Aralık ayı Türkiye ekonomi tarihinde en inişli çıkışlı aylardan biri oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “nasslara” dayanarak düşük faizi savunduğu beyanları ve Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararı sonrası 18 lirayı gören dolar, 20 Aralık gecesi açıklanan “kur korumalı mevduat” kararının ardından sert bir düşüşle 11 TL’nin altına geriledi. Birkaç gün önce, 16 Aralık’ta asgari ücretin beklentilerin üzerinde bir artışla %50 yükseltilerek 4253 TL olarak açıklanmasından sonra ekonomi gündemi dolardaki ani düşüşle çalkalandı.
İktidar medyası ve hükümet bu gelişmeleri ekonomik toparlanma, doların köpüğünü alma gibi bir başarı hikayesi olarak yorumladı. Uzun zamandır kötüye giden ekonomi ve siyaset gündeminde yeniden bir zafer havası yaratıldı. Muhalefet partilerinin olaya geç reaksiyon vermesi ve muhalefet kamuoyunda oluşan panik havasını yönetememesi de iktidarın ekmeğine yağ sürdü.
Asgari ücrete yapılan %50 artış ve dolara “sihirli dokunuş” ile birlikte, kamuoyu seçmenin bu gelişmelere bakışı ve son aylarda AK Parti oylarında yaşanan düşüş trendinin tersine dönüp dönmediği sorularının cevabını merakla beklemeye başladı. Bu yazıda Yöneylem Araştırma’nın Ocak ayının başında gerçekleştirdiği temsili anket çalışmasının sonuçları üzerinden bu sorunun yanıtını arayacağım.
Araştırma sonuçlarına göre dövizin yükseldiği son dönemde döviz alanlar azınlıkta (%17.5). Döviz almayanlar, alanları neredeyse 5’e katlıyor (%81.7). AK Parti ve MHP seçmeninde döviz alanların oranı %10.4 ve %11.6’ya geriliyor. Bu oran muhalefet parti seçmenlerinde ise %20’yi geçiyor. 10 AK Parti ve MHP seçmeninden 9’u döviz yatırımından uzak durmuş. Bu sonuçlar hükümetin isteğine uygun bir tablo çiziyor.
Dövizin yükseldiği son dönemde döviz alan %17.5’lik kitleye ekonomik kayıp yaşayıp yaşamadıkları sorulduğunda büyük çoğunluk kayıp yaşadığını söylüyor (%75.5).
Döviz alan AK Partililerin ise sadece yarısı zarar ettiğini söylüyor (%51.8). Yani AK Partililerin toplam yaklaşık %95’i dövizdeki sert inişten doğrudan olumsuz etkilenmemiş. MHP’de de bu oran %90’ı buluyor.
Kurdaki dalgalanmadan kaynaklı ekonomik kayıp yaşamayan çoğunluk için dövizin gerilemesi fiyatların düşüşü ve alım gücünün görece artması anlamına geliyor. Dolayısıyla hükümetin kur hamlesinin AK Partililerin neredeyse %95’i tarafından olumlu algılanabileceğini öne sürebiliriz.
2021 Bahar döneminden itibaren iktidar ivme kaybetmeye başladı. Bu süreçte Naci Ağbal’ın görevinden alınmasıyla beraber ekonomide reform söyleminin sona ermesi, ikinci kapanma döneminde ekonomik yardımların yetersiz kalması, yaz aylarında yaşanan afet ve yangınlarda ortaya çıkan başarısızlık ve Erdoğan’ın yaşlanmış görüntüsünün canlı yayınlara yansıması gibi iktidar aleyhinde yaşanan gelişmeler ülkenin kötü yönetildiğine dair görüşün yaygınlaşmasına zemin hazırlamıştı. Bu görüşte olanlar, sonbahar döneminde düşük faiz politikasıyla artan kur ve yüksek enflasyonla beraber %68.9’a ulaşmıştı.
Fakat dolar ve asgari ücret hamlelerinden sonra, ülkenin kötü yönetildiğini düşünenlerin %61.4’e gerilediği, iyi yönetiliyor diyenlerin %19.2’den %25.1’e yükseldiği gözlemleniyor.
Kasım ayında “Türkiye kötü yönetiliyor” diyenler AK Partililerin %14.2’si, MHP’lilerin %39.2’siydi. Döviz-asgari ücret hamlelerinden sonra bu oranlar %8.7 ve %31.6’ya düşmüş. “Türkiye iyi yönetiliyor” diyenler ise AK Parti’de %%64.9’dan %75.1’e yükselmiş. Böylece bu hamlelerin iktidar seçmenleri arasında olumlu bir hava estirdiğini söylemek mümkün.
Hükümetin “kur korumalı mevduat” ve asgari ücret zammı kararları sonrasında, kararsız ve oy kullanmayacak seçmenlerde toplam 2.2 puanlık düşüş, AK Parti oy oranında 2.6 puanlık artış gözlemleniyor.
Ekonomideki gelişmelerle birlikte, AK Parti’nin Kasım ayından önceki oy oranına geri döndüğünü, kararsızlığa düşen veya oy vermeme tercihine yönelen iktidar seçmeninin bir kısmının iktidar partisine bir kez daha şans verdiğini tahmin edebiliriz.
AK Parti, derinleşen ekonomik buhran, yaygın adaletsizlik algısı ve politik kutuplaşma nedeniyle muhalefet parti seçmenlerinden oy alma konusunda artık çok zorlanıyor. Fakat bu durum, AK Parti’den yeni uzaklaşan ve henüz kararsızlar durağında bekleyen seçmenler için geçerli değil. İktidarın ekonomi, milli güvenlik ve dış politika gibi tüm ulusu ilgilendiren ana konularda kısa vadeli de olsa yeni bir oyun deneyerek bu seçmene hitap etme gücü var. Kur hamlesi ve asgari ücret zammı bunun en güncel örneği.
Seçimlere en geç 1.5 yıl içinde gideceğimiz son düzlükte, iktidarın her alanda bütün kozlarını oynayabileceğini ve bu şekilde %50+1’i hedefleyeceğini söyleyebiliriz. İktidarın sahip olduğu lider karizması, kamu gücü, ekonomik bağlantıları, medya ağı ve seçmeni mobilize edebilecek parti mekanizması bunu gerçekleştirmek için yeterli imkanı sağlıyor.
1 https://twitter.com/YoneylemSosyal