İnternetle birlikte çok şey değişti. Zaten tartışmalı olan telif hakları ve patent işleri iyice tartışmalı hale geldi.
Ben baştan konuya tedirgin yaklaşan, hele emek yahut fikir hırsızlığı laflarının çok dikkatli kullanılması gerektiğini düşünen taraftayım. Üstelik defalarca fikirlerim çalındı. Yıllarca uğraştığım şeylerin korsanları yapıldı. Mağduriyet yaşadım.
Telif hakları meselesinin öneminin farkındayım. Bugün benim açtığım da iki telif hakları davası var.
Ama işler çok karışık fikir eserleri işinde. Kanunlar yetersiz. Kanun-hukuk farkının sık sık düşünülmesi gerektiği bir alan. Ve en acayibi şu: Fikir hırsızlığının en büyük mağduru fakirler. Ama fakirin fikrini satın almak genellikle çalmaktan daha ucuza geliyor… O yüzden mahkemelerde pek az fakire rastlanıyor.
Müzik konusu en karışığı en saçmasıydı. 10 sene önce, mp3 zamanında şunları yazmıştım Milliyet Sanat Dergisi’ne: “Şimdilik ünlenmeye çalışanlar mp3’lerimi 'indirin', zaten ünlü olanlar da 'indirmeyin' diye yalvarıyor. Ama kesin olan şu, 50 cente maledilen CD’yi 20 USD’a satma dönemi bitiyor… Her formatta albüm denilen şey koleksiyon nesnesi olmak yolunda hızla ilerliyor.”
Ben söylemiştim demiyorum. Çünkü çok basit bir şey söylemiştim. Aynen öyle oldu. Bugün dileyen dilediğini dinliyor. Edinmek isterse de CD gibi paçoz bir formatı değil plak gibi hakikaten para eden kıymetli bir formatı satın alıp koleksiyonuna koyuyor. Herkes kazanıyor. Müzisyenler konserlerden, plaklardan, streaming sitelerinden kazanıyor. Çok şükür korkulduğu gibi daha küçük yatlar saraylar almak zorunda kalan meşhurlar olmadı. Biz sıradan insanlar da hırsızlık yaftası yemeden istediğimizi dinleyebiliyoruz.
Diğer konularda da akıldışılık en azından bir miktar hale yola girecektir. Ama her şeyden önce herkesin kendi bahçesine daha iyi bakması güzel bir fikir olabilir.
Konuya hiç giresim yok. Çünkü insanın sevdiği birisi hakkında yazı yazması zor. Ama bu yazıda iki tarafı da seviyorum. Üstelik konu zor olduğu için, kimse böyle netameli konulara girmek istemediği için çok az yazılıyor. Halbuki çok çok önemli bir konu. Yani benim de yazmam gerekiyor. Yazmak için de tabiatıyla konuya girmem lazım. Önce kişiler.
Mizah dergisi takip eden birisi değilim. Ama Komikaze ciltlerinin çoğunu aldım. Çocuklarım Yaşaroğlu’nun sahibi olduğu Süper Penguen dergisinin müdavimi. Ailecek Yaşaroğlu severiz. Ayrıca yıllar önce Yaşaroğlu ile küçük bir ortaklık yaptık. Daha sonra da ufak tefek alışverişlerimiz oldu. Kendisini de sevdim. Hiçbir pintiliğini, uyanıklığını, kabalığını görmedim.
Onunla benzer bir dünya tasavvuru içinde yaşadığımızı tahmin ediyorum. Benim Erdil Yaşaroğlu gibi sanatçıların daha çok olduğu bir Türkiye istediğim kesin.
Matematikçi. 20 yıllık arkadaşım. Görür görmez iyi biri olduğuna emin olacağınız türden birisi. 20 yıldır hakkında duyduğum tek kötü kanaat insanlara gösterdiği anormal tolerans olmuştur.
Melda temel olarak neredeyse sadece geçinmek ve yaşadığı yeri daha güzel bir yer haline getirmek için çalışan birisi. Bu kapsamda bir arkadaşıyla (Birgül Taşdemir) beraber kurdukları bir de sitesi var. Hayvan hakları sitesi. Ajanimo.com.
Ajanimo.com cepten yiyen ve hayvanlarla ilgili haber yayınlayan; farkındalık yaratmaya çalışan minicik bir site. Sitede harcadıkları paranın %10’unu bile karşılamayan Google reklamları var. Google reklamlarıyla (Sergey Brin ve Larry Page nüfusuna geçirse onunla bile) para kazanması mümkün olmayan bir siteden söz ediyoruz. Kahramanlık yapıyorlar yani bir çeşit orada. Siteyi merak eder de bakarsanız reklamlara da tıklayın. Çorbada tuzunuz olur.
Melda, 2016 senesinde “zaten her yerde” olan karikatürlerden seçip siteye koyuyor. Eğlence olsun diye. Ve evet buradan bir gelir elde ediyor. Çünkü sitedeki Google reklamları bu sayfada da görünüyor. Gelir 28 kuruş.
