Merkez Bankası başkanı değiştirildi. Yeni Başkana ve ekibi faizleri 425 baz puan indirdi. Finans uzmanları ve ekonomistlerin yaygın görüşü faiz indiriminin ekonominin düzelmesine yetmeyeceği, hatta giderek bozacağı yönünde. Uzmanlara rağmen, Sayın Cumhurbaşkanı aksi düşüncededir! Her yanlış adım gibi bu yanlışın da sonuçları yoksul halkı etkileyecek. Bu yazımızda bazı ekonomik ve finans terimlerine açıklık getirerek faiz indirimini değerlendireceğim.
BAZ PUAN (BASİS POİNT) NEDİR?
Gazetede, radyoda, televizyon ve sosyal medyada her kesin ağzında Merkez Bankası’nın faizi yüzde 425 baz puan indirmesi.
İyi de Baz Puan yani (Basis Point) nedir? Baz puan finansal bir terim. Faiz oranlarındaki değişimi ifade eden bir ölçüm birimi. (0,0001) olarak ifade edilir. Virgülden sonraki dördüncü haneye karşılık geliyor.
Merkez Bankası 24 olan faiz oranını yüzde 19.75’e indirdiğinde yüzde 4.25 puan yani 425 baz puan indirmiş olmaktadır. Finansçılar herkes anlamasın diye işi karmaşık hale getiriyorlar. Daha basiti yüzde 24’ten yüzde 4.25 düşersek yüzde 19.75 faiz oranını bulmuş oluruz. Yani Merkez Bankası’nın politik faiz oranın yüzde 24’ten yüzde 19,75’e indirilmesi gibi.
POLİTİKA FAİZİ NEDİR?
Faizi, belli bir zaman dilimi içinde paranın kullanma fiyatı olarak tanımlayabiliriz. Politika faizi ise Merkez Bankaları tarafından belirlenen, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranıdır.
Merkez Bankaları bu faiz oranı üzerinden bankaların repo taleplerini karşılar. Bankalar ellerindeki tahvil ve bonoları teminat verip Merkez Bankalarından para alarak repo yapıp fon oluştururlar.
Merkez bankaları para arzını değil de faiz oranını kontrol etmek istediğinde uyguladıkları faiz işlemine politikaya faiz denilmektedir.
Bu bağlamda bir ülkenin merkez bankasının politika faizini artırması yani paranın fiyatını artırması o ülkenin para biriminin diğer ülke para birimleri karşısında değerinin artması anlamına gelmekte; politika faizini düşürmesi yani paranın fiyatını düşürmesi o ülkenin para biriminin diğer ülke para birimleri karşısında değerinin düşmesi anlamına gelmektedir.
DÖVİZ HEMEN NİYE YÜKSELMEDİ?
Merkez Bankası faiz kararından sonra herkesten beklenti oluştu. Döviz yükselir diye ama yükselmedi. Niye acaba?
Birincisi; kamu bankaları döviz satıyor iç piyasada dövize gereksinim duyan döviz temininde şimdilik zorlanmıyor.
İkincisi, yabancılar ucuz döviz toplama peşinde oldukları için dövizin düşmesini yararlarına görüyorlar.
Üçüncüsü mevsimlik turizm döviz girişi iç piyasayı rahatlatıyor.
Bankalardaki döviz mevduatı sahiplerinin de yerli yatırımcı olması dövizin içerde kalmasını kolaylaştırıyor.
Yerli ve yabancı yatırımcı TL Faizi düştüğü için dövizi bozdurup TL mevduatına yatırması beklenen bir durum değildir.
Böylece dövizde kısa dönem bir yatay seyir ve durgunluk gözlenmesi normal bir gelişmedir..
Bu da kısa dönemde iktidara yarayacak. Nitekim; Sayın Cumhurbaşkanı’nın 26 Temmuz da partililerine yaptığı konuşmada ‘’faiz düştü döviz yükselmedi’’ seremonisinin buna göre hazırlandığını da göstermektedir.
Ama kazın ayağı öyle değil! Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre; Mart 2019 sonu itibariyle Türkiye’nin dış borcu 453 milyar dolar. Borcun 300 milyar doları devlet garantili özel sektörün, 277 milyar doları ise Devlet’in. Bu borç toplam milli gelirimizin yüzde 60’ı oranında. Borç ödemek için yeni borç bulmamız gerekiyor!
Ekonomik durgunluk nedeniyle, cari açığımız yok ama, bütçe açığımız yılın ilk yarısında 80 milyara dayanarak yıllık öngörülen hedefe dayanmış. 80 milyar da yılın ikinci yarısı için açık verirse ki verecek. Yıllık bütçe açığı 160 milyar lira eder!
Faiz düşürmenin ekonomideki hali pür melali bu! Siyasi gelişmeler de işin cabası!
Yatırım, üretim, istihdam yaratan bir ekonomik düzen özlemiyle …
19 bilim insanın yazılarından oluşan ‘’Faiz Meselesi’’ adlı bir kitap Mayıs 2019 tarihinde yayınlandı. Kitabı İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları için Murat Ustaoğlu ve Ahmet İncekara derlenmiş. Faizin dövizin tartışıldığı bir dönemde okunacak güzel bir kitap olarak siz değerli okuyucularıma öneririm.