Ankara'nın Altındağ ilçesinde, 2,5 yaşındaki Kadir’i baba döverek öldürüyor. Çocuğun ölümünü şüpheli bulan polis, baba ve aynı evde yaşayan kardeşini gözaltına alıyor. Babanın daha önce komşuları tarafından Aile Bakanlığı’na ve Emniyet’e şikayet edilmesine rağmen önlem alınmadığı yönündeki iddiaları üzerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık 19 Mayıs tarihinde konu ile ilgili CNN Türk’te Dicle Canova’nın bu konudaki sorularını yanıtlıyor ve şunları söylüyor:
"Bu olayla ilgili soruşturma devam ediyor. Bizim için yeterince sarsıcı bir iddia. 26 Nisan'da bize Alo 183 üzerinden aile içi şiddetle alakalı bir ihbar gelmiş. 28 Nisan'da arkadaşlarımız eve gitmişler ve inceleme yapmışlar. Fakat herhangi bir bulgu yok. Yani baba evde değil, dedeyle ve diğer ailenin fertleri ile görüşüyorlar. Anne Ankara dışında bildiğim kadarıyla bana verilen notlarda herhangi bir bulgu yok. Sonra bununla yetinmiyor arkadaşlarımız babayı da kuruma çağırıyorlar. Babadan da gerekli bilgileri sorgulamaları yapıyorlar herhangi bir işaret yok şiddetle ilgili. Dolayısı ile ondan sonraki süreçte muhtemelen eğer bir şiddet iddiası yani çocukla ilgili daha yeni bulgular tıbbi aşamalar devam ediyor. Varsa da bir şey sonrasında yani ölüme götüren süreç sonrasında gerçekleşti gibi görünüyor. Çünkü biz bu aileyi pek çok noktada desteklemişiz zaten. Yani hiçbir şey yapılmadı iddiası biraz haksız bir iddia olur. Biz hem sosyal ekonomik destek noktasında hem engelli olan dedenin desteklenmesi noktasında desteklemişiz. Ancak şunu çok açıklıkla ve çok samimiyetle söylüyorum bu süreçle alakalı sonrasında o incelemeler, araştırmalar vesaire biz de kendi idari soruşturmamızı yapacağız eğer herhangi bir ihmal herhangi bir dikkatsizlik herhangi bir savsaklama gibi bir ihtimal dahi söz konusu olursa gerekli idari yaptırımları uygularız bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.”
Çocuk yoksulluğu ile ilgili tanıklıklarım ve özellikle yoksul mahallelerdeki gözlemlerime dayanarak Sayın Bakan Derya Yanık’ın kendi idari soruşturması için aradığı “herhangi bir ihmal herhangi bir dikkatsizlik, savsaklama” konusunda kendisine yardımcı olmak için “ihmalleri” bir bir sıralayacağım.
· Sayın Bakan, yaşı 2.5 olan, korumasız ve savunmasız bir bebeğin şiddet gördüğüne dair 26 Nisan’da kurumuza bir ihbar geliyor, peki neden “arkadaşlarınız” hemen aynı gün değil de iki gün sonra 28 Nisan tarihinde gidiyor?
· Sayın Bakan, çocuğun annesi baba ile arasındaki muhtemelen kendisine yönelik “şiddet” nedeniyle 6 ay önce çocukları bırakıp evi terk ediyor ve başka bir şehre gidiyor. Kurumunuzun takip ettiği bu evde, bu çocuk, anne terk ettikten altı ay sonra bile aşırı yoksul koşullar altında yaşamaya devam ediyor. Evde bebeğe bakamayacak durumda bir engelli dede, komşuların iddiasına göre sürekli şiddet uygulayan bir baba, babanın erkek kardeşi ve küçük bir abla ile kalıyor. Yani bu evde bu çocukların bakımını üstlenecek hiç kimse yok, sürekli bakıma muhtaç bir bebeğin bu evde bu süre zarfında korumasız bir biçimde kalması sizce sağlıklı mı?
