Doç. Dr. Mustafa Sever eğitim üzerine önemli araştırmalar yapan ve kamuoyu tarafından daha yakından tanınması gereken, eğitim konuları ile ilgili farklı kitapları ve çalışmaları olan değerli bir eğitim bilimci akademisyen. Dombıra, zil çalmayan okul, okul zilleri ve okul kültürleri adlı yazımızı Sever’in son araştırması ışığında kaleme almıştık. Bu yazımızda da Sever’in altını çizdiği bir başka noktayı ele almaya çalışacağız. İçinde varsa okur-okumaz eğitim felsefesi, okuyan nasıl okuyor…
Tarihsel süreç içerisinde de günümüzde de dünyaya hükmeden medeniyetlerin başarılarının arkasında büyük felsefi sistemlerin olduğunu görürsünüz. Ve bu felsefi sistemler bu medeniyetlerin biliminden sanatına, edebiyatına, eğitimine; kısacası her şeyine etki etmiştir. Bu anlamda felsefi sistemlerden kaçınılmaz olarak eğitim sistemleri de etkilenmekte ve güçlü eğitim sistemleri de kaynaklarını güçlü felsefi sistemlerin eğitim felsefelerinden almaktadır. Sistematik olmasa da Mevlana, Yunus Emre vb. gibi güçlü bir halk felsefesi geçmişimiz vardır. Eğitim sistemimiz birçok yabancı filozof ve eğitim felsefesinden etkilense de doğal olarak halk felsefemizden de ciddi olarak etkilenmiştir.
Özellikle son süreçteki “Çoban sınav birincisi oldu, arka mahallerden şampiyon çıktı, fakir aile çocuğu derece yaptı, köyden gelen derece…” gibi medya haberlerinden sonra pek çok veli yanlış bir şekilde şunu söylemektedir: “Bak gördün mü, nasıl da başarılı oluyor öğrenciler yokluklar içinde. Bir çocuğun içinde varsa okur.” Bu başarılı çocuklar elbette hepimizin göz bebeğidir. Birbirinden kıymetlidir. Ama yok öyle bi dünya! Bu çocuklar istisna çocuklardır. Onların bulundukları coğrafyalarda, sosyal çevrelerde pek çok çocuk dezavantajlı bir hayat sürdüklerinden başarılı olamamaktadır ve eğitimde fırsat eşitsizlikleri olabildiğince üst düzeyde yaşanmaktadır.
Bir çocuğun içinde varsa okumuyor. Yok, öyle bi dünya! Bir çocuğun içindeki; yani doğuştan getirdiği potansiyelleri işlendiği zaman anlam ifade ediyor. Çocuk içinde olduğu için değil; içindeki potansiyel keşfedilip uygun bir eğitimle desteklendiğinde okuyor. Bu nedenle içinde varsa okur eğitim felsefesi yanlış bir eğitim felsefesidir. Bu eğitim felsefesini ülkemizde destekleyen bir başka yanlış eğitim felsefesi ise bundan bir şey olmaz eğitim felsefesidir. Bu yanlış eğitim felsefesi kadar tehlikeli ve eğitimimizin üzerine ölü toprağı serpen adeta eğitimimizi bir eğitim uykusuna sokan başka bir şey yoktur.
Evet, bence de bizden bir şey olmaz; çünkü bizden çok şey olur. Ah, şu eğitimimizin ve potansiyelimizin gücünün farkına bir varsak! Ne demek ya bizden bir şey olmaz, bundan bir şey olmaz. Bu zaten maça çıkmadan yenilgiyi kabul etmektir. Unutmayalım savaşların en önemli kazanım noktalarından biri inanmak, motivasyon ve psikolojik üstünlüktür. Bu nedenle savaş uğrunda mücadele etmekten vazgeçildiği zaman kaybedilir. Tabi ki bizden çok şey olur. Yeter ki baştan bizden bir şey olmaz diyerek mücadele etmekten vazgeçmeyelim. Asla eğitim savaşı yolunda mücadele etmekten vazgeçmemeliyiz.
Şimdi, düşünsenize bir çocuk… Anne ve baba bundan bir şey olmaz,diyorlar. Zaten kardeşi de okumamıştı, abisi ne ki bu da ne olsun, okumaz okumaz kesin okumaz, bundan bir şey olmaz diyorlar. Aynı çocuk tam gün okulda da bundan bir şey olmaza maruz kalıyor. Öğretmen bundan bir şey olmaz diyor, müdür bunun anası, babası, öğretmeni ne ki bu ne olsun, bundan bir şey olmaz… diyor. En son nokta şu olacaktır; çocuk da benden bir şey olmaz diyecektir, çocuğun bir şey olacağı varsa da hiçbir şey olacaktır. Bu durum kronik ve bulaşıcı bir şekilde tüm eğitim sistemine ve herkese bulaşacaktır. Adeta öğrenilmiş bir eğitim sistemi motivasyonsuzluğu yaşanacaktır.
Öğrencinin içindeki doğuştan getirdiği potansiyel tespit edilip, öğrencinin ilgi ve yeteneklerine göre öğrenci planlı ve programlı bir şekilde desteklenirse okur. Bu nedenle içinde varsa okur eğitim felsefesi yanlış bir eğitim felsefesidir. Diğer taraftan; evet, bizden bir şey olmaz; çünkü bizden çok şey olur. Yeter ki şu öğrenilmiş eğitim sistemi motivasyonsuzluğumuzdan kurtulalım. Ve unutmayalım; her bir öğrenci içinde adeta bir maden saklamaktadır. Ama maden bazen elli metrede bazen bin metrede çıkar. İyi eğitimci iyi bir madenci gibidir. Kaç metrede olursa olsun; öğrencinin içindeki o cevheri çıkarır ve mücevhere çevirir. İnsanları zafere götüren en önemli ilkeler bir şeye inanmak, moral, motivasyon ve bu yönde çalışmaktır. Eğitim sistemimizin içinde olan herkesi okutması, bizden çok şey olur noktasına ve eğitim zaferine ulaşması umuduyla. Türkiye Hepimizin Eğitim Hepimizin…