2019 yerel seçimlerinde muhalefetin beklenmeyen zaferi, aslında muhalefet liderlerinin beklediği bir zaferdi. Öyle ki Kemal Kılıçdaroğlu, Buket Aydın’ın konuğu olduğu programda Millet İttifakı’nın İstanbul ve Ankara’da kazanacağını, Bursa’da dahi başa baş mücadele edeceğini söylemiş, bu cümleleri şaşkınlıkla karışık küçümseme ile karşılayan Aydın, Kılıçdaroğlu’na müstehzi bir kahkaha ile karşılık vermişti.
Fakat Millet İttifakı’nnda yer alan liderler durumun farkındaydı. 2018 seçimlerinde İYİ Parti’nin Meclis'te temsil edilmesini sağlayan, muhalefetin toplam milletvekili sayısını 21 sandalye daha artıran ittifak stratejisinin 2019’da daha başarılı olacağını öngörüyordu. 2018 seçimlerinden farklı olarak, 2018 yazında ortaya çıkan kur kriziyle gelen enflasyon ve işsizliğin büyükşehirlerde daha yoğun hissedilmesi, AK Parti ve MHP seçmeninde seçim sonuçlarını değiştirebilecek kopuşları beraberinde getirebilirdi. Diğer esaslı faktör ise HDP’nin aday çıkarmayıp Millet İttifakı’nın önünü açma kararı almasıydı.
Nitekim hem ekonomik krizin seçmen davranışındaki etkisi hem de HDP’nin aday çıkarmama stratejisi, İstanbul ve Ankara’nın da aralarında bulunduğu 11 büyükşehirde muhalefetin zaferini getirdi. Böylece Türkiye nüfusunun yarısından fazlası muhalefet belediyeleri tarafından yönetilmeye başladı.
2019 yerel seçimlerinden sonra muhalefet kamuoyunda bir sonraki gelecek seçimler için kazanma ümidi yeşermeye başladı. 2020 ve sonrasında pandemi ve ekonomik krizin derinleşmesi, son bir yılda da enflasyonun şaha kalkmasıyla birlikte Cumhur İttifakı ve Erdoğan’ın oy kaybının artması, bir sonraki seçimde kazanma ümidini neredeyse mutlak bir beklentiye dönüştürdü.
Ancak bu beklenti muhalefet kamuoyunda eş zamanlı olarak belirsizlikten de beslenen stres yarattı. Muhalefet partilerinin sayısının artması ve 6’lı Masa''nın kurulmasıyla birlikte sürecin doğal olarak yavaşlaması da sabırsızlığı tetikledi.
Stres, sabırsızlık ve yer yer karamsarlık yaratan belirsizliklerin bazı nedenlerini sıralamak mümkün:
·6’lı Masa'nın sorunları: Masanın şeffaf olmayan ve sivil toplumun demokratik tartışmasına kapalı yapısı, masadaki partiler arasında yaşanan örtülü ve açık gerginlikler, ortak program konusunda belirsizlik, ortak aday konusunda söylem birliğinin olmaması.
·Muhalefet partilerinden ayrılan popüler isimlerin muhalefete karşı siyaset yaparak parti kurması, Zafer, Memleket ve Yeniden Refah gibi 6'lı Masa'nın dışında yer alan partilerinin alternatif söylemlerle toplamda %5’i görecek düzeye erişmesi.
·İktidarın politikalarının gündelik hayatı giderek zorlaştırması.
·Rejimin ceberrut güvenlik bürokrasisinin kapasitesi ve seçim güvenliği konusunda endişeler.
Muhalefet yukarıda saydığımız belirsizliklerden kaynaklı stres testlerini şimdilik geçmiş durumda: 6’lı Masa toplanmaya devam ediyor, anketlerde Cumhur İttifakı ve Erdoğan %50’den uzak.
Fakat 6’lı Masa'daki aday tartışması ve ortak program konusunda yetersiz kalan irade, yeni anayasa söylemi etrafında kurulabilecek %60’lık demokratik blok hedefini engelliyor. %50+1’i hedefleyen, seçim sonrası dağılmaya hazır, kıvamı oluşmamış bir heterojen karışım tablosuyla karşı karşıyayız.
Heterojen karışım kıvama gelip demokratik blok siyasetine dönüşmezse muhalefet, TBMM çoğunluğu ve başkanlığı elde edemeyebilir. Nasıl mı?
Erdoğan seçim ekonomisi ve dış kaynaklarla, başarılı bir kampanya sürecinde 6’lı Masa adayı karşısında ilk turda %45’i aşabilecek bir lider. Zafer Partisi ve Yeniden Refah Partisi gibi aktörler de belli ki muhalefet ile hareket etmeyecek ve kendi adaylarını çıkaracaklar. Bu adayların kendilerine alternatif arayan seçmenin desteğini alarak %5’i geçebilmesi çok muhtemel. Dolayısıyla muhalefet toplamda %50’yi aşan Cumhur İttifakı ve alternatif adaylara karşı ilk turda %50+1’i bulamayabilir.
Nedenleri sıralamak mümkün:
1-Mevcut seçim sistemi muhalefetin güçlü olduğu büyükşehirleri olduğundan düşük temsil ederken, Cumhur İttifakı’nın güçlü olduğu az nüfuslu taşra illerini olduğundan yüksek temsil ediyor.
Dolayısıyla Cumhur İttifakı %43 ve üzeri oy ile TBMM çoğunluğunu elde etme şansına sahip. İlk turda %45’i geçen Erdoğan ve Cumhur İttifakı'nın TBMM çoğunluğu avantajıyla kararsız ve ortadaki seçmeni “topal ördek” endişesiyle yanına çekip 2. turda kazanması muhtemel.
2-Zafer Partisi ve Yeniden Refah Partisi seçmenleri HDP’nin desteklediği muhalefet adayından ziyade Erdoğan’a oy verebilir veya sandığa gitmeyebilir.
3-Erdoğan’ın elinde kamu imkanları ve güvenlik bürokrasisinin olduğu da unutulmamalı.