Özgür gazetecilere sopalı-bıçaklı militanlarını saldırtan MHP'lilerin genel başkanı Devlet Bahçeli'nin çok merak ettiği "FETÖ'nün siyasi ayağı" kimdir ya da kimlerdir?
Hangi kurum içinde gizlendiler?
ByLock kullanıyorlar mı?
Silahlı bir örgüt mü?
Kimliklerini nasıl gizlemişler?
Eylemleri var mı?
Hepsini tek tek açıklayacağım.
1- Sözcü Gazetesinin içinde gizlenmişler!
2- ByLock değil ama bazıları daha da tehlikeli olan WhatsApp ve SMS kullanıyorlarmış!
3- Dünyanın en etkili silahları olan "kalem ve bilgisayarları" varmış. Hatta bazıları diz üstü bilgisayardan çok etkili öldürmeyen ama süründüren yayınlar yapıyorlarmış!
4- Gazeteci kimliğine girmişler, FETÖ'ye savaş açmışlar, aleyhine haber/yazı bombardımanı yapmışlar!
5- Evet, FETÖ'cüleri deşifre etmek için AKP ve MHP'lilerin ipliklerini pazara çıkarmak için yazılı eylemler yapmışlar.
Devletin de Devlet'in de gözü aydın…
Bulduk FETÖ'nün siyasi ayağını…
Yargı ortaya çıkardı ki verdiği cezalar az bile…
Hepsini Sözcü'nün günlük tirajları kadar "müebbet" hapse mahkûm etmek gerekirdi.
Yani 300 biner kere müebbet…
Yeter mi? Yetmez…
Birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü kuşak akrabalarına, Sözcü'nün diğer tüm çalışanlarına da, "FETÖ'ye yardım ve yataklık suçundan ağırlaştırılmış müebbet" verilmesi lazımdı.
Sözcü'deki meslektaşlarım, "Savunma vermeyin, sizlerin hazırladıkları her bir günlük Sözcü savunmanızdır" diye yazdığımı anımsarlar.
Verilen mahkûmiyet kararları hukuki değil siyasidir. O hakimler inanın bana verdiğiniz savunmalarınızı okumamışlardır.
Değerli okurlarım,
Fethullah Gülen'in iadesi için Amerika'da tek bir dava dahi açmayan AKP hükümeti, Sinan Aygün'ün TOGO kulelerinde de ortaya çıktı ki FETÖ'cülerin mallarının satılarak ya da emaneten devrine göz yummuş.
Cem Uzan'ın 6 aylık evladının bebek bezlerine kadar icra koydurulmasını sağlayan AKP ile FETÖ'cülerin mal varlıklarının tamamına el koyması gereken TMSF ve yargı bu işi ortaya çıktı ki yapmamış.
Bugün ister cezaevinde tutuklu ya da hükümlü ister yurt dışında kaçak durumda olan FETÖ'cülerin mal varlıklarının soruşturulması için Türkiye Büyük Millet Meclisinde acilen "Meclis Soruşturma Komisyonu" kurulması şarttır.
Diyeceksiniz ki, AKP ve MHP işbirliği bu komisyonun kurulmasını istemezler.
Bu FETÖ'cülerin mal varlıklarını kim bilir nasıl kaçırdılar devletten.
Baksanıza Sinan Aygün diyor ki, "Ben mahkemeye ödeyerek satın aldım…"
Peki, gariplerin evlerini icralarda haraç-mezat satan bu mahkeme, FETÖ'nün arsalarını satarken şeffaf şekilde gazetelere ilan vererek bu tek taş yüzük değerindeki Ankara'nın en pahalı arsası için ihale yapmış mı?
Bülent Arınç dedi ki; "Parsel parsel sattılar…"
Recep Tayyip Erdoğan dedi ki, "İhanet ettik…"
Nerede cumhuriyet savcıları?
2 kelime yazdılar diye 17 bin kişiye "cumhurbaşkanına hakaret" soruşturması açmayı çok iyi biliyorlar da, FETÖ'cülerin kaçırdıkları mallara el koymayı bilmiyorlar mı?
"FETÖ borsası" diye bas bas bağıran AKP Milletvekili Şamil Tayyar bırak bu yaygarayı, ortaya çıkartamazsın gerçekleri.
Ama tutuklu, hükümlü ve firari FETÖ'cüler ayan beyan ortada…
Adalet ve İçişleri bakanlıklarından isim listelerini alır, Çevre ve Şehircilik Bakanlığından, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden hangi FETÖ'cünün gayrimenkulü kime devir olmuş kolayca çıkartırsın.
Bu arada CHP ve İYİ Partili milletvekillerine de çağrıda bulunuyorum.
İster soru önergeleri vererek bu işi araştırın, ister meclis soruşturma komisyonu kurulması için acilen adım atın...
Hatta "hayır" oyu veren milletvekillerinin isimlerini de tek tek açıklayın ki, FETÖ mallarının tespitini engelleyen AKP ve MHP milletvekillerini kamuoyu tek tek ismen tanısın…
"Bir musibet, bin nasihat" derler atalarımız…
Sinan Aygün'ün TOGO musibeti, FETÖ'cülerin mallarının devletten nasıl kaçırıldığının en çarpıcı örneğidir.
AKP ve MHP'ye her gün kızdıkları CHP'yi ve genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ı örnek almaları gerektiğini söyleyeyim.
CHP eski milletvekili, ATO eski başkanı, tanınmış iş insanı ve kız kardeşi CHP belediye meclis üyesi olmasına rağmen ranta göz yummadılar.
Hatta Sinan Aygün'ü de CHP'den ihraç etmek için Ankara İl Başkanı Rıfkı Güvener yasal işlem başlattı. Aygün de istifa etti gitti…
Rantiyecilerle işte böyle mücadele edilir.
Rüşvet ve yolsuzluğa karışan 4 bakanını Meclis'te AKP'lilerin oyları ile aklatan Recep Tayyip Erdoğan'a siyaseten ve hukuken bundan daha çarpıcı bir ders de verilemezdi.
Devlet Bahçeli, 17-25 Aralık'ı "Yolsuzluk ve rüşvet haftası" ilan etmişti.
AKP'ye iltihak edince unuttu gitti…
Değerli okurlarım,
2020 size, ailelerinize ve sevdiklerinize sağlık ve mutluluk getirsin.
Soruyorsunuzdur: "Kasım 2020'de seçim olur mu?"
Yerim dar, yazamam…