Yukarıdaki başlığa bakıp politik bir yazı okuyacağınızı sanıyorsanız baştan söyleyeyim vazgeçin okumayın! Çünkü yetkililere göre ileri demokrasiyle yönetilen ülkemiz güllük gülistanlık olduğu için bugünkü yazım apolitik!
Uzmanlara göre facia, siyaset bilimcilere göre resmi anlaşmaların rafa kaldırılması, ekonomistlere göre ciddi bir bütçe deliğine yol açacak olan ve yönetimin çılgın proje olarak tanıttığı “Kanal İstanbul” için CB; “Gerekirse milli bütçeden yaparız, çünkü işin süksesi var” diyorsa! Bakan Kurum; “Bu bir koruma, kurtarma ve özgürlük projesidir” diye açıklama yapıyorsa! Ne yazılır, niye yazılır ki?
Bugüne dek sorduğumuz soruların hepsi yanıtsız kalmasına rağmen, inat ve ısrarla yazmayı sürdürüp konuları ve soruları okurların dikkatine sunmaktan vazgeçmesek de! Muhteşem ve sorunsuz bir ülkede ne bulunup, ne yazılır ki?
İnsanı deli divane eden, insanı kahreden, insana yok artık dedirten, onu şaşkına, çılgına döndüren, hayatını zehir eden, kişiyi zıvanadan çıkaran, adamın aklını başından alan olayların yaşanmadığı bir ülkede niye yazılır ki?
Damat bakana göre ekonomi dört dörtlükken, kayınpederin kendi şahsına göre sorun yokken, sükse çok, itibar yerinde, batı kıskançlıktan çatlıyorken, bakanlara göre saray ne derse o, vekiller genel başkanlarına mesaj verme yarışında iken! Ne yazılır ki?
O nedenle her kademede yöneticilerin ezber ettiği bir deyimi bugünlük borç alarak; büyük harflerle yineleyelim! Bugüne kadar yazdıklarımız; YOK HÜKMÜNDEDİR.
Gelelim var hükmünde olanlara!
Yeni partiler mi kuruldu? O halde rafa kaldırılan dosyalar dolaşıma sokulsun. Gündem acilen değişsin, Kanal İstanbul tartışmaya açılsın. Damat bakanın deyimiyle; her konu için “Bakın burası çok önemli!” denilerek halkın dikkati dağıtılsın.
Tank palet Katar’a, kupon 44 dönümlük arazi şirket kuran Katar Emirinin arsa meraklısı(!) annesine, Simit Sarayları Ziraat Bankası’na, milyarlarca dolara mal olacak çılgın proje Kanal İstanbul milli bütçeye devredilsin!
Hoş Ankara’da yapılan Ankapark’ın sadece giriş kapısına harcanan parayla 95 otobüs alacakken, ölü yatırımlara 439 milyon harcamış bir milleti bu gibi küçük hesaplarla kimse korkutamaz! Yine 5 milyon Suriyeli için 58 milyar dolar harcamış cömert ve konuksever bir halkı kimse küçük hesaplarla köşeye sıkıştıramaz! Bu da unutulmasın!
Tüm bu iniş çıkışlar arasında müjdeler olsun ki Sudan’dan 500 ton at, eşek, katır etini gümrük vergisi uygulamadan ithal edeceğiz. Böylece Katar zengin diye onlara arsa satıp, uçak alıyoruz diye eleştiren münafıkların da; “Bakın yoksul Sudan’ı ayağa kaldırmak için neler yapıyoruz!” diye hadlerini bildireceğiz. Bu da bir köşeye yazılsın!
Ayrıca Sudan’ı ayakta tutmak için, kendi köylümüzü, üreticimizi yok etme pahasına, sırf şanımız yürüsün diye yapacaklarımızı dünya âlem duysun! Buğdaydan arpaya, yulaftan çavdara, mısırdan domatese, patatesten lahanaya, sarımsaktan karnabahara, limondan salatalığa, muzdan kavuna, üzümden fıstığa, baldan kuşyemine, yumurtadan makarnaya, sakatattan küçükbaş, büyükbaş hayvana kadar alacağımız bunca ürün için büyük adımlar atan bir ülkeyi de kimse diline dolamasın!
Bu arada yetkili kuruluşlar “Kanal İstanbul” için bu bir rant projesidir, proje sonunda “İstanbul biter” demiş, onu demiş, bunu demiş! İşin uzmanları; “Bu proje, Türkiye’nin sinir uçlarını birleştiren alanın savunmasız kalması anlamına gelir” demiş! Onların ne dediği dikkate alınmasın! CB’nin; “Bu proje boğazı ciddi bir felaketten koruma projesidir, çok ciddi sükse yapacak bir projedir” sözü “sükse” önemsenerek merak edilsin.
Hele de TBMM’de bütçe görüşülürken damat bakanın kürsüde gözlerini önündeki kâğıtlardan bir saniye bile ayırmadan hızla okuduğu; “Milletimizin bize üst üste 18.bütçeyi hazırlama teveccühü vermesinin sebebi kaynaklarımızı milletimizin ihtiyaçları doğrultusunda kullanmış olmamızdır!” sözü dağa taşa büyük harflerle kazınsın!
Yoksulluk sınırının 6 bin 859 lirayı bulduğu, nüfusun yüzde 17’sinin sosyal yardımla geçinmeye çalıştığı, 140 bin kişinin ülkeyi terk ettiği ülkemizde maliye bakanın hayaller ülkesinde yüzdüğü de unutulmasın…