Son yılların önemli bir siyasetçisi ama bugün hiçbir partiye üye olmayan Abdüllatif Şener’i ofisinde ziyaret ettim, uzun uzun sohbet ettik, sorularıma açık ve net yanıtlar verdi ama size önce Erdoğan ile ilgili birkaç anısını aktarayım.
AKP’nin kurucusu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olduğu o dönemde bir toplantıda AKP’li bakan arkadaşlarına, “Başbakanı (Recep Tayyip Erdoğan’ı) parti disiplin kuruluna vereceğim çünkü AK parti programına aykırı siyaset yapıyor” diyor.
Şener, AKP’den ayrıldığı o günlerde Başbakan olan Erdoğan’ı şöyle tanımlıyor:
“Demokrasiyi içselleştirmiş bir insan değil. Kafasında bir demokrasi tanımı var ancak bu kafasındaki demokrasi tanımı demokrasiyle alakalı değil. ‘Sandıktan ben çıktım istediğimi yaparım’ diyor. Hukuk devletinin de ne olduğunu bildiğini sanmıyorum. Davranışları hiçbiri hukuk devletiyle bağdaşmıyor”
O günkü Erdoğan ile bugünkü Erdoğan arasında fark var mı?
Gelelim söyleşimize ki Abdüllatif Şener’in işte en çarpıcı ve dikkat çekici cümleleri:
- Cumhurbaşkanlığı seçiminde asıl en büyük sorumluluk CHP’dedir.
- Seçimlerin güvenliğinin sağlanması en önemli konudur.
- Adaylar çıktı ama aday olup olmamak önemli değil, Erdoğan’a karşı Cumhurbaşkanı seçimini kazanacak adayı bulmak çok önemli.
- Ortak çatı adayı ilk turda çıkarmak çok yanlış olur, her parti kendi adayını çıkarmalı.
Muhalefet 2. Turda mı birleşmeli diye sorunca Şener şunları söyledi:
“Erdoğan’ın karşısına geniş seçmen tabanından oy alacak bir adayın kalması lazım ki bu aday için şunları söyleyebilirim:
- CHP, İyi Parti, Saadet Partisi ve HDP’nin seçmen tabanından firesiz oy alabilmeli ama bu da yetmez.
- AKP’nin mutsuz ve umutsuz dindar seçmenlerinden de oy alabilmeli ki bunu sağlayacak Temel Karamollaoğlu ve Saadet yönetimidir.
- MHP’nin milliyetçi kanadından oy alabilmelidir.”
Formül ve mantık bu ise bu adayı kim nasıl bulacak ki? Şener bu adayı bulma sorumluluğunu şu sözlerle CHP’ye yükledi.
“Ana Muhalefet Partisi CHP mevcut siyasi tabloya göre en çok oyu alacak 2. Partidir. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda CHP – Saadet ve İyi Parti adayları yarışacaklar ve ana hedefleri de Erdoğan’ı ilk turda seçtirmemek olacaktır.
Cumhurbaşkanı seçiminde 2. Tura en çok oy alan partinin adayı kalacaktır ki bu da büyük ihtimalle CHP adayı olacaktır.
İşte bu yüzden az önce partilerin belirleyecekleri adaylar için olması gerekenleri anlattım.
İşte bu yüzden asıl sorumluluğunun ana muhalefet partisi CHP’de olduğunu vurguladım.”
Yerel seçimlerin önemini sormadan olmazdı ki Şener bu konuda da çarpıcı açıklamalar yaptı:
“İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlıklarını AKP’nin elinden almak, Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimine 1-0 galibiyetle başlamak demektir.
Muhalefet partileri seçimi kazanacaklarını çok güçlü bir şeklide halka anlatmalılar, özellikle yaşanan ekonomik krizin sorumlusu olan AKP’nin tüm hatalarını seçmene yalın bir şekilde kapı kapı dolaşarak anlatmalılar.
Muhalefet partilerinin bugünden, yarından itibaren 2019 seçimi için deli gibi çalışmaları gerekir.
Ve olmazsa olmazı de sandık ve seçim güvenliğini sağlamak için tüm muhalefet partilerinin işbirliği içinde çalışmaları şarttır.
Özetle doğru aday ve çok çalışmak başarıyı getirir.”
ABDÜLLATİF ŞENER KİMDİR?
26 Nisan 1954 tarihinde Sivas’ın Yıldızeli ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Aynı üniversitede doktora yaptı. Bunun yanında Gazi Üniversitesi Bolu İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde dekan yardımcısı olarak çalıştı. Ayrıca Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü'nde öğretim üyeliği görevinde bulundu.
İçişleri Bakanlığı'nda çalıştıktan sonra 1978 yılında Maliye Bakanlığı’nda Gelirler Kontrolörü olarak iş başına geldi. 19-20. Dönem Refah Partisi, 21. Dönem Fazilet Partisi, 22. Dönem AKP Sivas milletvekilliği yaptı. 54. Hükümet döneminde Maliye Bakanı, 58-59. Hükümet Dönemi'nde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı görevinde bulundu. Öte yandan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kurucu üyeleri arasında yer aldı. Abdüllatif Şener, 25 Mayıs 2009 tarihinde Türkiye Partisi'ni kurdu. 2011 Türkiye genel seçimlerinde partisinin genel başkanlığından istifa ederek Sivas'tan Bağımsız milletvekili olarak adaylığını koydu ama seçilemedi. Osmanlı Devleti hakkında eserler yazmıştır.