Bu köşenin bugünkü konusu aslında tümüyle iç ve dış olaylara genel bir bakış olacaktı. Ama aklıma bir dize düşünce işin rengi değişti. Çağdaş Türk resminin öncülerinden çok yönlü kültür insanı Abidin Dino için Usta Şair Nazım Hikmet der ki; “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? İşin kolayına kaçmadan ama!”
Düşünüyorum da usta hayatta olsaydı kendisine ulaşmaya çalışır, özür dileyerek derdim ki; “Mutluluk mu kaldı resmi çizilecek? İşin kolayına kaçmaya zaten gerek yok, halk her gün biraz daha yoksullaşıyor, panikliyor, umutsuzluğa düşüyor, hayallerini unutuyor, zamlardan bunalıyor, savaşlardan korkuyor, işsizlikten kırılıyor! Hal böyle iken kılıf arayarak, bin bir dereden su getirerek, bahaneler bularak, beceriksizliklerini kabullenmeyerek yoksulluğun resmini çizmek de artık yönetimlere kalıyor!”
Halkın yüzde 87’sinin geçinemediği bir ortamda! Gerçek işsizlik yüzde 23’e ulaşmışken, işsiz sayısı 8.5 milyona dayanmışken, 1.6 milyon kadın işsizken, ev sahibi olma hayalleri inşaat maliyetlerindeki yıllık artış yüzde 80’e ulaştığı için uçup gitmişken mutluluğun resmini yapmak mı?
Kamuya ait fabrikalar, cumhuriyetin kaleleri, santraller, kupon araziler derken yetmemiş gibi Marmara Denizi’nin Tekirdağ sahil hattı da satışa çıkarılmışken amaç nedir, niyet nedir, sonuç ne olacak diye merak edilirken mutluluğun resmini yapmak mı?
Zam yağmuru hız kesmezken, kesilecek zeytin ağaçları, ithal edilen buğday, un, hububat bütçemizin sınırlarını zorlarken, kıtlığın kapıya dayanması, stokların yetersiz oluşu, zam üstüne zam binen fiyat artışları bütçelerimizi zorlarken mutluluğun resmini yapmak mı?
Halkın gündemi ekonomi ve pahalılıkken, üretici zarar edip, pazarcı taneyle satış yaparken, gençlerin geleceğe güveni kalmamışken, mutlu olan az, mutsuz ve umutsuz olan çokken savaş, şiddet, virüs, kriz gündemden düşmüyorken mutluluğun resmini yapmak mı?
Dünyanın büyük bölümü sürekli barış ve savaş arasındaki ince ipin üzerinde gidip gelirken, 800 bini çocuk olan 2 milyon sivil göç yollarına düşmüşken, en az 78 çocuk hayatını kaybetmişken, bebekler sığınaklarda doğarken mutluluğun resmini yapmak mı?
Afganistan’da başlayan Suriye, Irak, Libya’da devam eden, şimdi de Ukrayna ve Rusya’da süren savaşlar yüzünden dünya ayakta, yürekler ağızda, gözler görüşmelerde iken mutluluğun resmini yapmak mı?
Savaş erkeklere şan, şöhret, ganimet, ün rütbe getirip, kadınların payına yokluk, yoksulluk, yalnızlık, çocukların ve yaşlıların bakımı, evlerin ayakta kalması gibi kolay işler (!) düşerken, eşsiz, oğulsuz, babasız kalmanın acısı ve korkusuyla cebelleşen kadınların sayısı her gün daha da artarken mutluluğun resmini yapmak mı?
Babalarını hiç tanımadan büyüyen çocukların payına güvensiz ve babadan yoksun bir ortamda acıyla büyümek, evlatlarının mezarını hiç göremeyecek ana ve babaların yüreğine hiç geçmeyecek evlat hasreti, halkın bir bilinmeyene doğru başlattığı göç akını sürerken mutluluğun resmini yapmak mı?
Tarafların hedeflerine ne zaman ulaşacaklarını zaman gösterecek ama en çok kaybedenin siviller, masum insanlar, kadınlar ve biten hayatlar olacağı belli ve bilinirken mutluluğun resmini yapmak mı?
Krizle birlikte 800 akaryakıt istasyonu kapanırken, hammadde yetersizliği nedeniyle bitkisel yağ üreten 130 fabrika ve malzeme artışları yüzünden inşaat firmaları kapısına kilit vururken, 200 civarında rafine tesisi üretim yapamazken, dışa bağımlılık günden güne artarken, fabrikalar çürüyorken mutluluğun resmini yapmak mı?
Esnaf yıllarını verdiği mesleğine veda ederken, halkımız sabahları ucuz ekmek kuyruklarında, öğlenleri Ayçiçek kuyruklarında, akşam ucuz sebze kuyruklarında, gece ucuz benzin, mazot kuyruklarında ömür tüketirken mutluluğun resmini yapmak mı?
Dikiş tutmayan ekonomi, Avrupa’da en az et yiyen ülke oluşumuz, AB verilerine göre ülkemizde 50 milyon kişi yoksulluk, 25 milyon kişi açlık sınırın altında yaşam savaşı verirken, çalışan kesim ağır borç yükü altında inim inim inlerken, insanlar temel ihtiyaçlarından ve gıdadan keserek ucuz besinlere yönelirken mutluluğun resmini yapmak mı?
Hal böyle iken! Kadın işsizliğinde dünya birincisi olduğumuzu nasıl unuturuz? Her 3 kadından 2’sinin çalışmadığını nasıl unuturuz? Şarkı sözü “bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin!” dese de ülkemizde ihtimallerin çoğaldığını, ölümün, daha doğrusu öldürmenin en ucuz ve kolay yol olduğunu nasıl unuturuz? Gel de bu koşullarda mutluğun resmini yap bakalım…