Bu haftanın “Lezzet Elçisi” bir gastronomi duayeni. Gazeteci, yazar, sanat tarihçi ve Slow Food İzmir Bardacık Birliği Lideri Nedim Atilla. Meslekte 40 yılı geride bırakan Atilla 1979’dan bu yana Günaydın, Yeni Asır-Sabah-Bugün, Akşam Gazetesi’nde çeşitli görevlerde bulunmuştur. Çeşitli gazete ve dergilerde sanat tarihi, gastronomi ve kültürel çeşitlilik üzerine yazmaya devam etmektedir.
Yayımlanmış kitaplarının sayısı 35’tir. Vourla, Parşömen, Batı Anadolu Şarap Kültürü, İyi Beslen İyi Yaşa ve Sağlık Yurdu Anadolu kitapları İngilizceye, İzmir Mutfağı ve Alaçatı kitapları Yunancaya çevrilmiştir. Batı Anadolu Zeytinyağı Kültürü, Ağaçtan İnsana Zeytin Anıtları kitapları üçüncü baskılarını yapmıştır. Ülkemiz gastronomisine bir birinden önemli eserler kazandıran Nedim Atilla ile açılmasına sayılı günler kalan Terra Madre’yi ve Slow Food hareketini konuştuk.
-Sevgili Nedim Atilla öncelikle Terra Madre hakkında okuyucularımızı bilgilendirmenizi rica ediyorum.
Terra Madre (Toprak Ana) Ağı Slow Food tarafından 2004 yılında kurulmuştur. Ağ, gıda üretiminin aktif üyelerini, dağıtım zincirlerini birleştirerek sürdürülebilir tarım, balıkçılık ve gıda üretimini yaymayı amaçlamaktadır. Terra Madre; küçük ölçekli çiftçileri, hayvan yetiştiricilerini, balıkçıları, gıda zanaatkârlarını, akademisyenleri, aşçıları, tüketicileri ve 160 ülkeden gençlik grubunu kapsayan bir ağdır.
Slow Food tarafından kurulan Terra Madre Ağı, gıda topluluklarının kapasitelerini artırarak kaliteli, temiz gıda üretimini sağlamıştır. Halka iç içe çalışılarak, gıda üretiminin değişik yaklaşımlarının görünürlük kazanması ve bilgileri paylaşarak kurulan bu ağın güçlenmesi sağlanmıştır. Güney Amerika’dan bir grup akademisyenin ekolojik tarımı yaygınlaştırmaya çalışmasından, Ugandalı ve Kenyalı çiftçiler arasındaki takasa, ya da Kanada’daki küçük ölçekli çiftliklerin bisiklet turundan, Avustralya’daki bir gıda topluluğunun yerel bilgisine uzanan çeşitlilikteki örnekleri yücelten bu ağ sayesinde apayrı konular gündeme gelmekte ve sorunlara çözüm aranmaktadır.
-Peki Terra Madre’nin hedefi ne?
Burada felsefe çok önemli. Terra Madre gibi bir güçlü duygu içinde iki yıllık büyük buluşmaları Torino’da düzenleyen, ayrıca yerel Terra Madre buluşmalarını da zaman zaman örgütleyen Slow Food Hareketi, ortak kültürel ve gastronomik sürdürülebilirliği amaçlayan uluslararası bir hareket. Kişilerin demokratik ve gönüllü katılımına dayanıyor. Birinci öncelik gıda ve tarımda biyoçeşitliliği savunmak. Lezzetin standartlaşmasına karşı çıkmak.
Tüketicinin bilinçlenme gereksinmesini desteklemek. Gıda ve gastronomik geleneklerin bağlı olduğu kültürel kimliklerin sürdürülebilirliğinin sağlanmasına çalışmak da hedefler arasında…
Mesela ilk kez bizler orada 2012 yılında “Buğdayın Anavatanı Türkiye” konulu stant açtık... Buğdayın kültür bitkisine dönüştüğü topraklarda yetişen en eski buğdaylardan Siyez ve ondan yapılan olağanüstü lezzette bulgur, Anadolu’da yetişen diğer antik buğday çeşitleriyle birlikte tanıttık.
-İsterseniz birazda Terra Madre’nin üstlendiği misyondan bahsedelim.
Terra Madre pozitif küreselleşmeyi temsil eder. Tarımdaki endüstriyel girişime ve yemek kültürlerinin standartlaşmasına teslim olmayı reddedenlerin sesi olmuştur. Gıda toplulukları gıda üretiminin çevre ile uyumlu bir ilişkisi olması gerektiğini ilan ederek geleneksel uygulamaların kültürel ve bilimsel değerlerini destekler.
Dünya çapında tanınan, 2400 gıda topluluğundan oluşan bu ağ, iki senede bir yapılan küresel buluşmalar ve 2004’ten beri dünyanın çeşitli bölgelerinde yapılan bölgesel toplantılar sayesinde genişleyerek günümüzdeki haline ulaşmıştır.
