Memurlar ve emekliler sefalet ücretine mahkûm edilirken yandaş sendikalara bu yıl Hükümet 864 milyon lira ödeyecek! Neden sizce? Çünkü; yandaş sendikaları besliyor! Hükümet kamu emekçilerini baskı ile yandaş sendikalara üye yapıyor ve bu sendikaları Devlet parasıyla besleyerek kamu emekçilerini baskı ve tehditle parti yandaşı haline getiriyor.
Kamu da Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre; 2020 yılı birinci çeyreğindeki toplam kamu personeli 4 milyon 698 bin 941 kişi olarak açıklandı.
Bunların; 2 milyon 942 bini kadrolu personel, 455 bini sözleşmeli personel,1 milyon 100 bini sürekli işçi, 51 bini geçici işçi, 105 bini de diğer olarak açıklandı.
Bu sayılarda bir miktar artış da olmuş olabilir. Sonuç olarak bazı kaynaklara göre de 5 milyonu aşkın kamu personeli var.
Sosyal güvenlik sistemine tabi 22 milyon çalışan var. Bunların prim gelirleri ile 12 milyon 500 emekliye maaş ödüyor. 2’den az çalışanın prim kesintisi ile 1 emeklinin maaşı ödeniyor.
Bu primlerin bir de yerinde kullanılması, bankalarda ucuz kredi olarak amaç dışı kullanılması da cabası! Bu nedenlerle de emekliye sefalet ücreti veriliyor.
2020 yılında sendika ikramiyesi olarak da adlandırılan “toplu sözleşme ikramiyesi’’ olarak hangi sendikalara ne zaman ve ne miktarda ödeneceği, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile belirlenmiştir.
Buna göre; kamu görevlileri sendikalarına üye olmaları nedeniyle üyelik ödentisi Devlet tarafından toplu sözleşme ikramiyesi olarak ödenmektedir.
İkramiye ödemesi her yılın Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında sendikalı personel adına aynı miktarda ikramiye ilgili sendikaya ödenmektedir.
Üçer aylık dönemler itibariyle her üye başına yılda 4 defa 108 TL olmak üzere 1 yıl için 432 TL toplu sözleşme ikramiyesi olarak ilgili sendikaya ödenmektedir. 2020 yılının Ocak ve Nisan aylarında yapılacak ödemeler Pandemi’ye rağmen yapıldı.
Yalnızca 2020 yılında 2 milyona yakın kamu sendikacısı için ödenecek para; matematik hesabı ile olarak 108*4*2 milyon= 864 milyon lira olarak hesaplanır.
Avrupa Birliği müktesebatı gereği çeşitli hükümetler zamanında kurulan memur sendikaları AKP döneminde tamamen amacının dışında kullanılmaya başlandı. Kamu görevlileri üzerinde baskı aracı haline getirildi.
Kamu emekçilerinin hak ve menfaatlerini koruyacaklarına hafiyelik müessesesi haline geldiler. Sözüm ona yandaş sendika işyeri temsilcileri ‘’o bizden’’, ötekisi ‘’bizden değil’’ ispiyonunda çalışması yürüttüler ve yürütüyorlar!
Bu yandaş sendikalar kamu emekçilerini göstermelik toplu görüşme toplantılarında ve işin hakem kuruluna gidişi sırasında emekçi kamu görevlileri yanında değil patronu durumunda olan Hükümet ile birlikte hareket ediyorlar. Son görüşmelerde yandaş MEMUR-SEN aynen bunu yaptı.
Devlet dairelerinde baskı ve sürgün Cumhurbaşkanı Kararları ile kamu görevlilerinin iş güvencesi yok edilmektedir. Kamu emekçisi sürgüne, kıyıma ve işinden edilmemeye karşı sindirilmiş durumda.
Bu nedenle; sendikali kamu emekçileri sayısının yüzde 92’si yandaş sendikalara kayıtlı. Yani bu iş yandaşlara kamudan kaynak aktarma işi haline dönüşmüş!
