Bir dönem Amerika Birleşik Devletleri’ne gitmek isteyen herkesin vize için ziyaret ettiği tarihi Pera semtindeki eski Amerikan konsolosluk kompleksinin ek binası bugün “Contemporary Thai” konsepti ile misafirlerini ağırlayan Çok Çok Pera’ya ev sahipliği yapıyor. Bir neslin hayatına farklı şekilde dokunan bu özel yapı geçmişiyle hayranlık uyandırırken, bugün çatısı altında sunulan lezzet deneyimini 1930’lu yıllardan günümüze taşınan kıymetli bir serüven ile unutulmaz kılıyor. Amerikan konsolosluk binasında yeniden hayat bulan Çok Çok Pera; yıllar önce Agatha Christie ve Ernest Hemingway gibi 20. yüzyılın öncü gezgin ve kaşiflerinin uğrak yeriyken, şimdilerde onlardan ilham alarak farklı bir gastronomi deneyimi sunuyor.
Çok Çok Pera’ya adım attığınız anda adeta bir zaman yolculuğuna çıkıyorsunuz. Hem mekanın genel ambiyansı hem de sanat eserleriyle canlandırılmış duvarlar, insanı adeta hikayenin içine çekiyor. Girişin hemen solunda Ernest’s Bar yer alıyor. Geçmişiyle mistik bir hava yaratan bu alanda, nitelikli ve seçkin bir tecrübenin tadını Bar Master Fatih Akerdem ve ekibinin usta dokunuşları ile yaratılan Hemingway’in favori kokteylleri, özel rakı kokteylleri, Thai bitki ve baharatlarıyla lezzetlendirilmiş özel Thai kokteylleri ya da kendi tercihlerinizle oluşturabileceğiniz “Negroni”ler ile çıkarabilirsiniz.
Girişin sağ tarafında ise Agatha’s Room, Orchid Room ve Isan Room’dan oluşan ‘Dining Room’ bulunuyor. İçeri adım attığınızda ilk önce tüm heybetiyle Agatha’s Room sizi karşılıyor. Geçmiş dönemin tropikal botaniklerinin eski ve büyüleyici illüstrasyonlarıyla gözleri kamaştıran Agatha’s Room’un yanı başında bulunan Orchid Room, Tayland kültürünün en gözde çiçeği orkidelerden ilham alarak bu kültürü yaşatmaya devam ediyor. Ortamın ambiyansının gerçekten büyüleyici olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Uzun yıllar Tayland Kraliyet Ailesi’nin yanında hizmet vermiş olan Royal Chef Khun Nuch’un doğum yerinden ismini alan Isan Room’da ise 10 kişilik bir Chef’s Table yer alıyor.
Şunu özellikle belirtmek isterim ki menüleri de iç dizaynı kadar ince ve titizlikle hazırlanan Çok Çok Pera’da, Kaeng Massaman Lamb, Phad Thai Lobster, Chiang Mai Noodles ve Isan usulü Lap Kai gibi birbirinden leziz yemekler Royal Chef Khun Nuch’un özel dokunuşuyla servis ediliyor. Ben bu ziyaretimde menüden tercih yapmak yerine Royal Chef Khun Nuch tarafından hazırlanan özel bir tadım menüsünü denemeyi tercih ettim.
Çok Çok Pera’daki favori lezzetlerime gelince. Köri baharatlarıyla marine edilerek Hindistan cevizi sütü ve yer fıstığı sosuyla servis edilen “Izgara.Kuzu Bonfile Satay”ı etkileyici buldum. “İsan Usulü Ördek” tek kelimeyle baştan çıkarıcıydı. Ana yemek olarak Thai bitkileri, acı biber, Hindistan cevizi sütü ve balık sosuyla servis edilen “Dil Balığı” damağımda fırtına kopardı. Bu özel tadımın benim için tartışmasız favorisi gecenin finalini yaptığım “Bualoy Samsi” oldu. Hindistan cevizi sütünde servis edilen renkli tatlı patates topları, hazırlık aşamalarının ardından ılık şekerli Hindistan cevizi sütü ilave edilerek servis ediliyor ve insanı gerçekten inanılmaz bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor.