Bu 28 kuruş kanunlara göre suç. Çünkü Melda, hiçbir emek harcamadan, internetten bulduğu karikatürlerle bir sayfa oluşturuyor. O sayfa da Erdil Yaşaroğlu’nun bir emek harcayarak çizdiği karikatürlerden oluşuyor. Unsurlar tamam.
Melda’ya “Melda yapma böyle bir daha” dense Melda zaten bir daha yapmayacak.
Melda baştan bir e-posta atıp izin istese Erdil Yaşaroğlu muhtemelen izin verecek.
Erdil Yaşaroğlu’nun Ajanimo’ya yahut Melda’ya karşı olmasına olanak yok. Akıl böyle söylüyor.
Ama işler böyle yürümüyor.
Melda izin istemesi gerektiğini düşünemiyor. Kimse Melda’ya kaldır demiyor. 28 kuruşluk opera başlıyor. Erdil Yaşaroğlu Melda’yı mahkemeye veriyor. Melda iki yıl boyunca bu saçma sapan olaydan dolayı adliyelere taşınıyor. Emniyette ifade veriyor. İki yıldır stres içinde yaşıyor. Akşamları bu konuyu konuşuyor. Gündüzleri bu konuyu konuşuyor. 28 kuruş üzerinden Erdil Yaşaroğlu iki yıl boyunca Melda’nın hayatına nüfuz ediyor. Savunmalar hazırlıyor. Devlet bu işe mahkeme tahsis ediyor. Bilirkişiler, hakimler, mübaşirler çalışıyor. Dosyalar hazırlanıyor. Işıklar yakılıyor yazılar yazılıyor pullar yapıştırılıyor.
Şaka gibi değil mi? Bitmedi. O sırada uzlaşma için avukatlar Melda’yı arıyor. Diyorlar ki avukatlık parasını verin çekilelim. Melda ne münasebet diyor. Varsa bir cezam mahkeme versin çekeyim diyor. Gururuna yediremiyor parayı Yaşaroğlu’ya değil de avukatlara kazandırmayı.
Bir de şunu söyleyip duruyor: “Erdil Yaşaroğlu’na yarasa bari süreç. Avukat kendi parasının peşinde.”
Melda bilmiyor ki avukatlık bürosu da Yaşaroğlu’na ait.
Sonuçta beklenen oluyor. 6080 TL adli para cezası ve 7375 TL avukatlık parası çıkıyor…
6080 TL olan kısmı erteleniyor. Melda zaten 5 sene boyunca değil ömrü boyunca bir daha web sitesinde böyle bir içerik yayınlamayacağı için ertelenen 6080 TL hiç ödenmeyecek. Ödense zaten devlete ödenecek bir para bu. Adli para cezası.
Peki, “bir müsibet bin nasihat” durumu mu var? Melda böyle bir ceza olmasa sağdan soldan bulduğu karikatürleri yayınlamaya devam eder miydi? Elbette hayır. Bir kere Melda’nın böyle bir alışkanlığı yok. Bununla geçinmiyor. Başka bir kere daha yapmamış. “Oh bedava içerik” deyip yürümemiş. Hoşluk denemiş.
Böyle insanlar var hakikaten. Ve bu insanlar hakikaten emek hırsızı. Popolarının üzerinden para kazanıyorlar. Hatta bu insanlar kendi aralarında da çalıp çırptıkları için birbirlerini “emeğe saygı”ya çağırıyorlar. Takip edenleri üstelik “emeğe saygı” diyerek beğenmeye, paylaşmaya sevk ediyorlar.
Fakat bu insanlar hakikaten hırsızlar. Minareyi çalarken kılıfını hazırladıkları için “buluyorlar bir yolunu”. Bu insanlara bir şey olmuyor.
Melda minare çaldığının farkında olmadığı için kılıfı yok. Ve mahkemelerde sürünüyor.
Melda’nın emek hırsızı olmadığını, Ajanimo’da hırsızlık yapılmadığını anlamak için Melda’ya yahut Ajanimo’ya 30 saniye ayırmak yeterli.
Hikayenin bu kadarını biliyorken dedim ki “tipik trol avukatlık faaliyeti”.
Melda’nın kazanmadığı kesin. Yaşaroğlu mu kazandı? Hayır. Melda’ya kesilen ve ertelenen 6000 TL ceza devlete ödenecek. Adli para cezası. Devlet mi kazandı? Hayır ceza ertelendi.
Avukat kazandı.
Trol avukat şu demek. Gelirler bir meşhur insana. Epey gerçek isim biliyorum ama vermek istemiyorum, Ricky Gervais diyelim. Trol avukat Ricky’ye der ki “sosyal medyada size küfür edenleri toplayalım, mahkemeye verelim. Gelen paradan bize komisyon verin.” Niyet iyi olunca mantıklı da gelebilir. Çünkü hakikaten şuursuz saldırılar olabiliyor. Lakin herif ünlü. 14 milyon kişi takip ediyor. Elbette birileri küfür edecek. Şimdi birisi “Gervais de amma salak şunu yapmış bunu etmiş” demesinde ne var ki? Elbette diyecek. Gervais’in tüyleri mi döküldü biri salak dedi diye? Ama kanunen suç. Avukatlar bunları ayıklıyor, yüzlerce binlerce dava açıyor. Tazminatlar uzlaşmalar bir kenara 7300’er TL vekalet paralarını düşünsenize.