Kamu emekçileri sendikaları yetkilileri Devlet’in kamu emekçileri yerine aidat ödemesine karşı. Yani yandaş sendika yetkilileri dışındaki diğer sendikalar ‘’biz üyemizden aidatımızı alıyorduk. Bu da nerden çıktı.’’ İtirazlarına rağmen AKP iktidarı; ‘’Hayır ben memura bunu toplu sözleşme ikramiyesi olarak ödeyeceğim’’ diyor ve ödüyor.
İşin ilginç tarafı Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak’ta bu işe karşı; ‘’ memur sendika aidatlarını Devlet ödemesin’’ diyor.
Yandaş konfederasyon MEMUR-SEN ‘’ cüretle Albayrak’ı adeta azarlarcasına; ‘’herkesi toplu sözleşme ikramiyesinin tasarrufa ve tasalluta konu edilemeyeceği gerçeğiyle hareket etmeye davet ediyoruz.’’ Şeklinde adeta fırça atmıştı. Hem de Damada!
İktidar tarafından desteklenen, korunup kollanan, beslenen bu Memur-Sen Konfederasyon memurlarla Hükümet arasında Yüksek Hakem Kurulu toplantısı görüşmelerinde Hükümet ile birlikte kamu emekçilerinin aleyhine oy kullanmıştı.
Çünkü; Devlet’i yandaş müteahhitlere, iş adamlarına, yağmalatılıyor. Devlet işlerinde keyfilik sürdürülüyor. İhale ve alım mevzuatı işletilmeyerek devlet imkanları yağmalatılıyor.
Devlet’te liyakat ortadan kaldırılarak israf alabildiğine yaygınlaştırılıyor. Bu nedenle de ekonomi çöküş noktasına gelmiş. Ekonomi sanki İngiltere’den yönetiliyor. Kumpasçı bankalar, uluslararası faiz lobisi her dediğini yaptırıyor.
Her türlü Ali-Cengiz Oyunu oynanan enflasyon rakamı oranı düşük gösterilince iktidarın enflasyon ile halkın enflasyonu farklılığı çarşı pazarda feryatlara neden oluyor.
Böylece; milyonlarca kamu emekçisi ve emeklisi sefalet ücretiyle yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadır.
En önemlisi ahlaki değerler, inanç değerleri yok edildi. İnsanlar dinden, imandan, hacıdan, hocadan soğumuş duruma getirildi.
Siyaset kurumu, parlamento, yargı, ama her şey halkın gözünden düşürüldü, değersizleştirildi.
Bu şekilde yönetilen bir ülkede uygulanan ekonomik sistemde kamu emekçi ve emeklilerinin ekonomik durumlarının iyi olması mümkün mü?
Devlet aygıtının yürütücüsü bürokratları değersizleştiren, müsteşarlık gibi köklü bir geleneği olan ve bürokrat ile siyasetçi arasında denge kuran kurumu kaldırıp yerine kasaba politikacılarını bakan yardımcısı yapan zihniyetle ekonomik ve siyasal başarı elde etmek doğaldır ki olanaklı değildir.
İşte bu nedenlerle 5 milyonu aşan kamu emekçileri ile 12 milyon 500 bin emeklisini yarısına geldiğimiz şu günlerde sefalet bekliyor.
Corona Virüs nedeniyle iyice bozulan ekonomik dengeler 2020-2021 yılları için de ümit vermiyor.
2019 yılında imzalanan görüşmeye hükümet ve yandaş sendikalar arasında imzalandı. Buna göre, kamu emekçileri ve emeklisine, 2020 yılı için altışar aylık dilimlerde %4+4 ve 2021 yılı için %3+3 ücret zammı yapılmıştı.
Her ne kadar, sözleşmede enflasyon farkı verileceği hükmü bulunsa da hükümetin güdümlü enflasyon rakamı ile çarşı pazarın enflasyonu ve Korona Virüs bahanesiyle daha da kemer sıktıracağı beklenmektedir.