Bu toplantılar binlerce çiftçiye, balıkçıya, zanaatkâr gıda üreticisine ve şefe birçok konu hakkında tartışma, bilgilerini ve tecrübelerini paylaşma fırsatı sağlamış ve günlük işlerine ortak bir vizyonu paylaşan ulusal bir topluluğun pozitif enerjisiyle dönmelerine yardımcı olmuştur.
Uluslararası Terra Madre buluşmaları 2012 yılında ilk defa Salone del Gusto gıda fuarı ile beraber yapılmış; değişik kıtalardan gelen gıdaların olağanüstü çeşitliliğini geniş bir katılımcı kitlesine sunan tek bir organizasyon haline gelmiştir. Farklı ülkelerden gelen toplulukları bir araya getirerek değişik konuları tartışma olanağı sunan belirli toplantılar yapılmaktadır.
Örneğin, 2010 yılında ilk kez Sofya’da düzenlenen Terra Madre Balkanlar, aynı bölgedeki çeşitli ülkelerden gelen gıda topluluklarını buluşturması bakımından türünün tek örneğidir. 2022’de de benzer bir etkinliğe ilk kez İzmir ev sahipliği yapacak.
-Bu noktada Terra Madre’nin öncüsü olan Slow Food hakkında da bilgi verirseniz sevinirim.
Uluslararası “Slow Food” hareketi, 9 Aralık 1989’da kurucu üye Falco Portinari’nin kaleme aldığı bir bildirinin dönemin AB üyesi 15 ülke tarafından onaylanmasıyla resmen kabul edilmiştir. Bugün 160 ülkede, “İyi Temiz Adil” prensipler içinde kalmak koşulu ile 1 milyondan fazla destekçiye sahiptir ve 100 bin üyeye sahip Rotary’den sonra en güçlü uluslararası örgüttür.
Slow Food’un kurucu lideri Carlo Petrini şu soruları sorarak başlatmıştır hareketi…
- Yiyeceklerimiz nereden geliyor; ürünler hangi tohumlarla yetişiyor?
-Yiyeceklerimizin tadını oluşturan etmenler nedir?
-Yiyecek seçimlerimiz kültürümüzü nasıl etkiliyor?
Kuruluşta yayımlanan manifesto; endüstriyel uygarlaşmayla başlayıp gelişen yüzyılımız, önce makineyi icat etti sonra da onu kendine yaşam modeli olarak seçtiğini dile getirir ve şunları söyler:
Hayatın koşuşturma telaşı bizi köleleştirdi, sinsi bir virüse yenik düştük: Alışkanlıklarımızla aramıza giriyor, evimize, özelimize yayılıyor ve bizi hızlanmaya zorluyor. Bu telaşın türünün neslini tüketme tehlikesine karşı ve insan olmanın hakkını vermek adına, Homo Sapiens kendini kurtarmalı. Hızlı hayatın evrensel çılgınlığına karşı direnmenin tek yolu sakin ve inatçı bir üslupla bedensel keyif unsurlarımızı sıkı sıkıya savunmaktır.
Uygun dozlarda, duyusal hazları ve uzun soluklu keyifleri korumak zorundayız. Durmadan çalışmayı verimlilik zannetme çılgınlığına kapılmış kalabalığın hastalığından uzak durmak için de kurulmuştur Slow Food hareketi…
Bizim bu düzene karşı koyuşumuz, Slow Food ile sofrada başlamalı. Bölgesel yemeklerimizin lezzetlerini, kokularını yeniden keşfedelim ve endüstriyel gıdaların ezici etkisini kendimizden uzak tutalım. Hızlı yaşam, üretkenlik adına, var olmamızın geleneklerini değiştirdi ve çevremizi, ufkumuzu tehdit etmekte.
Bütün bunlar için tek çözüm Slow Food hareketidir.
-Türkiye’de Slow Food ne zaman kuruldu? Bugün geldiği nokta kurucuları memnun ediyor mu? Daha etkin ve yaygın olması için neler yapılması gerekiyor?
Slow Food Lideri Carlo Petrini 2006 sonunda İstanbul ve İzmir’e geldi ve beni de bu fikrin yaygınlaşması için görevlendirdi. 16 yıldır çalışıyorum… Liderimiz İstanbul’da Defne Koryürek ve Ankara’da Aylin Önet Tan’ı lider olarak görevlendirmişti. Şu anda 30’dan fazla birliğimiz ve liderimiz var.
Türkiye’de de 2000 kadar slow food destekçisi bulunuyor. Bizler de gerçek kültür; lezzeti yok saymak yerine onu geliştirmenin peşinde koşuyoruz. Bunun da yolu, uluslararası deneyim, bilgi ve proje değiş tokuşundan daha iyi ne olabilir?
