Recep Tayyip Erdoğan'ın, HSK üyesi Mehmet Yılmaz'ın hukuki anayasal hükümleri örneğinde olduğu gibi yeniden anayasanın 101. Maddesine istinaden 3. kez aday olamayacağının kesinleştiğini dün yazdım.
Tabiri caizse siyaset dünyasında başta AKP ve MHP'liler olmak üzere özellikle anayasa hukukçuları tarafından telefon ve mesaj yağmuruna tutuldum.
Eski Yargıtay Cumhuriyet Savcısı avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu dedi ki;
- "Artık 2017 sonrası idari yargıda cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler dava konusu edilebiliyor.
- Erdoğan eğer Mehmet Yılmaz'ı 3. kez seçseydi bu konu kesinlikle dava konusu edilecekti.
- İdari yargı anayasa ihlali gerekçesi ile Yılmaz'ın üyeliğini iptal edecekti.
- Erdoğan kendisi hakkındaki tartışmaları sona erdirmek için bu yola da gidebilirdi.
- Ancak anayasanın çok açık ve net hükmü gereği o da seçemeyeceğini anladı, gördü ve Mehmet Yılmaz'ı seçmedi."
***
* AKP kanadı ne diyor?
AKP'nin hukukçu milletvekili arayarak Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un "Erdoğan'ın ilk dönemidir. Cumhurbaşkanı'nın iki dönem şartının anayasal olarak 16 Nisan 2017'den sonraki dönemi kapsar" şeklindeki görüşünü hatırlattı.
Ve bu konudaki görüşümü sorunca ben de yazımda yanıt vereceğimi söyledim.
Uçum elbette Erdoğan'ın değil 3, defalarca seçilmesini ister.
Uçum diyor ki;
- "İsim aynı olsa da iki ayrı cumhurbaşkanlığı statüsü vardır. Yeni statünün literatürdeki adı başkanlıktır. Her statünün dönemi kendisi için geçerlidir."
Yanıt veriyorum:
1- 16 Nisan anayasa değişikliğinde "Başkanlık" diye tek bir kelime yoktur.
2- Statü sadece Başbakanlığı kaldırıp Cumhurbaşkanlığına bağlayan statüdür.
3- Anayasaya başkan değil de "Cumhurbaşkanı" diye neden yazdınız o zaman?
Uçum diyor ki;
- "101'inci madde bu hükmü de içerecek şekilde tümden yeniden yazıldı, değişik hali bir bütün olarak kanunda yer aldı ve yeni şekliyle 16 Nisan 2017'de yürürlüğe girdi."
Yanıt veriyorum:
1- 101. madde tümden yeniden yazılmadı.
2- Eski haliyle virgülü değişmeden aynen korundu.
Uçum diyor ki;
- "Kanunların geriye yürümeyeceği ilkesi yani tek başına bu husus bile eski sistemde yerine getirilmiş cumhurbaşkanlığı görevinin yeni sistemdeki cumhurbaşkanı döneminden sayılmayacağını hukuken kesin olarak kanıtlar."
Yanıt veriyorum:
1- Kanunların geriye yürümeyeceği ilkesi ceza kanunları için geçerlidir.
2- Eğer bu ilke var ise Emeklilikte Yaşa Takılanlar yani EYT'liler neden yargıda kaybettiler?
3- Eğer bu ilke var ise 2010'da Anayasaya konan bir hüküm ile AYM üyelerinin görev süresi 12 yıl yapılmıştı ama 16 Nisan Anayasa değişikliğinde geçici 19. maddesine, 'Anayasa Mahkemesi'nde halen belli görevlere seçilmiş olanların bu sıfatları seçilmiş oldukları sürenin sonuna kadar devam eder. Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte üye olanlar yaş haddine kadar görevlerine devam ederler' hükmü neden kondu?"
Uçum'un söyledikleri çok uçuk görüşler. Çünkü söyledikleri anayasaya da hukukun temel ilkelerine de aykırı.
Ayrıca Uçum ve 16 Nisan 2017 anayasa değişikliğini hazırlayan merhum Burhan Kuzu gibi hukukçular, "Çok bilen çok yanılır" sözüne uygun olarak Erdoğan'ın 3. kez seçilmesi için anayasaya açık bir hüküm koymayı akıl etmemişler.
Cumhurbaşkanlığı yemininden de "tarafsızlık" ilkesini çıkarmayı unuttukları gibi.
Aslında Erdoğan'ın yerinde olsam bu anayasa değişikliğini yapan tüm hukukçulara yol veririm.
***
* Erdoğan'ın varisi
Erdoğan aday olamayacağına göre AKP ya da Cumhur İttifakı'nın adayı olarak kimi aday yapar?
Berat Albayrak Merkez Bankası kaynaklarını eritip "128 milyar nerede?" sorusu nedeniyle şansını kaybetti.
Binali Yıldırım ile Süleyman Soylu'yu ise Sedat Peker harcadı.
Devlet Bahçeli deseniz o iktidar olmaktan çoktan vazgeçti.
Ben AKP kulislerinde en çok adı geçen ismi açıklayacağım:
- Mevlüt Çavuşoğlu.
Gerek Amerika gerek Rusya gerekse Avrupa Birliği ilişkileri açısından Çavuşoğlu kuşkusuz önemli bir isim.
Ancak gerçeği söylemek gerekirse;
Cumhur İttifakı yani AKP ve MHP kimi aday çıkartırsa çıkarsın, AKP iktidarı kaybedecektir.