçta kaza geçirmişler annem bana hamileymiş, ben babamı hiç görmedim, annemin anlattıklarından tanıyorum. Baba şefkati gösterip, isteğimi sordunuz. Ben babamın okuluma gelip, arkadaşlarımın içinde bana “Aslan oğlum” diye sımsıkı sarılıp, sırtımı sıvazlayıp, benimle gurur duymasını çok isterdim.”
Okullar kapalı da olsa Vali Sonel, hediye aldığı bisikletle evlerine gitti, “Aslan oğlum” diyerek Zafer’e defalarca sarıldı…
Babasını kanserden kaybeden 9 yaşındaki Çisem Gül Baydemir; “2 kişilik evimize, üçüncü bir canlı girsin” diyerek vali amcasından beyaz terrier bir köpek istedi. Vali bu talep üzerine kucağında köpekle kapıyı çaldı. Mutluluktan ağlayan Çisem köpeğine “Şahane” adını verdi…
Şahane işlere imza atarken, yüreklere bir daha çıkmamak üzere yerleşen Vali Tuncay Sonel; “Yol yaparız, bina da. Uzak mahallelerdeki yetim ve öksüzü eğer unutur, sahip çıkmazsak, yaptığımız diğer işlerin hiçbir önemi yoktur” diyor.
Çocuklara “Devlet var yalnız değilsin” dedirten bu sıcacık proje bugüne kadar Sn. Sonel’i 4 bin 938 yetim ve öksüz çocuğun vali babası yapmış. O çocuklar doktor, mühendis, öğretmen, Mülkiyeli olmuşlar ve saran, kavrayan, kucaklayan bu içten ilgiyi hiç unutamamışlar.
Özetle demem o ki; Her iki örnekte de gördüğümüz gibi çevresindekilere heyecan ve umut aşılayan, yaşama ve topluma değer katan, vizyon sahibi, hayatı seven, insanları seven, ilham veren biri olmak zor değil. En iyiyi yapma gayretinde olan, vicdanının sesini her daim dinleyen, alçakgönüllü, samimi, sahici, olan, dokunduğu herkesin sevgi ve saygısını kazanan biri olmak imkânsız değil…
Kaymakam Karataş ve Vali Sonel! Bu zorlu günlerde içimizde umut çiçekleri açtırdınız. İyi ki varsınız…
31 ocak pazar günü saat.16.00 da CEM tv'deyim.