Türkiye’de başarılı olundu mu? Yerel bazda belki ama ülkesel bazda hayır.
Biz kendimize düşeni yaptık ama ülke çapında başarılı olamadık.
-Terra Madre Anatolian 2022 İzmir ve Türkiye için ne anlam ifade ediyor?
Kuşkusuz güzel kentimize gastronomi turizmi adına katkılar verecektir. Doğal ürünleri birer ikişer yitirdiğimiz, yerel tohumların yasaklandığı, üreticilerin dev şirketlerce patent altına aldıkları tohumları ekmeye zorlandığı, genleri değiştirilmiş ürünlerin birçok ülkede yerel ürünleri saf dışı bıraktığı dünyamızda, Slow Food, geleceğe umutla bakmak isteyenlerin son sığınağı.
Terra Madre de bütün dünyaya bu umudu taşıyor. Terra Madre 2022’yi Türkiye için bir fırsat olarak görüyorum. Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de dediği gibi; Sadece Terra Madre Anadolu’nun bir lezzet fuarı olmadığını, iklim krizi, enerji sorunu, yoksulluk, kuraklık, gıda egemenliği, biyolojik çeşitliliğin kaybı ve savaşlar karşısında kalıcı çözümler tarif edeceğimiz bir ortak akıl hareketi olduğunu söylemeliyiz.
-Terra Madre’de ne tür etkinlikler olacak?
Anadolu mutfağının ve tarım ürünlerinin tüm örneklerinin buluşacağı fuarda, bugüne kadar ürettiğini pazarlamakta zorlanan üreticiler, kadimden gelen yerel ürünlerini tüm dünyaya aracısız olarak tanıtacak. Fuar kapsamında üreticiler aynı zamanda bir araya gelerek sorunlarını konuşma fırsatı bulacak.
Terra Madre Anadolu ile tüketiciler de ürünlerin arkasındaki çiftçiyi, balıkçıyı ve üreticiyi keşfetme fırsatı yakalayacak. Sağlıklı gıdaya erişim ve tarım konusunda çok sayıda panel ve çalıştay yapılacak. Değişen gıda sistemleri bütüncül bir şekilde ele alınırken, dünyanın lezzetleri İzmir'le, İzmir'in lezzetleri dünyayla buluşturulacak.
Bizler Slow Food gönüllüleri olarak bu etkinliklerde yerimizi ev sahibi olarak alacağız ve İzmir’e gelecek yüzlerce küçük üreticiyi kucaklayacağız.
Carlo Petrini’nin şu sözüne dikkatinizi çekmek isterim: “Terra Madre hareketi ilgiyle izlense de, birçok kişi onu antropolojik ve folklorik bir orijinallik sayıyor. Çok sığ bir bakış açısı bu. Onu çok daha kapsamlı, siyasi bir boyut olarak değerlendirmek gerek”
-Terra Madre ile ulusal ve uluslararası alanda nasıl bir etki hedefleniyor?
Fuara sadece İzmir değil, tüm Türkiye, Akdeniz ve dünyadan yerel üreticiler katılacak. Fuarla Anadolu’nun ve dünyanın dört yanından çiftçiler, çobanlar, balıkçılar, ekonomistler, entelektüeller, ekolojistler, antropologlar, yazarlar, filozoflar, aşçılar, üretici birlik ve kooperatifleri ile sağlıklı, iyi, adil ve temiz gıdaya ulaşmak isteyen tüketiciler “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonu ile İzmir’de buluşacak.
-Fuara çok kısa bir süre kaldı, Terra Madre’nin hedeflediği ulusal ve uluslararası ilgiyi göreceğini düşünüyor musunuz?
İzmir’in gastronomik zenginliğini düşündüğümüzde Terra Madre’nin İzmir’de düzenlenecek olması daha da anlamlı hale geliyor. Yıllarca İzmir’in gastronomi konusunda o kadar zenginliğe sahip olmasına rağmen bunu dünyaya tanıtamadığı konuşuldu. Şimdi Terra Madre ile İzmir’in önüne tarihi bir fırsat çıktı. Dilerim ulusal ve uluslararası ilgiyi görür.
-Bu anlamda fuarın paydaşları ne tür çalışmalar yaptılar?
İzmir Büyükşehir Belediyesi çok çalıştı. Sonucu 2 Eylül’de birlikte göreceğiz.
-Fuar bittikten sonra ne tür çalışmalar yapılmalı?
Varsa hatalardan ders alınmalı…
-Uzun vadede Terra Madre’nin yaratacağı farkındalığın ne gibi sonuçları olacak?
Kuşkusuz İzmir’e çok büyük faydaları olacak
-Bir sonraki Terra Madre için bugünden neler yapılmalı?
Bittiği günden itibaren çalışmaya hemen başlanılmalı ve destinasyonu belirlenmeli.