Ve çok kolay bir iş. Dilekçeler bir örnek. Şikayetler seri. Çok kolay bir örüntü. Başlıyorsun yürüyor. Sonrası hasat. Bu şekil yılda 1000 kişi “düşürseler” yılda 7 milyon 300 bin TL ediyor.
Burada da yapılacak şey belli. Bir karikatür buluyorsun, sonra sağ tıkla, Google görsel arama yap, karikatürün geçtiği siteler avucunda. Gerisi kırtasiye.
Emek harcamadan emek üzerinden para kazanmak.
İnterneti biraz kurcalayın çok acayip iddialar var. Şu kadarını söyleyeyim, “Oğlan canlı ders yaparken bilgisayarı kapatıp aldılar. Karakolda ifade verdim. Yetmedi sağlık kontrolünden geçip savcıya ifade verdim. Hayatım boyu unutmayacağım bir gün yaşadım," diyen bile var.
Yaşaroğlu bunlara temel olarak her duyduğunuza inanmayın diyerek cevap vermiş. Ben Melda’dan duyduğumu gözümle de gördüm. İnanarak iş yapmıyorum. Bilerek yazıyorum. Hepsi gerçek yazdıklarımın.
Yaşaroğlu bence sadece konuştuğu gibi davransın.
Sadece hakkı olanı yaptığını, kendi karikatürleri üzerinden para kazananları, ticari siteleri mahkemeye verdiğini söylüyor. Ama gördüğümüz bildiğimiz örnekler gösteriyor ki durum böyle işlemiyor.
Yaşaroğlu iletişim bilgisini bulabildiklerini uyardıklarını söylüyor. Ajanimo iletişim bilgisinden geçilmeyen bir site. Zaten o yüzden kolayca mahkemeye verilebiliyor. Diğer blog sitelerinde de durum öyle görünüyor.
Ticari site tanımını da güncellese keşke Yaşaroğlu. 10 kişinin girdiği bir blog sitesine Google reklamı almanın pazarlama dünyasında karşılığı en fazla kuma sopayla Coca Cola yazmak kadar olabilir. 28 kuruş yahu.
Ortalık maalesef Melda dolu. Üstelik Melda ucuz kurtaranlardan. Bütün bunları yapan avukatlık bürosu Komikbüro da kar merkezi ve söylediğim gibi Yaşaroğlu’nun.
Mevzunun kalanını belki başka bir yazıyla incelerim. Siz merak ettiyseniz Kadir Kurtuluş, Komikbüro, Telifport gibi aramalar yapın Google’da. Çok şaşıracağınız kesin.
Hayat uzun. Bu şekilde anılmayı haketmiyor Erdil Yaşaroğlu gibi kıymetli bir sanatçı. Böyle fiyakalı bir kariyere 28 kuruş kazandı diye bir hayvan hakları sitesini mahkum ettirmek hakikaten yakışmıyor.
Sustalı Mack’ın dediği gibi. İnsan neyle yaşar?
Notlar:
Telif Hakları konusunda Şubat 2013’te yazdığım yazının azıcık değişik versiyonu şurada: Fikir Kimindir, Hırsız Kimdir? ( https://yesilgazete.org/fikir-kimindir-hirsiz-kimdir-metin-solmaz/ )
Burada benzer bir trol avukatlık faaliyeti üzerine bir yazı var. Yine zor bir yazıydı. Sezen Aksu bu yazı üzerine zarif bir üslupla aramıştı beni. Uzunca konuşmuştuk, anlatamamıştım derdimi. Aksu beklendiği gibi kaybetti bu mahkemeyi. Sezen Aksu ne yapıyor anlayan var mı? ( https://www.gazeteduvar.com.tr/sezen-aksu-ne-yapiyor-anlayan-var-mi-makale-1524039 )
1969’da doğdu, Ankara’da büyüdü. 1990’larda dört sene Ankara Radyo Arkadaş’ta radyoculuk yaptı. 1990 yılından bu yana yazılı basında ve muhtelif internet sitelerinde yazıyor. siberalem.com, idefix.com, Anason İşleri ve Overteam New Media kurucularındandır. Kitapları: Kenardaki Milyonerler (1992, Korsan), Rock Sözlüğü (1994, Pan) Türkiye’de Pop Müzik (1996, Pan), Türkiye’ye Ait 100 Büyük Yanılgı (2015, Ağaçkakan), Erken Adam Hikayeleri (2016, Pan), 100 Ne Olacak Bu Memleketin Hali (Hazırlayan, 2016, Ağaçkakan), Mehmet Teoman - Anılar saçılmış odaya, her yere (2021, Anason İşleri Kitapları).