AKP Gençlik Kolları; “Sen kimsin?” konulu, sorulu, yanlı, taraflı, şarkılı, türkülü, marşlı, şiirli, göndermeli bir video yayınlayarak, bize ve özellikle gençliğe kim olduğumuzu örneklerle hatırlattı! Büyük Atatürk’ü anmamalarını fonda tutarak ve şimdilik bir yana koyarak, bu çok çaplı “biz kim miyiz?” sorusuna mahcup bir cevap verelim!
Ben! Son 17 yılda geçinemediği için intihar eden 5 bin kişiden biriyim!
Ben! “Çocuklarım aç, iş istiyorum” diye üzerine benzin döküp kendini yakan babayım!
Ben! Evinde işsiz eşi, duvara astığı diplomasına umutsuz ve çaresiz gözlerle bakan evlatları, aşsız mutfağıyla yaşam savaşı veren anneyim!
Ben! Ekonomiyi düzeltmekten çok, neden olduğu ekonomik krizleri iyi yöneten ülkenin yurttaşıyım!
Ben! “Askıda ekmeğe!” muhtaç edilen, “bilmem söylesem mi, söylemesem mi?” diye iç geçiren yiğitlerdenim!
Ben! Çocukların cesareti, gençlerin umutsuzluğu, büyüklerin yersiz, anlamsız hiddetleri karşısında saç baş yolan halkım!
Ben! Siftah yapamayan, kasadaki 5 TL ile ne alacağını şaşıran esnaf, maaşıyla geçinemediği için semt pazarlarında limon satan emekli, para etmeyen ürünü tarlada çürüyen köylüyüm!
Ben! Belki açılır diye önlüğünü giyip okul kapısında bekleyen öğrenci, öğretme ve anlatma duygusuyla çırpınan ve yıllardır atama bekleyen öğretmenim!
Ben! İki üniversite bitirip, üstüne doktora yapıp, yıllardır iş bekleyen ve yaban ellere gitmenin yolunu arayan gencim!
Ben! Eve ekmek götüremeyen baba, mutfakta ne pişirebilirim diye debelenen ana, umutsuz gözlerle torunlarının yolunu gözleyen dede, aşı dahi bulamayan 65 yaş üstüyüm!
Ben! Ekmeği askıya asılan, 72 TL’lik aşısı bile karneye bağlanan, COVİD 19 testi için kuyruklarda e-posta bekleyen Yeni Türkiye’nin mutlu mesut vatandaşıyım!
Ben! Sahada, hastanede, yoğun bakımda çalışan değil, çarpışan sağlık emekçisiyim!
Ben! Bilimin, gerçeğin, mantığın, çağdaşlığın, eşitliğin değil, inkârcı politikalar geliştiren ülkenin, toplumsal dayatmaların, geleneksel baskının hedefindeki kadınım!
Ben! Takım elbise giydiği için iyi hal indirimi alanların; yakarak, ezerek, bıçaklayarak, camdan atarak, kulağını kesip yüzünü parçalayarak hunharca öldürdüğü kadınlardan biriyim!
Ben! Güç zehirlenmesi yaşayanların, kibir küpü olanların, ayrıştırmayı seçenlerin, çiftçisini üretimden koparanların, buğday başta olmak üzere her türlü ürünü ithalata mecbur bırakanların yönettiği ülkenin, vergi, zam geçim derdiyle cebelleşen insanıyım!
Ben! Ülkeme yapılanları içime sindiremeyen ürkeklik ve tedirginlik içinde sık sık gözlerini silen idealler kuşağının, çağdaş Cumhuriyetimizin bir neferiyim!
Ben! Kuyunun suyunun çekildiğini gören, rakamların dilini çözen, gündemi değiştirmek için sıradaki konuyu merak edenlerdenim!
Ben! “Türk, Arap’sız yaşayamaz” sözüne karşı çıkan, “Ülkeyi ayakta tutacak olan cahil halktır!” sözüne baka kalan, ülkemin muhtemel ve müstakbel yöneticileri olacak gençlere “gelecek senin, sen geleceksin” diye seslenen aydınım!
Ben! Karakteri, tarihsel, toplumsal, sosyal, kültürel bakışı ve duruşuyla destan yazan, kararlılığı ve diplomatik başarısıyla iç ve dış dinamikleri ayağa kaldıran, insani ve vicdani duyarlılığıyla tarihe mal olan Büyük Atatürk’ün kızlarından biriyim!
Ben! Her koşulda saran, kavrayan, kucaklayan, arka çıkan, koruyan, kollayan, bilim diyen, sanata değer veren, halkını sahiplenen, Cumhuriyete kanat geren vazife kuşağındanım!
Ben! Çok çarpıcı, çok sarsıcı, çok cesur, bazen gülümseten, bazen şaşırtan, en çok da düşündüren yazar ve şairlerimizle gururlanan okurum!
Ben! “Hep dua edelim. Allah’ın ipine sımsıkı sarılalım! Çünkü biz birbirimizi Allah için severiz, menfaat ve makam için değil. Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir. Gerçek mümin acıyı bal eyleyendir!” diyenlerin hedeflediği ümmetin değil, milletin bir ferdiyim!
“Sen kimsin?” dediler! Kim olduğumuzu yüksek sesle ve altını çizerek özetlemeye çalıştık o kadar…