İran’da geçtiğimiz günlerde başörtüsü kuralları gerekçesiyle ahlak polisinin gözaltına aldığı ve gözaltında yaşamını yitiren 22 yaşındaki Mahsa Amini, İran’da protestoların fitilini ateşledi. İranlı kadınların özgürlük mücadelesine dönüşen protesto gösterileri ülkenin dört bir yanına yayılırken, benim aklıma, yine İran’daki kadınların özgürlük mücadelesini simgeleyen Füruğ Ferruhzad düştü.
29 Aralık 1934’te Tahran’da dünyaya geldi Füruğ. 32 yaşında hayata veda edecek ve kısacık ömrüne birçok mücadele sığdıracaktı. Daha çok şiirleriyle bilinen Füruğ, aynı zamanda kitap yazarı, oyuncu, yönetmen ve ressamdı. Tıpkı her insan gibi, potansiyelini sonuna kadar kullanmak istiyordu ancak içinde bulunduğu ülke bunu kısıtlıyor, pek fazla imkân vermiyordu. Ancak o var olma mücadelesinden hiç vazgeçmedi.
16 yaşındayken, kendisinden yaşça büyük Perviz Şapur ile evlendi ve bu evlilikten bir oğlu oldu: Kamyar… Füruğ, bu evlilikte aradığını bulamadı. Döneminde kadınların tercih etmekten çekindiği bir yolu seçti, o da boşanmak. 2 yıl kadar süren evliliğin ardından eşinden ayrılan Füruğ, İran yasaları sebebiyle oğlunun velayetini de alamadı.
Tarihe not düştüğü onlarca şiiri var. Dönemine göre erotik hayli erotik bulunan ve hayatının dönüm noktası olan şiiri “Günah”, Füruğ’un kaleminden şöyle dökülüyor:
Günah işledim lezzet dolu bir günah
Titreyen esrik bir tenin yanında
Tanrım ne bileyim ne yaptım ben
O karanlık susku dolu zulada
O karanlık susku dolu zulada
Baktım gözlerine gizemleriyle dolu
Gözlerinin çaresiz isteklerinden
Kalbim göğsümde çırpınıp durdu
O karanlık susku dolu zulada
Yanında darmadağın oturdum
Dudaklarıma heves döktü dudakları
Deli kalbimin üzüncünden kurtuldum
Aşkın öyküsünü okudum kulaklarına:
Seni istiyorum ey benim cânânem!
Ey bağrı can bağışlayan, seni
Seni ey aşkım benim divânem!
Kırmızı şarap camda oynadı
Gözlerinde heves yalazlandı
Yumuşak yatakta benim bedenim
Göğsünde onun sarhoşça kıvrandı
Günah işledim lezzet dolu bir günah
Alevli yangılı bir kucakta
Günah işledim kinci, sıcak
Ve demirsi iki kol ortasında
Bu şiirin yayımlanmasının ardından Füruğ için sancılı dönemler başladı. Evliliği de bu şiirin ardından son buldu.
Bir ‘kadın’ olarak Füruğ’un hisleri ve düşünceleri İran’a fazla geldi. Ancak Füruğ’un kendini var etme ve ifade etme çabası ölümüne kadar sürdü. Yaşamı boyunca kadınların hak mücadelesini savundu. 1967 yılında, trafik kazasında hayatını kaybedene kadar da fikirlerinden taviz vermeyen Füruğ’un elinde sadece sanatı vardı, mücadelesini sanatıyla verdi.
Aşkı tanımladığı ancak “Kuş ölür, sen uçuşu hatırla” sözleriyle aslında hayatın tamamına atıfta bulunduğu şiiri ise hafızalarda hep kalmalı:
Kim vurduya gitti aşkımız faili meçhul değilse nefsi müdafaadır
Ellerimizdeki kelepçenin anahtarı sende
Kavgamızın tek seyircisi bu şehir
Tutunduğumuz tek dal içimizdeki isyandır
Söyle sevgilim sen söyle
Akan kanımızın hesabını kime soracağız?
Kim toplayacak gözyaşlarımızı?
Kim koyacak sevgiyi içimize?
Gittik gittik gittik
Acılara gittik
Keşkelere gittik
Ben sana sen bana gittik
Sonra öğrendik ki dünya yuvarlak, kaldık
Sen bağıra bağıra ağlardın, ben susardım
Sen duvarları yumruklardın, duvarlarında ellerinin izleri kan içinde
Ben içime içime oyardım kendimi
Sen çimenlere yatıp uyuyakalırdın
Ben banklara tünemiş uykusuz
Sen ot içerdin, duman kusardın geceye
Ben tek sigaralık ciğerimle öksürüklerde
Sen aşka inanmazdın, sen inanmazdın
Ben maviye inanırdım
Boynumdaki yorgun damarların mavisine
Beyaz dalgaları omuzlayan deniz mavisine
Denizin bittiği yerde başlayan göğün mavisine inanırdım
Bir de ensemdeki dövmeye inanırdım
Kuş Ölür Sen Uçuşu Hatırla.
Füruğ’un da söylediği gibi, kuş ölür ancak uçuşu hatırlanır daima. İranlı kadınların özgürlük mücadelesi de bu sözü tam karşılıyor aslında.
Tıpkı Füruğ gibi Mahsa’nın uçuşu da hep hatırlanacak…