Her şeyini kendi üreten, yetiştiren, sağlık ve lezzetin peşinden giderek alanının en iyisi olmak üzere her daim çalışan, gelişen ve büyüyen bir marka Beeves. 2010 yılında Şaşkınbakal’da açılan “Steakhouse” ile başlayan yolculuk bugün yurt içi ve yurt dışından pek çok lezzet severin değişmez adresi olmuş durumda. Ataşehir’deki Beeves Grill & Brasserie lezzetleri kadar abartıdan uzak ve ferah dekorasyonuyla dikkat çekiyor.
İlginç bir hikayesi olan Şef Sidar Budak bu yeni restoran ile bence kafasındaki ideal konsepti oluşturmuş. Şef Sidar Budak Karslı bir ailenin ortanca çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya gelmiş. Çocuk yaşta baba mesleğinden dolayı büyükbaş hayvanlarla her daim iç içe olan biri olarak veteriner olma hayali kursa da Fen Lisesini bitirmesinin ardından Yıldız Teknik Üniversitesi makine mühendisliği bölümünden mezun olmuş.
17 yaşından itibaren babasının teşviğiyle çiftlik yönetimini devralınca bu alanda kendini geliştirmek için dünyada hayvancılıkta ilk sıralarda yer alan, Arjantin’e giderek uzun yıllar orada bulunan çiftliklerde çoban olarak çalışıp angus ırkı üzerine uzmanlığını geliştirmiş. Arjantin’den sonra rotasını Miami’ye çevirerek Culinary Institute’de mutfak eğitimleri almış ve ülkenin en ünlü steakhouselarında et pişirme teknikleri üzerine çalışmalar yaptıktan sonra edindiği tüm bu deneyimle 2009 yılında Türkiye’ye dönerek ilk restoranını 2010 yılında Suadiye’de açmış.
Markasını yurt içi ve yurt dışında şubeleşerek büyüten Sidar Budak kullandığı etleri Gebze ve Kars’ta bulunan çiftliklerinde ürettikten sonra özenle işleyerek misafirlerinin beğenisine sunuyor. Sidar Şef aldığı eğitimin hakkını vererek mutfakta da bir mühendis titizliği ile çalışarak ortaya tadına doyulmayan lezzetler çıkarıyor.
Ataşehir’de “Beeves Grill & Brasserie” adıyla bugüne kadar alışılan konseptinin dışında misafirlerini ağırlayan mekan; yüksek tavanlı, oldukça ferah ve insana huzur veren bir dekorasyona sahip. Sidar Şef ile sohbet ederken daha önceki buluşmalarımızda tatmadığım lezzetleri denedim. Damağında fırtınalar koparan ve iz bırakan lezzetlere gelince “Sıcak Dana Carpaccio” ve “Antrikot Köfte” kesinlikle ilk iki sırada yer alıyor.
Dananın sırt kısmından çıkan kemiğe en yakın ve yağlı bölgede yer alan özel düve antrikotları ile yapılan Antrikot Köfte’nin, tek çekim kıymanın içerisine karabiber, bilye kekik, kimyon ve Özbekistan’dan Sidar Şef’in özel olarak getirdiği Türkiye’de olmayan “Zile” adı verilen bir baharat konularak hazırlanan çok üst seviyede bir köfte olduğunu söylemeliyim.
Bildiğiniz gibi Carpaccio’unun temelini oluşturan çok çok ince açılmış dana bonfiledir. Sidar Şef bu bonfilelerin içerisine roka ve mozeralla peyniri koyup yavaş yavaş rulo haline getirdikten sonra önce kömür ızgarasında mühürleyip sonrasında parmak kalınlığında rulolar şeklinde kesip tavada tereyağından hafif geçirerek servis ediyor ve insanın damağında fırtınalar koparıyor.
Önümüzdeki ay et degüstasyonu ile birlikte “Chef’s Table” deneyimini yaşayabileceğiniz bu ikonik restoranı mutlaka ziyaret etmenizi ve finali de “Apfelstrudel” ya da “Sıcak Profiterol” ile yapmanızı öneriyorum.
***
Dedecan’ın 1989 yılında Güneydoğu mutfağının geleneksel lezzetlerini korumak ve devam ettirmek için Şanlıurfa’da başlayan lezzet yolculuğu 32 yıldır acısıyla tatlısıyla, kebabıyla lahmacunuyla farklı duraklar eklenerek devam ediyor.
Şanlıurfa’da tarihi bir binada başlayan Güneydoğu yemek kültürü serüveni; Ankara, Kayseri, Diyarbakır ve İstanbul’daki şubelerinden Ataşehir’de hala aynı disiplin ve heyecan ile devam ediyor. Dedecan Ocakbaşı’na adım attığınız anda bu özen ile heyecanı siz de hissediyorsunuz.
Masaya oturduğunuz anda nohut ve dövmeden hazırlanan lebeni, bostana, Dedecan’ın yaratıcısı olduğu soğan salatası ve yeşillikler hemen servis ediliyor.
Taş fırın lahmacununun tadına bakmadan kebaplara geçmeyin derim.
Güneydoğu mutfağının öne çıkan lezzetlerinden ciğer kebabından, Urfa kebabına, kuşbaşı şişten, dalak ve yürek kebabına kadar oldukça geniş menüsü olan Dedecan’da siparişi farklı kebap çeşitlerini deneyebilecek şekilde paylaşımlık olarak vermenin en doğru yöntem olduğunu söyleyebilirim.
Dedecan’a geldiğinizde tatlıya yer ayırmanızı ve finali mutlaka “Billuriye” ya da “Şıllık” ile yapmanızı öneriyorum.
***
Hafta sonuna lezzet ve keyif katmak isteyenler, cumartesi akşamı için İstanbul Akmerkez’de yeni açılan No 54 Kebap & Steak’i keyifli ortamı ve leziz çeşitleriyle tercih edebilirler.
Pazar gününüze lezzet ve keyif katmak için, İstanbul Esentepe’de hizmet veren Nadide Restaurant’ta özel bir lezzet deneyimi yaşayabilirsiniz.
Yeni haftaya keyifli bir başlangıç yapmak isteyenler için Ataşehir’de hizmet veren Fauna’nın leziz alternatifleriyle iyi bir seçenek olacağını düşünüyorum.
Salı günü için, Başakşehir’de pide severlerin değişmez adresi olan Nokul Bafra Pide biçilmiş kaftan.
Çarşamba gününe özel önerim her zaman olduğu gibi kahve severler için. Bu hafta rotanızı Moda’ya çevirin ve Guten Morgen’in kahve çeşitleriyle ile kendinizi şımartın.
Perşembe günü Moda’da sandviç severlerin değişmez adresi olan Vico Sandwiches & More’u tercih edebilirsiniz.
Cuma akşamı haftanın yorgunluğunu keyifli bir ortamda, fine food deneyimiyle atmak isteyenlere Suadiye’nin simge restoranlarından Ysabel’i öneriyorum.
Herkesin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı en içten dileklerimle kutluyorum.
Haftaya görüşmek üzere…