Bu yazıyı şu sırada kaleme alırken 6 Şubat Pazar günü 11.30 sularıydı. Yazının kurgusunu kafamda yaptıktan sonra klavyenin başına geçmeden Gerçek Gündem’e girip manşete baktım ve Isparta’da yaşananlarla ilgili üç haber gördüm. Üç haber de Isparta’nın kara teslim olduğunda kaldığı çaresizliği ortaya koymaya fazlasıyla yetiyordu. Dördüncü gün hala elektrik verilemeyen, yolu açılamayan muhitlerin olduğunu gösteren haberlere Isparta’nın yıllardır nasıl gerilediğini bilmeyenler şaşıp kalıyordu. Isparta’da son günlerde yaşananları eskiden Doğu’da Bahçesaray’da, Hakkari’de vb. izlerdik haberlerde.
Gerçek Gündem’de yer alan AK Partili yetkililere dayalı iki habere bakılırsa Isparta’da kar yağışı dışında sorun yok ve o da geçici.
Peki gerçek bu mu? Isparta’nın sorunu sadece yağan kar mı?
Bu noktada sözü, bir ayağı Isparta’da olan ve İstanbul-Isparta arasında yaşayan bir dostumuza bırakıyorum. İsmi bende olan Isparta kökenli dostumuz aşağıdaki paylaşımı bugün yaptı sosyal medya hesabında. Sadece düzeltmeler bana ait.
“Isparta neden böyle oldu biliyor musunuz? Bu iktidar 15 sene kadar önce, Kalkınmada Öncelikli Yöreler ve Teşvikli İller Listesi’nde Afyon'u Şırnak gibi Isparta'yı da Kayseri gibi gördü. Haklı olarak daha az vergi, enerji ve sigorta bedeli ödemek isteyen küçük işletmeler, atölyeler ve fabrikalar Isparta'dan Afyon'a taşındılar. Afyon Milletvekili Veysel Eroğlu, Afyon'u ‘Afyon’ yaparken bizimkiler de tüm uyarılarımıza sessiz kalarak Isparta'yı Hakkari'ye çevirdiler!
Afyon'da bugün Türkiye'nin bir numarası olan sektörler: Mermer, kiremit-tuğla, kaplıca ve kongre turizmi, lokum ve şekerleme, et ve süt hayvancılığı, sucuk, kaymak, patates.
Ayrıca tekstil, kestane şekeri, çağrı merkezleri…
Isparta deyince hemen halı ve gül, belki bir de elma diyeceksiniz… Artık değil. Halı uzun yıllar önce neredeyse bitti. Gül ise sadece ve sadece Keçiborlu'nun Güneykent kasabasında var. O da yıllar içinde azalıyor. Yani Güneykentli olmayan bir Ispartalının gül ile ilişkisi, bir Çemişgezekli ile aynıdır. Kamyon kamyon Paris'e, Roma'ya Viyana'ya giden elmalar ise eskidendi… Armut para kazandırmıyor, kiraz bahçeleri sökülüyor.
Hele bundan sonra akaryakıt, elektrik, ilaç, gübre, kredi borçları hatta sigorta giderleri nedeniyle, ne olacağını önümüzdeki sene herkes görecek.
Eğirdir gölüne etobur balıklar atılarak ekolojisi bozuldu ve göl gittikçe bir kanalizasyon ve zehir deposuna dönüşüyor.
Altmışlı yıllarda sadece Yalvaç’tan haftada İstanbul’a tepe tepe üç kamyon deri gönderen tabakhane ise atıkları nedeniyle, kriminal bir hal aldı ve adeta çökerek bitti.
İki üniversite üzerine ilçeler dahil bir ekonomi inşa edildi. Hele bir ilçemiz var ki; öğrenci sayısı ilçe nüfusundan fazla. Üniversitelerin ilçe yüksek okullarının müdürleri bile, ikametleri Isparta’da ve okullarına ayda yılda bir yarım saat uğruyorlar. Tüm ekonomi öğrenci üzerine…
Yani apart, pastane, park, disko, bar, lokanta, pideci, çiğ köfte vb. Bir yere yurt yapılsa orası çöküyor. Üstelik iki yıldır pandemiden sebep, varın hesap edin hasarı.
Afyon’dan başka, bir sınırı Antalya diğeri Konya olan memleketim, göller bölgesinin merkezinde olmasına rağmen çöle çevrildi. Isparta, üretmeyi unuttu ve kendine yabancılaştırıldı. Geçim olmadığı için, yüksek boşanma ve göç, hatta suç ve kaza oranına sahiptir.”
Isparta’dan kar kalkacak belki yakında… Belki Isparta’nın tamamına birkaç gün içinde elektrik de su da verilebilecek. Belki aylar, belki bir iki yıl sonra özelleştirmeyle kaderine terk edilen elektrik dağıtım şebekesi, direkler vb. de yenilenecek. Ancak ne var ki yukarıda alıntıladığım Ispartalı dostumuzun asıl sorunu dile getiren çığlığı, o gerçekler değişmeyecek.
Isparta, Demirel’in sahip çıktığı dönemde, 70’lerde bir gazete manşetinde şöyle anılıyordu:
"Isparta altyapı ve planlı olmak açısından, dünyadaki ilk beş şehir arasına girdi."
İnsanın “nereden nereye” diyesi geliyor…
AK Parti döneminde Demirel’in Isparta’sı sessizce kaderine mi terk edildi acaba?
Bu noktada aklıma son günlerde kentte yaşananları ‘afet’e bağlayan açıklayan AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç geliyor. O ne düşünüyor acaba Isparta’nın geldiği noktayla ilgili? Afyon o kadar ileri giderken, Isparta’nın geri kalmışlığıyla, kaderine terk edilmişliğiyle ilgili?
Neden “Bilgiç” dedim? Şunun için: Babası da dönemin AP’sinde Demirel ile birlikte siyaset yapıyordu ama parti içinde muarızlardı. Yoksa şimdi S.S. Bilgiç de adı konulmamış bir şekilde Demirel’in Isparta’sına rahmet mi okutmak istiyor?
Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, Isparta’nın makus talihini yenecek olan AK Parti’den çekilecek ve yeni adresini Millet İttifakı’nda bulacak olan merkez sağ seçmen.
Tabii bu mesajı alması gerekenler alırsa…