· Sayın Bakan, annenin o evi terk ettiği o gün, siz bakanlık olarak neredeydiniz? Bu nasıl bir takip sistemi? Üstelik Sabah gazetesinde ki son habere göre çocuğun uzun zamandır vücudunda sürekli şiddet gördüğüne dair bulgularda ortaya çıkmış. Kurum görevlileriniz 28 Nisan’da yaptığı sosyal inceleme sonucu “şiddetle ilgili bulgu yok” sözleri tıbbi bir rapora mı dayanıyor?
· Sayın Bakan altı aydır bu bebek annesiz bir evde yaşıyor ve siz “hiçbir şey yapılmadı” iddialarını kabul etmiyorsunuz diyorsunuz ki “Yani hiçbir şey yapılmadı iddiası biraz haksız bir iddia olur. Biz hem sosyal ekonomik destek noktasında hem engelli olan dedenin desteklenmesi noktasında desteklemişiz.” Sayın Bakan işte tam da sorun, bu yoksulluğa insan hakları perspektifinden, bu olay özelinden çocuk hakları üzerinden bakmamanız, yoksullukla ilgili sadece “gelir, muhtaçlık ve sosyal yardımlar” üzerinden politika üretmeniz. Bu olayda olduğu gibi, sosyal ekonomik destek dediğiniz dedeye verilen engelli maaşı muhtemelen 1000 TL’yi geçmez. Sizce bu çocuğun, sağlıklı gıdaya erişimi, annesiz bakımı, ruhsal durumu ve şiddeti engellemek için yeterli midir? Sayın Bakan, tekrarlıyorum o evde 6 aydır annesiz yaşayan 2.5 yaşında bir bebek var ve bu çocuk sosyal koruma altına alınmadı.
· Sayın Bakan işte tam da bu nedenle kronik, sürekli yoksullukla ilgili politikalarınızı ve değiştirmek zorundasınız. Kronik yoksulluk yaşayan ailelerde özellikle eğer o ailede yaşlı ve risk altında korunmaya muhtaç bebekler, çocuklar varsa sizin verdiğiniz sosyal ekonomik desteklerin yetmediğini çok iyi biliyorsunuz. Ekonomik krizin bu derece yükseldiği, gıda fiyatlarının arttığı, sağlıklı gıdaya erişilmediği, kiraların ödenemediği, yoksulluğun derinleştiği, bu koşulların öfkeyi, stresi artırdığı ailelere yönelik yeni sosyal politikalara ihtiyaç yok mu? Böyle risk altındaki aileler ve çocuklar için hem temel ihtiyaçlarının, hem duygusal ve ruhsal takiplerinin de yapılması gerekmiyor mu?
· Sayın Bakan ihmal çok açık, idari yaptırımlar yetmez, sizin bakanlık olarak yoksulluk ve çocuk, kadın, yaşlı vb. yoksulluğu ile ilgili politika anlayışınız tamamen değişmesi gerekiyor. Yoksulluğa sadece gelir üzerinden değil de insan hakları perspektifinden bakmadığınız sürece birçok kadın ve çocuk risk altında yaşamaya devam edecek.
· Sayın Bakan, Cumhuriyet Halk Partisi Yoksulluk Dayanışma Ofisi olarak yaptığımız çalışmalarda kamunun yoksul ailelerin takibi ile ilgili, sosyal incelemeden sonra hanedeki değişiklikleri izlemediğini gözlemledik. Bakanlığınıza bağlı kurumların desteklediği aileleri takip etmeleri, hanedeki bir acil durumdan veya değişiklikten haberdar olmaları çok önemli. Fakat bu takibin yapılabilmesi için yine yeterince donanımlı ve ihmalleri tespit edecek yoksulluğa insan hakları perspektifi anlayışı ile bakacak bir politikaya ve çalışanlara ihtiyaç var.
· Sayın Bakan, son olarak bu haberde bir fotoğraf var: Çocuğun yaşadığı ev. Bu fotoğraf sizin aradığınız ihmallerin toplamı için yeterli.