“Benim için kullanılan malzemenin tazeliği, iyi bir yemeğin en temel sırrıdır” diyen Royal Chef Khun Nuch’un özel tadım menüsün ardından kahvemi Agatha’s Room’dan bahçeye çıktığımda beni yeşillikler içinde karşılayan keyifli terasta içmeyi tercih ettim. Sizlere de Çok Çok Pera’ya geldiğinizde yemek öncesi ya da sonrasında bu keyifli terasın tadını çıkarmanızı öneriyorum.
***
Geçtiğimiz hafta doğal ve tarihi zenginliklerinin yanı sıra yöresel lezzetleri ile de eşsiz bir kültüre sahip olan Rize’de gerçekleştirilen GastroRize II. Ulusal Karadeniz Gastronomi Günleri’ne katıldım. Rize Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte hem Rize’yi hem de saklı kalan yere lezzetlerini yeniden keşfetme şansım oldu. Ülkemizin önde gelen isimlerinin konuşmacı olarak katıldığı oturumların, Rize’nin bundan sonraki dönemde kendini turizm ve gastronomi arenasında konumlandıracağı yer açısından ufuk açıcı olduğunu düşünüyorum.
Gastro Rize II. Ulusal Karadeniz Gastronomi Günleri’nin hem açılış konuşmasını yapan Rize Belediye Başkanı Rahmi Metin, hem de Rize Valisi Kemal Çeber konuşmalarında Rize’nin ve mutfak kültürünün tanıtımına çok önem verdiklerini özellikle belirttiler. Vali Çeber’in konuşmasında bahsettiği kaynakları “Kullanma ve Koruma Dengesi” bence de hem bu etkinliğin hem de Türkiye’nin ana gündemi olmalı.
Dört gün süren etkinliğin programı oldukça yoğundu. Rizeliler Sahil Parkı Çay Çarşısı’nda yer alan pepeçura, mısır ekmeği, bal, karalahana sarması, kavurma gibi yerel ürünler tanıtıldığı stantların yanı sıra Türkiye’nin önde gelen şeflerinin yerel ürünlerle hazırladıkları Gastro Show’lara da yoğun ilgi gösterdiler.
Yeşili mavi ile buluşturan doğası, kültürel çeşitliliği ve zengin gastronomi mutfağıyla öne çıkan Rize’yi görmediyseniz görmenizi şiddetle öneriyorum. Bu keyifli seyahatte uğradığım lezzet durakları ile ilgili notlarımı gelecek hafta bu köşede sizlerle paylaşacağım.
***
Hafta sonuna lezzet ve keyif katmak isteyenler, cumartesi akşamı için Sarıyer’de doğal, tarihi ve yerel değerlere her daim değer veren Six Senses Kocataş Mansions bünyesinde yer alan 1860 Lounge’ı eşsiz manzarasına eşlik eden leziz alternatifleriyle tercih edebilirler.
Pazar gününüze lezzet katmak için Moda’da yıllardır değişmeyen kalitesi ve lezzetleriyle misafirlerini ağırlayan Koço Restaurant keyifli bir deneyim yaşayabileceğiniz adres.
Yeni haftaya keyifli bir başlangıç yapmak isteyenler için Arnavutköy’de yeni açılan Dedee Ocakbaşı’nın şık dekorasyonu ve leziz alternatifleriyle iyi bir seçenek olacağını düşünüyorum.
Salı günü için Bostancı’da uzun yıllardır hizmet veren Erenler Sofrası samimi ortamı ve leziz çeşitleriyle biçilmiş kaftan.
Çarşamba gününe özel önerim her zaman olduğu gibi kahve severler için. Bu hafta rotanızı Teşvikiye’ye çevirin ve Spada Coffee’nin kahve çeşitleri ile kendinizi şımartın.
Perşembe günü için Sarıyer’de 1977 yılından beri pide severlerin değişmez adresi olan Pideban Karadeniz Pide’yi tercih edebilirsiniz.
Cuma akşamı haftanın yorgunluğunu keyifli bir ortamda atmak isteyenlere, eşsiz boğaz manzarası ve benzersiz İstanbul siluetini Executive Chef Ali Ronay’ın özel reçeteleriyle hazırlanan menüsüyle unutulmaz kılan İzaka Terrace’da sıra dışı bir deneyim yaşamalarını öneriyorum.
Haftaya görüşmek üzere…