7 takımı geride bırakarak Önce Polonya’yı 3-2, finalde Almanya’yı 3-0 yenip 24 Temmuz 2020’de yapılacak Tokyo Olimpiyatlarına katılma hakkını elde eden A Milli Kadın Voleybol Takımımızla gurur duyuyorum…
Özgüvenin, direncin, çalışmanın, pes etmemenin, yürekli ve azimli bir kadronun aldığı bu muhteşem sonucu ellerim kızarıncaya kadar alkışlıyorum…
Başta 32 yaşındaki kaptan Eda Erdem Dündar olmak üzere yaşları 19-20-22-23 olan, Naz, Cansu, Ezgi, Buse, Elif, Hande, Meryem, Meliha, Fatma, Ebrar, Neriman, Şeyma, Melis, Gözde, Hümay, Beyza, Zehra, Kübra, Yasemin, Aslı, Ayçin, Gizem, Şebnem, Simge, Aylin! Pasör, smaçör, orta oyuncu, libero ayırmadan hepinizin emeğine şapka çıkarıyorum…
Anlı şanlı gazeteler az yazsa da, ünlü televizyon kanalları görmezden gelse de, bazı kendini bilmezler garip laflar etse de! Bize en çok ihtiyacımız olan dönemde yaşattığınız gurur ve sevinç için sizleri bağrıma basıyor, kocaman yüreklerinizden öpüyorum…
Olimpiyatta madalya hedefleyen, sadece filenin değil, gönüllerinde sultanı olan sizlere! Kadınlar adına, sizden sonra gelenlere ve gelecek olanlara açtığınız sayısız yollar adına teşekkür ediyorum…
Azminiz, çalışkanlığınız, yaratıcılığınız, direnciniz için sizleri kutluyorum. Bütün bunları güler yüzle, tatlı dille, gözlerinizdeki ışığı hiç eksiltmeden gerçekleştirdiğiniz için sizi yürekten alkışlıyorum…
Ve üzülerek diyorum ki! Voleybol değil de futbolda buna benzer bir başarı gösterseydik yer yerinden oynar, ülke ayağa kalkardı değil mi? Ama siz sakın aldırmayın! Çünkü herkesin bir hikâyesi vardır, ama kimilerinin hikâyesi sıra dışıdır. Kadın varsa umut da vardır. Çünkü güçsüz kadın yoktur, toplum ve erkekler tarafından güçsüzleştirilen kadın vardır. Önemli olan bu konuda sahici ve samimi olmaktır. Sizin yaptığınız gibi…
Unutmayın! Destek olabilmek, omuz olabilmek, arka çıkabilmek kadınların genetik kodlarında var. Siz yazdığınız destanla ve alacağınıza inandığım madalyayla önce ülkemize sonra da bu spora gönül verenlere ilham oldunuz…
İşin cinsiyeti olmaz, işin ustası olur sözünü bir kez daha kanıtladınız. Spor için, insanlık için, gelecek için, yarınlar için yaptığınız yetmez mi? Birbirinizin yüzüne zırhsız, anlayan, anlamlı bakarak, anlık bir sessiz iletişimle anlaşarak, daha doğrusu anlamaya çalışarak tarih yazdınız! Yetmez mi?
Hele de; “Biz rahatsız oluyoruz, kadın onu giymesin, böyle bakmasın, erkeklerle konuşurken yere baksın, hamile kadın sokağa çıkmasın, hava kararmadan evine dönsün, ıssız sokaklarda tek başına dolaşmasın, dört duvar arasına kapansın, çocuk yapsın, çalışmasın, ev işleri ona yeter!” diyenlerin giderek arttığı ülkemizde!
Hele de; Çalışıyorsak neden çalışıyoruz? Evde oturuyorsak neden evde oturuyoruz? Boşanmışsak neden? Ayrılmışsak sebep? Evlenmemişsek niçin? Zayıfsak, şişmansak niye! Diyenlerin durmadan arttığı günümüzde! İnanın sizi izlerken ağlamamak, için kendime hâkim olmak için çok çaba sarf ettim ama gözyaşlarıma söz geçiremedim…
Özetle demem o ki; Anılarımızda artık değerli bir mücevher gibi saklayacağımız ve yıllar sonra; Müthişti. Olağanüstüydü. Heyecan vericiydi. Sarsıcıydı. Diyeceğimiz bu görsel şölen için, bize yaşattığınız sevinç ve gurur için sizleri ayakta alkışlıyorum. Yolunuz ve şansınız açık olsun…