Türkiye ekonomik krizle birlikte sağlık alanında da geriye gidiş yaşamaya başladı. AK Parti’nin yıllardır en sağlam olduğu alanlardan biri olarak lanse edilen sağlık başlığında birçok göstergede tablo olumlu değil. Bu yazıda seçili Doğruluk Payı tarafından paylaşılan seçili OECD verileri üzerinden Türkiye’nin sağlık tablosunu tartışacağım.
Sigara kullanımı Türkiye’nin öne çıktığı sorunlu göstergelerden biri. Tüm çabalara ve artan fiyatlara rağmen Türkiye’de sigara içenlerin oranı çok yüksek. Özellikle erkekler arasında sigara çok yaygın. OECD ülkelerinin genel ortalaması %20.6 olarak ölçülürken, Türkiye %41.3 ile ilk sırada yer alıyor. Kadınlar arasındaki tüketim oranı ise erkeklerden farklı olarak OECD ortalamasına daha yakın. Türkiye’de kadınların %14.9’u sigara içerken bu oran OECD genelinde %12.8 olarak kayıtlara geçmiş.
Obezite, sağlık için risk oluşturan anormal veya aşırı yağ birikimi olarak tanımlanıyor. Obezite aslında yoksulluk ve düşük refah ile yakından ilişkili bir sorun. İlk bakışta alışkanlıklarla ilgili bir sorun olarak algılansa da yeme-içme alışkanlıklarının sağlıksız olması, kaliteli gıdaya erişimle doğrudan bağlantılı. Nitekim sağlıklı ve temiz gıda üretimi ve erişimi birçok aktörü ve sektörü içinde barındıran çok katmanlı bir süreç ve ekonomik gelişmişlikle paralel.
Türkiye de OECD ülkeleri arasında en düşük refah seviyesine sahip olan ülkelerden biri. Bunun sonucunda obezite konusunda en sorunlu ülkeler arasında yer alıyor. OECD ülkelerinin ortalaması %59.6 olarak kaydedilirken, Türkiye’de bu oran %64.4’e çıkıyor. Türkiye’de %100’e ulaşan gıda enflasyonuyla birlikte kaliteli gıdaya erişimin daha da kısıtlanması, sağlık için riskli olan kalitesiz gıda tüketiminin artması obezite oranını %70’lere taşıyabilir.
Türkiye’de doktorlar arasında kamudan özele geçenler ve yurtdışına göçenlerin sayısının artması, sağlık personel sayısına dair tartışmaları da beraberinde getiriyor. AK Parti sosyal güvenlik ve sağlık politikalarında hayata geçirdiği reformist hamlelerle bu konuda büyük bir devrim yaratıldığı izlenimi yaratsa da rakamlar istenen seviyeye ulaşılamadığını ortaya koyuyor.
Türkiye’de 1000 kişiye ortalama 2 doktor, 2.4 hemşire ve 2.9 hasta yatağı düşüyor. Türkiye üç alanda da son sıralarda yer alıyor. Örneğin Yunanistan’da 1000 kişiye 6.2 doktor düşerken, ortalama hemşire sayısı 3.38, hasta yatağı sayısı 4.2 olarak ölçülmüş. Türkiye OECD ülkelerinin ortalamasının da gerisinde. OECD’de 1000 kişiye düşen doktor sayısı 3.6, hemşire sayısı 8.83, hasta yatağı 4.4 seviyesinde.
Türkiye’nin ekonomi ve refahta gerilediğini ortaya koyan en acı tablolardan biri ise bebek ölümleri. Bebek ölümleri seviyesi bir ülkenin gelişmişliğini ve sağlığa ayrılan bütçe ile kapasiteyi en net şekilde yansıtan ölçütlerden biri. Türkiye bebek ölümlerinde OECD ortalamasını ikiye katlıyor. Türkiye’de yeni doğan 1000 bebekten 9’u hayatını kaybediyor. OECD ortalaması ise 4.2. Bu rakam Yunanistan’da 3.7’ye, Japonya’da 1.9’a düşüyor. Türkiye bu konuda önceki dönemlere göre ilerleme kaydetmiş olsa da halen gelişmiş ülkelerin çok gerisinde kalan bir tablo çiziyor.