Bu topraklarda 50 yıl önce doğan bir sıvı yağ markası yerli üretimi artırmayı ve çiftçileri desteklemeyi amaçlayan projeler gerçekleştiriyor. Bu doğrultuda Türkiye’ye değer katan ve sürdürülebilirliği esas alan sosyal yatırım projelerinin detaylarını ve sürdürülebilirlik yaklaşımlarını Savola Gıda Türkiye Genel Müdürü Houmer Balazadeh ile enine boyuna konuştuk.
Sayın Balazadeh sohbetimize Savola Gıda hakkında sizden bilgi alarak başlayalım.
Türkiye sıvı yağ sektörünün lideri Yudum Gıda, üretimine ilk olarak 1975 yılında İstanbul Haliç fabrikasında başladı. 1984 yılında fabrikanın Ayvalık’a taşınmasıyla birlikte yeni yatırımlarla zeytinyağının yanı sıra yemeklik ayçicek ve mısır yağında da üretim yolculuğu başladı. 2017 yılında şirketimizin ünvanı Savola Gıda Türkiye olarak değişti. Aynı yıl Yudum Egemden markamızın lansmanını gerçekleştirerek zeytinyağı pazarındaki uzman ve güçlü duruşumuzu pekiştirdik.
Savola Gıda Türkiye olarak bugün yaklaşık 50 yıl önce bu topraklarda doğan Yudum başta olmak üzere yüksek kalite standartlarla ürettiğimiz ürünlerimizi tüketicilerimizle buluşturuyoruz. Türkiye’nin önde gelen sıvı yağ üreticisi olarak son 10 yılda ülkemizde gerçekleştirdiğimiz 44 milyon dolar tutarındaki yatırımımız, özellikle zeytinyağı ihracatındaki güçlü konumumuz ile Türkiye ekonomisine katkı sağlıyoruz.
4 kıtada, 25 ülkeye yaptığımız ihracat ile markalarımızın, ‘Türk Markası’ olarak daha geniş coğrafyalarda tanınması için çalışıyoruz. 8 sene üst üste Türkiye’nin lider ambalajlı zeytinyağı ihracatçısı olmanın ve Kanada’dan Japonya’ya kadar 20’den fazla ülkede tüketicileri Türkiye’de üretilen zeytinyağı ile buluşturmanın gururunu yaşıyoruz.
Peki bize biraz da sürdürülebilirlik yaklaşımınızı anlatır mısınız?
Yarım asır önce bu topraklarda doğan Yudum markamızla birlikte ülkemize karşı sorumluluklarımızın farkındayız. Sürdürülebilirlik hikayesi aslında tarım üretimimizden ve elbetteki çiftçilerimizden başlıyor. Biz de kendimize yerli üretimi artıracak ve çiftçilerimizin yanında olacak sosyal yatırımlar yapmayı bir hedef olarak belirledik. Projelerimizi de bu hedef doğrultusunda hayata geçiriyoruz. Bir diğer deyişle değer zincirinin ve sürdürülebilirlik yolculuğunun sıfır noktası olan tarımsal üretimde Türkiye’ye değer katmayı esas aldığımız, uzun soluklu sosyal sorumluluk yatırımlarını hayata geçiriyoruz.
Her zaman yerli üretimi arttırmayı ve çiftçilerin desteklenmesi gerektiğine inandığınızı vurguluyorsunuz. Bu çerçevede bugüne kadar neler yaptınız?
Geçen son 3 yıl içinde tüm dünyayı etkileyen pandemi, ardından yaşanan savaş ortamı ve iklim değişiklikleri, tarımsal üretimin ve gıda arzını sürdürülebilir kılmanın önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Ben ayçiçek yağı özelinde bilgi vermek isterim; hepimizin bildiği üzere yağ, temel bir gıda maddesi ve bu sebeple de stratejik bir ürün. Türk mutfağının vazgeçilmez temel maddelerinden bir tanesi ayçiçek yağıdır. Dünya genelinde bitkisel yağlar tüketiminde ayçiçek yağının oranı %11-12 civarında iken Türkiye’de bu oran %75’in üzerinde seyrediyor.
Türkiye’de yapılan ayçiçeği üretiminin mevcut tüketimi karşılayamadığından hareketle biz bu ülkede tüketicilerin en sevdiği ayçiçek yağı Yudum’un üreticisi olarak yerli üretimin artırılmasının Türkiye’nin markası olan Yudum’un yani bizlerin sorumluluğunda olduğuna inanıyoruz. Türk tarımında büyük yer kaplayan ayçiçeğinin Türkiye’de geliştirilen ayçiçek tohumlarıyla daha yüksek verim elde etmesini istiyoruz. Bu doğrultuda Tohum Derneği ile birlikte 2020 yılında Yerli Ayçiçeği Tohumu Geliştirme ve Çiftçi Destekleme Projesi’ni hayata geçirdik.
Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nün teknik desteğini aldığımız projemiz, Türkiye’de yüksek verimli yerli tohum geliştirilmesi ve çeşitliliğin artırılmasında dönüm noktası olacak. Proje ile Türkiye’de yerli ayçiçeği tohumunun geliştirilmesini, verim ve kalite bakımından dünya pazarında söz sahibi olunmasını sağlayacak yüksek kaliteli yerli çeşitler elde edilmesini hedefliyoruz.
Yerli Ayçiçeği Tohumu Geliştirme ve Çiftçi Destekleme Projesi’nde ilk olarak Trakya bölgesinde Tekirdağ Muratlı, Edirne Keşan ve İstanbul Silivri ilçelerinde belirlenen üç farklı deneme tarlasında ekilen 10 çeşit yerli tohumdan elde edilen ürünler, 2021’de hasat edildi. Projemizin ikinci yılında Konya’daki çiftçilerle ekim yapılması için çalışmalar yürüttük. Geçen yıl Trakya bölgesinde ekimi yapılan 10 çeşit ayçiçek tohumunun mahsulleri, verimlilik ve yağ oranı gibi performans parametreleri açısından değerlendirildi. Bu 10 tohumdan bölgede kabul görmüş ortalamaların üzerinde performansı olan 5 çeşit ile bu sene geliştirilen 5 yeni çeşit Konya’daki deneme çalışmasına dahil edildi.
Konya'daki önder çiftçilerin dahil olduğu proje, Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü (TTAE) ve Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüklerinin teknik destekleri ve Karatay Ziraat Odası’nın katkıları ile yürütüldü. Proje kapsamında Trakya ve Konya’dan çiftçilerin katılımıyla bir çiftçi ağı kuruldu. Çiftçi ağında yer alan çiftçilere tohum ve eğitim desteği verildi.
Yerli Ayçiçeği Tohumu Geliştirme ve Çiftçi Destekleme Projesi, sosyolojik boyutu ile de öne çıkıyor. Proje kapsamında kadın çiftçilerin desteklenmesi, tarımda kadınların görünmeyen emeklerinin görünür kılınması açısından önemli bir adım olarak görülüyor. Çiftçilikten, kırsal yaşamdan ve tarımdan uzaklaşan gençlerin de proje kapsamında desteklenmesi tarımın gençlerin gözünde cazip hale getirilmesi açısından çok değerli bulunuyor.
İkinci projemiz ise Yudum Egemden markamızla yine Tohum Derneği iş birliğinde başlattığımız Delice Zeytinlerinin Aşılanarak Ekonomiye Kazandırılması ve Çiftçilerin Desteklenmesi Projesi. Projede ilk aşılamalar geçen mayıs ayında Manisa’da yapıldı. Aşılanan ağaçlar, projeden faydalanan köylerde kurulan Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri aracılığıyla çiftçilere zimmetlendi. Böylece ekonomiye kazandırılacak olan zeytin ağaçları sayesinde çiftçilerin desteklenmesi sağlanacak. Bu projemiz için de bir çiftçi ağı kuruldu ve çiftçilere çeşitli eğitimler verildi.
Yerli tohumların geliştirilmesi konusu neden bu kadar önemli?
Önümüzdeki yıllarda tarım ve gıda, en stratejik sektörler olmaya devam edecek. Güvenilir gıdaya ulaşmanın sürdürülebilirliğinin sağlanması için de sanayi temsilcilerinden çiftçilerimize, kamu kuruluşlarından sivil toplum organizasyonlara, akademi çevrelerine kadar sektörün tüm paydaşlarının bir arada projeler üreterek iş birliği yapması çok önemli. Yerli üretimin artırılması için üretim zincirinin ilk halkasında yer alan çiftçilerin desteklenmesi ve güçlendirilmesi alınması gereken aksiyonların en başında geliyor. Bu konuda atılması gereken önemli adımlardan bir diğeri de Türkiye topraklarına uygun, zararlılara dirençli ve yüksek verimli yerli tohumlar yetiştirmek olmalı. Bir diğer ifade ile ekilen alanlarda verimliliği artırmak doğrudan yerli üretimin artırılmasına katkı sağlayacaktır. Biz Savola Gıda Türkiye olarak Tohum Derneği iş birliği ile bu konuda adım atmış olmaktan son derece mutlu ve gururluyuz.
Önümüzdeki dönemde proje nasıl ilerleyecek?
Konya’da yapılan deneme çalışmalarının sonuçları alındıktan sonra verimli bulunan tohumlar denenmeye devam edilecek ve bilimsel çalışmalar takip edilecek. Projenin 3. yılında Adana Çukurova bölgesinde ekim planlıyoruz. 3. yıldaki denemeler de sona erdiğinde yapılacak verimlilik ve performans testleri sonucunda en verimli tohumlar belirlenecek. Ardından Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Tarım Tescil ve Sertifikasyon Müdürlüğü’ ne müracaat edilecek ve tescil ve üretim izni süreci başlatılacak. Bu sayede tohumlar yerli üretimimize kazandırılmış