CHP İzmir Milletvekili gazeteci yazar kardeşim Atila Sertel Meclis Genel Kurulu kürsüsüne birinde, "AKP" diğerinde "Partili Cumhurbaşkanı" yazılı iki şapka ile çıkınca işte Recep Tayyip Erdoğan'ın ve tek adam rejiminin hali budur dedim.
"Türkiye'nin başına ne geldiyse bu iki şapka yüzünden geldi" diye söze başlayan Sertel, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP Genel Başkanı ve Partili Cumhurbaşkanı olarak iki şapkası var" diye söze başladı.
2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana defalarca yazdığım iki şapkalı cumhurbaşkanı modelinin fotoğrafını görünce AKP ve MHP milletvekillerinin yürekleri "cız" etti mi?
Ya da bu fotoğrafı Meclis kürsüsünden görünce pişmanlık duydular mı?
Hiç sanmam…
***
Değerli okurlarım,
AKP ve MHP milletvekilleri Cumhur İttifakı'nın 2023'de yapılacak seçimleri kaybedip muhalefet olduklarını bir düşünseler.
Bir örnekle de daha net anlatsam:
Erdoğan'ı "Erdoğan'ın sözleri" ile bastıracak kadar "sivri dilli" olan CHP'li Engin Özkoç'un hoşgörüsüne sığınarak diyorum ki;
Özkoç 2023'de Cumhurbaşkanı olursa;
- AKP'ye ve Recep Tayyip Erdoğan'a 18 yıllık üslubu ve birebir aynı hakaretlerle hücum etse,
- MHP'ye ve Devlet Bahçeli'ye aynı üslubu ve birebir aynı hakaretlerle hücum etse,
AKP'liler ve MHP'liler ne yaparsınız?
Hoşgörüsüne sığınarak örneklemek isterim ki;
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan muhalefet partisi sözcüsü olarak Meclis kürsüne çıkıp CHP'li cumhurbaşkanı Engin Özkoç için eleştiri yapar mı?
Eğer Özkoç da Erdoğan ve Bahçeli üslubu ile AKP ve MHP'ye hücum eder ve onların yanıtları üzerine haklarında suç duyurusu ile dava açarsa;
- Bülent Turan da Atila Sertel gibi kürsüye haklı olarak şu iki şapka ile çıkar:
Haklı da olur…
***
Değerli okurlarım,
Şimdi tekrar Atila Sertel'in Meclis genel kurulundaki konuşmasının çarpıcı bölümüne bakalım:
- Sertel diyor ki;
"AKP Genel Başkanı şapkasıyla başta Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere muhalefete olmadık hakareti ediyor.
Muhalefet kendisini eleştirdiğinde ise Cumhurbaşkanı şapkasını takarak savcıları, hâkimleri muhalefetin üzerine salıyor.
Türkiye'nin başına ne geldiyse bu iki şapka yüzünden geldi.
AKP'nin Genel Başkanı şapkasını hiç bırakmadı ve bırakmayacak ama bu şapkayla birlikte tarih onları bu seçimde eski partilerin mezarlıklarına gömecektir, onu biliyorum…"
***
Değerli okurlarım,
Demokratik parlamenter rejimde bildiğiniz gibi milletin seçtiği milletvekili olan ve Meclis'ten güvenoyu alan başbakanlar vardı.
Vatandaşlar da, gazeteciler de başbakanları en ağır şekilde hakaret etmeden eleştirirlerdi.
Hakaret ederlerse başbakan onlar hakkında manevi tazminat davaları açarlardı.
İcraatın başı "Başbakana hakaret" diye bir özel hüküm yoktu.
"Cumhurbaşkanına hakaret" suçu Türk Ceza kanununun 299. maddesinde vardı ama o cumhurbaşkanı;
- Parti genel başkanı değildi,
- İcraatın başı değildi.
16 Nisan referandumu ile namusu ve şerefi üzerine "Tarafsızlık" yemini eden partili cumhurbaşkanı sistemi 2018 seçimleri ile yürürlüğe girdi.
Cumhurbaşkanını eleştirirseniz hemen hakkınıza, "Cumhurbaşkanına hakaret" nedeniyle dava açılıyor.
Asıl yanlış olan da budur.
- Gazeteciler de, siyasiler de vatandaşlar da aslında icraatın ve AKP kabinesinin başı Erdoğan'ı eleştiriyorlar.
- Tarafsızlık yemini eden Cumhurbaşkanına ne hakaret eden ne de eleştiren var.
***
Değerli okurlarım,
Tek Adam rejimini de Erdoğan'ı da işte bu yüzden eleştiriyoruz.
- Tarafsızlık yemini eden taraflı Cumhurbaşkanı…
Yakışıyor mu canımızdan kıymetli ülkemize, Türkiye'mize?
Sayın Bülent Turan, Sayın Engin Özkoç ve Sayın Atila Sertel yazdığım senaryo ve Photoshop esprili fotoğraf için lütfen kusura bakmasınlar…