(Dünyayla derdi olanı uyku tutmaz. Her daim uykusuzdur o!)
Eş kontenjanından değil, sağlık ordusunun her kademesinde dostları olan biri olarak değil, sağlık kurumlarına eğitim veren kimliğimle değil, bir dönem sağlık kolejinde hocalık yaptığım için değil son günlerde görüp yaşadıklarımız nedeniyle kendimle hesaplaşınca; iç sesim başımızın tacı hekimleri ve yüreğimize kazınan sağlık çalışanlarını daha sık yazmalısın dedi.
Korona virüsü nedeniyle hayatını kaybeden Prof. Cemil Taşçıoğlu; “Ben gidiyorum. Yeni bulduğunuz her şeyi benim üzerimde deneyebilirsiniz” diyerek başında nöbet tutan meslektaşlarına veda etti.
Kovid- 19 nedeniyle hayatını kaybeden Dr. Yavuz Kalaycı; “Kızlarım çok küçük, sahip çıkarsınız değil mi?” diyerek gözlerini yumdu.
Balıkesir’de 35 yaşındaki hemşire Tuğba Kuşdemir, iki küçük çocuğunu annesiz bırakarak virüse yenildi.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı; “45 gündür evine gidemeyen, çocuğunu göremeyen, ailesinden ayrı kalan ve kendisi de virüsle karşı karşıya olan sağlık çalışanları var” diye açıklama yaptı.
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görevli doktor önce hastasının yemeğini kendi eliyle yedirip, işini bitirdikten sonra iftarını açtı.(Mezunları arasında bulunmaktan onur duyduğum okuluma yakışan davranışı için okuldaşımı kutluyorum!)
Virüsü yenen 52 yaşındaki Dr. Can Kınalp; “Hastalıkla mücadelem sırasında güç veren herkese, bebek gibi mi desem, krallar gibi mi desem özenle bakan tüm sağlık çalışanlarına, hekim meslektaşlarıma teşekkür ederim” diyerek kendisini bekleyen motosiklet tutkunlarının eşliğinde 14 günlük karantina süreci için evine gitti.
ABD’de pandemi hastanesinde görevli hemşire hasta yakınlarına; “Annenizin elini tutamadığınız için üzülmeyin. Bizler sizin yerinize o elleri tutuyor ve onlara evlat sıcaklığı geçirmeye çalışıyoruz” sözleriyle hasta yakınlarını teselli etmeye çalıştı.
Mahallemizde bulunan “Erdal & Feyza Armari Nou Butik.”; “Tüm sağlık çalışanlarına! İyi ki varsınız. Koşulsuz, kotasız tüm ürünlerde etiket fiyatı üzerinden yüzde 40 indiriminiz var!” yazısını vitrinine astı.
Bakanın açıklamasına göre 7428 sağlık çalışanı enfekte olurken, bu oran yüzde 6.5 demekken, sadece İstanbul’da enfekte olan sağlık çalışanı sayısı 2 bin, ülke genelinde hayatını kaybeden doktor sayısı 10’u bulurken;
Zonguldak Valisi; “Bizde doktorlar normalin üzerinde bir para hırsına sahiptir, onları legal imkânlarla doyurmak neredeyse imkânsızdır, onlar Güneydoğu’yu beğenmez ve oraya gitmezler” diye açıklama yaptı!
Sözüm meclisten içeri; Başkalarını yaşatmak için kendi hayatlarını tehlikeye atan sağlık ordusunun gece gündüz nöbette olduğunu unutan valinin hak ettiği cevabı yetkili mercilerden alacağını umarız!
Trabzon’da görev yapan Dr. Esra Ersöz, hasta yakınları tarafından servisin camı çerçevesi kırılarak, oksijen tüpüyle dövüldü, dövenler önce serbest bırakılıp, sonra gözaltına alındı. Sağlıkta şiddet yasası mı dediniz? Pardon!
İtalya’da 107 doktor, virüs nedeniyle hayatını kaybederken, anılarımda çok özel biri yeri olan İngiltere’nin Southampton kentinde yaşayan Emma ve Katy Davis adlı ikiz hemşireler farklı hastanelerde çalışmalarına rağmen Kovid-19 nedeniyle 72 saat arayla yaşamlarını yitirdi.
Ettiği Hipokrat yeminini adeta yüreğine kazıyan hekimler! Tedirginlikten dinginliğe ne zaman geçeceğimizi en iyi bilen Sağlık Ordusu Mensupları! Size ilk mektubumu 22 Mart’ta yazmıştım. Alt başlığa kişisel bir anlam yüklemeden, tüm içtenliğimle alıp başa koydum. Çünkü ve yine çünkü! Dünyayla derdi olanı uyku tutmayacağını dünya âlem bilir, tıpkı hastasının başında uykusuz geceler geçirenler gibi. Tıpkı dünden bugüne gönlümüzde taht kuran sizler gibi…
Özetle demem o ki bu satırların yazarının da herkes gibi ve herkes kadar canı çok sıkkın. Niye olmasın ki? Görebilene, duyabilene, anlayabilene aslında anlatılacak çok şey var ama bugünlük bu kadar yeter sanırım. Çok yakın bir gelecekte;
İnanıyor ve biliyorum ki! Hepimizi hizaya getirip, dünyaya diz çöktüren ve insanlığı tehdit eden bu belaya karşı; Tıp dünyasının 7/24 nöbette olmasının, beyaz önlüklülerin en ön safta canları pahasına savaşım vermesinin, bilim insanlarının hastalığı baskılamak, çare bulmak, serum, aşı, ilaç üretmek için mikroskop başında ve laboratuvarda sabahlamasının elbet bir sonucu olacak. Ve bu işin sonunda mutlaka bilim kazanacak, kurtarıcı koltuklarında bilim insanları oturacak…