Türkiye’nin uzmanları ile katıldığı Avrupa İklim Vakfı tarafından yayınlanan 2021 İklim Değişikliği Raporu yayınlandı. Rapora göre; gezegenimiz Dünya’nın kalıcı olarak, kuraklık, yangın ve sel felaketleri ile geriye döndürülmeyecek risklerle karşı karşıya olduğu belirtiliyor.
Tarım konusunda araştırma, yazı ve kitaplar yayınlayan Dünya Gazetesi yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın önemli uyarı ve tespitlerini her zaman izlerim.
9 Ağustos tarihli Dünya Gazetesinde yayınlanan yazısında; İklim Değişikliği 2021 Raporunu yorumluyor. Raporda; ‘’iklim değişikliğinde geri dönülemez riskler olduğunu’’ açıklanıyor. ‘’Dünyada 195 hükümetin desteklediği bu rapor; insanlığın, tartışmasız olarak küresel ısınmaya neden olduğu ve gezegenin durumunu kalıcı olarak aşağıya çektiği’’ belirtiliyor.
Değerlendirme Raporu kapsamında faaliyet yürüten 1’nci Çalışma Grubu (WGI) tarafından hazırlanan çalışma; 234 bilim insanı ve 195 hükümet tarafından onaylandı.
Çalışma, iklim bilimindeki en güncel veri ve analizleri bir araya getiren Hükûmetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC yani Intergovernmental Panel on Climate Change) tarafından 2014 yılında yayınlanan 5’nci değerlendirme raporu yani AR5, Birleşmiş Milletler’in iki örgütü Dünya Meteoroloji Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından 1988 yılında insan faaliyetlerinin neden olduğu iklim değişikliğinin risklerini değerlendirmek üzere kuruldu.
Hükûmetler Arası İklim Değişikliği Paneli eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore ile birlikte 2007 Nobel Barış Ödülü'nü aldı.
Raporda iklim değişikliğinin yaratacağı doğa olayları tek tek incelenmiş ve doğuracağı sonuçları ele alınmıştır. Buna göre;
Bilim insanlarının, gezegenin insan faaliyetleri sebebiyle ısındığına dair şüphesi bulunmadığı,
İnsan faaliyetleri sonucunda, gezegenin ikliminde hızlı ve büyük ölçekli değişiklikler meydana geldiği,
Bu etkilerin bazılarının geri dönüşünün bulunmadığı,
İklimlendirme bilimi, insanlığın iklim sistemi üzerindeki etkisine dair kanıtlar sunduğu,
İnsan kaynaklı emisyonlar, gezegenin değişmesine ve daha az istikrarlı hale gelmesinin temel sorumlusu olarak görüldüğü,
Gerçekleştirilen tüm senaryolarda gezegenin en az 1,5°C ısınacağı,
Emisyon azaltımı kapsamında en iddialı adımların atıldığı senaryoda dahi, 2030’lu yıllara gelindiğinde gezegen 1,5°C ısınacağı,
Bilim insanları, yakın vadede CO2 dışındaki sera gazlarıyla mücadele etme ihtiyacını net şekilde ortaya çıktığı,
Sera gazı etkisi yüksek olan metan gazının emisyonları, bu kapsamda özellikle endişe verdiği,
Dünyadaki doğal yaşamın, daha fazla ısınma nedeniyle zarar göreceği,
Bu nedenle kara ve okyanus ekosistemlerinin kapasitesinin, iklim sorununu çözmemize yardımcı olma anlamında sınırlı etkisi bulunduğu,
Isınmayı durdurmak istiyorsak, karar vericilerin net sıfır emisyon planlarını hayata geçirmesi gerekeceği,
Karbondioksitin atmosfer dışında depolanmasına yönelik teknolojiler net sıfır emisyon planlarının önemli araçları arasında yer alması gerektiği,
Ancak bu teknolojilerin kullanımının, yalnızca hızlı ve derin emisyon azaltmalarına eşlik ettiği durumda fayda sağlayacağı belirtiliyor.
Atmosferin kaldırabileceği ek CO2 yükünü değerlendirmenin basitleştirilmiş yolu olan karbon bütçesine ilişkin öngörüler, önceki raporlardan bu yana iyileştirildi. Ancak bilimsel hesaplamalardaki iyileştirmeler, kalan karbon bütçesinde büyük ölçekli bir değişiklik olmadığını gösteriyor.
İklim değişikliği ilk önce kuraklık olarak kapımızı çaldı. Sonra, dolu, yağmur, sel ve belki sonbaharda da kırağı ve don ile karşılaşacağız. Çünkü doğanın dengesini bozduk!
Çevremizi, şehrimizi, mahalle ve köyümüzü, dere ve ırmağımızı sonuç olarak değişen, ısınan gezegenimizi korumamız için bilime, tekniğe ve uluslararası birlikteliğe sahip olamadık. Derelerimizi ıslah, yapılarımızı dere yataklarına yapmamayı öğrenemedik. İnşallah bundan sonra yapılanları da hemen oralardan kaldırmak suretiyle gereken önlemi alırız.
İngiliz kamu kuruluşu BBC sel felaketinde Kastamonu Bozkurt'ta Hidroelektrik Santralı (HES) kapaklarının patladığı, tomrukların köprüleri tıkadığı ve felaketten kısa süre önce yapılan anonslarla halkın yanlış yönlendirildiği şeklinde yayın yaptı.
Chp Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı da Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde selden yıkılan HES görüntüleri televizyonlarda ve sosyal medyada yayınladı.
Hasan Baltacı ‘’Bozkurt’un üstüne kurulmuş olan hidroelektrik santralini ve beton iletim kanalları aşırı yağış dolayısıyla dağlarda biriken sular regülatörle, iletim kanallarını paramparça etmiş. Ayrıca bu bölgede çok yoğun ormancılık faaliyeti nedeniyle ormanda kesilen tomruklar da sel suyuna kapılarak, önüne regülatörü ve iletim kanalını da alarak Bozkurt’a kadar inmiş. HES’in regülatörü ve iletim kanalları paramparça olduğu görülüyor. Baltacı, “Neyi saklıyorsunuz, kimi koruyorsunuz?” diye tepki gösterdi.
Resmi makamlar ise çelişkili açıklamalar yapıyor. Kastamonu Valisi HES kapaklarının patlamadığını söylerken, Tarım Bakanı Pakdemirli de ‘’Selin en büyük mağduru hidroelektrik santral’’ olduğunu belirterek, ‘’doğanın akışına bu şekilde müdahale edilirse hem hidroelektrik santralleri hem de şehirlerimiz, insanlarımız bu acı bedeli ödemek zorunda kalır. Bunun görüntüsünü de arkamda görüyorsunuz şu anda.” Şeklinde açıklama yapmış.
Adam insan da önemli ama en önemlisi HES diyor. Ben de artık PES diyorum. Orman yangınlarında dumandan etkilenmişe benziyor. Muhalif gibi konuşmuş! Sanki muhalefet Bakanı!
Derelere ev, apartman yapımımı için ruhsat verirseniz, tepesine de çürük betonlu HES yaparsanız, dere yatağına da tomruk deposu yaparsanız dere hepsini alır denize indirir!
Çünkü dere verdiğini geri alır ve alıyor işte!