Süper Lig’de 2022-2023 sezonu daha başlamadan öyle gözüküyor ki çok can yakacak. Peşinen not edeyim; 5 Ağustos'ta başlayacak lige 14 Kasım'da ara verilecek çünkü 21 Kasım-18 Aralık arasında Dünya Kupası oynanacak. Yani ligin ilk 5 haftası sıcaklarda geçecek. Futbolun en rahat zaman dilimlerinden sonbaharın sonlarında ara başlıyor. Tabii sıkışık takvimde hafta ortası maçları da var.
Gelelim asıl can yakacak meseleye... Ülkedeki ekonomik tablo futbola da yansıyor ister istemez. Gelirler düşük ama giderler enflasyondan dolayı sürekli artıyor ve gelirler artamadığı için gelir-gider dengesi iyice bozuluyor.
TFF bir harcama limiti sistemi getirdi ve güya bu sistem kulüplerin bütçelerini kontrol ve denetim altına alarak mali yapılarını güçlendirecekti... Ancak gelir-gider dengesinin olmadığı bir finansal ortamda bu imkansız gözüküyor. TFF herhalde harcama limitlerini belirlerken yüksek enflasyonu-ki, seçimlere doğru hiper enflasyon riski de var- ihtimal dahilinde görmedi.
Kulüplerin geliri her anlamda düşük ve mevcut ekonomik tabloda artması da mümkün değil. Ticari gelirler de dipte, tribün gelirleri de... Hesapsız transferden ve menecer düzeninden dolayı ise kulüpler hep içeride. Reklam ve sponsor gelirleri iş dünyasının krizde olduğu bir ortamda nasıl yükselir? Yayıncı kuruluşun da üstüne üstlük indirime gittiği bir gelir sistemi söz konusu.
Dahası var: güya yetkililer kulüpleri bankalarla buruşturup borç yönetimi kurmuşlardı. Haberi olan beri gelsin; orada ne oldu, süreç işliyor mu? Onca borcu olan kulüplere harcama limitinde gelirden fazla gider nasıl veriliyor? Borçsuz olan birkaç kulübün günahı ne? Yapılan hesaplamalara göre kulüplerin giderleri gelirlerinden yuvarlak olarak 3/4 daha fazla.
Giderlerin yüksek enflasyondan ve kur farkından dolayı sürekli olağanüstü arttığı bir futbol düzeninde kulüplerin mali yapılarını düzeltmeleri ve gelir-gider dengesini sağlamaları imkansız. Bu da futbolda da enflasyonist baskı ve artış demektir.
Can sıkıcı birşey de 14 kişilik 8'i aynı anda sahada olmak üzere yabancı kontenjanı. Bir de Rezerv Lig’de olan yabancılar üzerine bunun lisansları çıkmış ama A Takım kadrosunda olmayan. Bunlar hep maliyeti şişiren ve Türk futbolunu aşağıya çeken uygulamalar. Yabancı olmasın demiyorum; çok yazdım; ancak sahada 5, toplamda 7 yeter de artar. O da transfer olduğunda en fazla 29 yaşında ve ülkesinin Ümit ve A Milli takımlarında en az 25 kez oynaması kaydı şartıyla. Yani gelecekse Türk futboluna katkısı olacak kalite gelsin.
Peki bütün bu anlattıklarımız ne anlama geliyor?
1)Bu sezon teknik heyet ve futbolcuların, kulüp çalışanlarının ödemeleri çok aksayacak ve sürekli geriden gidecek. Çünkü tribünü en dolu ilk beş takımdan A. Demirspor bile ekonomik durumun daha iyi olduğu geçen sezonda 11 bin ortalama taraftarı önünde oynadı. Üç büyüklerin tribünleri bile ortalama yarıyı bulamadı. Konyaspor gibi uzun süre kafaya oynayan bir takım bile çok maçta 5 bin taraftarının altında oynadı evindeki maçları. Ayrıca yayın gelirleri de gecikmeli ödeniyor tek taraflı indirime rağmen.
2)Ligde birçok teknik direktör ekibiyle birlikte ya ödeme alamadığı için ya da istediği transferler yapılmadığı için ilk haftalardan itibaren görevi bırakacak ya da hoşnutsuzluktan dolayı işlerine son verilecek. Öyle ki bu sezon muhtemelen dört beş takım dışında hepsi hoca değiştirecek hem de bazıları birden fazla yapacak bunu.
3)Birçok kulübün UEFA ile başı belaya girecek.
4)Bu sezon başlatılan Rezerv Lig de kulüplere ek bir maliyet getirecek.
5)Yeni yasadan sonra kulüplerin başkanlarına getirilen yükümlülükler de söz konusu. Bu yüzden başkanlar "cömert" olamayacak.
Kısacası, bu sezon çok sıcak geçecek. Enflasyonist ekonomide kulüplerin mali dengeleri sağlayıp ayakta kalması çok zor olacak.
Bakalım bu ortamda teknik heyet ve futbolcular kendilerini güzel oyun futbola ne kadar verebilecek?
Bilmiyorum çok mu pesimist baktım duruma? Ancak yine de güzel oyun futbolun bu endüstriyel cangılda hayatımıza renk katmasını diliyorum.
Göztepe, Altınordu ve Altay'ın; yüz yıllık üç İzmir takımının olduğu TFF 1'de de bu sezon ayrıca Eyüpspor, Samsunspor, Bandırmaspor gibi iddialı takımlar Süper Lig’e çıkmak için yarışacak. Bendeniz bu sezon İzmir'de TFF 1 maçlarını izleyeceğim. Belki Süper Lig ekiplerinden kupada İzmir takımlarına düşen olursa bir de o kupa maçlarını... Bu sezon Göztepe ve Altınordu'nun maçlarını izleyin derim özellikle. En az Süper Lig maçları kadar keyif verecektir.