Vergi Usul Kanunu’nun 134’ncü maddesinde incelemede maksat, 135’nci maddesinde ise kamu görevi yapan vergi incelemesine yetkili olanlar sayılmıştır. Defterdarlık veya vergi dairesi müdürlüğü gibi yer değiştirme veya sair sebeplerle boşalan yerlere bunların yardımcıları vekalet etmektedirler. Vekalet eden yardımcıların düzenledikleri vergi inceleme raporları üzerinden tarh edilen vergi ve cezalara karşı bu yardımcıların inceleme yetkilerinin olmadığı gerekçesi ile mükellefler ile vergi idaresi arasında uyuşmazlıklar meydana gelmektedir.
VERGİ İNCELEMESİNE YETKİLİLER
Vergi İncelemesine yetkili olanlar;
Olarak tespit edilmiştir.
Yazı konumuzla ilgili olmamakla birlikte; Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun 12’nci maddesinin üçüncü fıkrasında; ‘’Kanunları gereğince, kamu kurum ve kuruluşlarına verilen tasdik edilmiş mali tablolar, kamu idaresinin yetkili memurlarınca, tasdikin kapsamı ölçüsünde incelenmiş bir belge olarak kabul edilir.’’ Hükmü gereğince Yeminli Mali Müşavirlerin de inceleme yetkisi bulunmaktadır.
DEVLET MEMURLARI KANUNUNDA VEKALET
Devlet Memurları Kanunu’nun 86’ncı maddesinde ‘’memurların kanuni izin, geçici görev, disiplin cezası uygulaması veya görevden uzaklaştırma nedenleriyle işlerinden geçici olarak ayrılmaları halinde yerlerine kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil atanabiliyor. Bir görevlerin memurlar eliyle vekaleten yürütülmesi halinde aylıksız vekalet asıldır. Ancak, Devlet Memurları Kanunu’na tabi kurumlarda, mali, nakdi ve ayni sorumluluğu bulunan saymanlık kadrolarının boşalması halinde bu kadrolara işe başladıkları tarihten itibaren vekalet aylığı verilmek suretiyle memurlar arasından atama yapılabilir.’’ Şeklinde düzenlenmiştir.
Kamuda vekalet düzenlemesi bu şekilde olup, vekilin asilin bütün yetkilerini kullanabileceği hususu genel bir hukuk kuralıdır.
DANIŞTAY’IN FARKLI GÖRÜŞLERİ VAR!
Konu ile ilgili olarak yargıya yansıyan kararlarda farklılıklar bulunmaktadır. Konu iki Danıştay kararı özetlenerek aşağıda sunulmuştur.
Mükellefler bu konuda düzenlenen vergi inceleme raporlarına dayalı olarak yapılan tarhiyatlara; ‘’ 213 sayılı vergi Usul Kanunu`nun 135. maddesinde vergi incelemesi yetkisi olanların belirlendiği madde, vergi incelemesine yetkisi olan vergi dairesi müdürlerinin bu yetkilerini müdür yardımcılarına devredebilecekleri yönünde bir hüküm getirmediğine göre, vergi inceleme yetkisi olmayan müdür yardımcısı tarafından yapılmış bir incelemeye dayalı vergi salınamayacağı gerekçesiyle cezalı tarhiyatları’’ dava konusu etmektedirler.
Danıştay 11’nci Dairesinin 25.10.1995 tarih ve E. 1995/2828, K. 1995/2794 sayılı kararı ile; ‘’Müdür yardımcısının, müdürün izinli olduğu dönemde vekil olarak vergi inceleme raporunu imzaladığı hususu tartışmasızdır. Vekil, vekalet ettiği görevin yetki ve sınırları içinde kalmak şartıyla asılın bütün hak ve yetkisine sahip olduğu vekalet kurumunun niteliği gereğidir.
Vergi ve ceza ihbarnamesi düzenleme, uzlaşmaya varma ve dava açıldığında hertürlü usul işlemini yapma yetkisi olan vekilin, bunların dayanağını oluşturan ve bunlardan ayrılması mümkün olmayan "vergi inceleme raporunu" imzalama yetkisine sahip olmadığı düşünülemez.
Aksi düşüncenin kabulü, vekaleten yürütülen görevlerin uzun süre devam etmesi durumunda, inceleme raporunun düzenlenmesinde belli sürelerle kayıtlı bulunan idarenin bu süreleri kaçırması dolayısıyla hak kayıplarına uğraması sonucunu doğuracağından, isabetli değildir.
Öte yandan vergi inceleme tutanağı müdür tarafından imzalandığından, müdür vekili tarafından kullanılan yetkinin asıl tarafından da kabul edildiği ortadadır.
Bu açıklamalar karşısında işin esası incelenip cezalı tarhiyat hakkında bir karar verilmesi gerekirken, müdüre vekaleten görev yapan müdür yardımcısının vergi inceleme raporunu imzalama yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle tarhiyatın terkin edilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.’’ Şeklinde karar vermiştir.
Danıştay’ın 7’nci Dairesinin 08.11.2018 tarih ve E.2016/3964, K.2018/4846 sayılı daha yeni tarihli kararı ise; ‘’Tarhiyata dayanak vergi inceleme raporunun vergi dairesi müdür vekili tarafından imzalandığı; dolayısıyla, vergi incelemesinin de müdür vekili tarafından yapıldığı görüldüğünden, vergi incelemesi yapma yetkisi bulunmayan vergi dairesi müdür vekili tarafından gerçekleştirilen incelemeye istinaden tesis edilen işlemin bu yönü ile iptali gerekir.’’ Şekindedir.
Gelir İdaresi’nin ve Danıştay’ın ayrı zamanlardaki dairelerinin farklı kararları çeşitli biçimlerde yorumlanabilir.
Vekalet kurumu uygulamalarını ‘’süre’’ ve ‘’işlemin içeriği’’ konusunda farklı yorumlamak mümkündür. Yıllık izin ve benzeri kısa ayrılmalarda asilin inceleme yetkisini kendisinin kullanması beklenebilir.
Ancak, gecikmesinde sakınca bulunan, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haczi ve zamanaşımına uğrama gibi nedenlerle asilin beklemesinde sakınca bulunan hallerde vekilin inceleme yetkisini kullanmasında bir ‘’süre’’ ve ‘’içerik’’ konusunda tereddüt edilmeden yetki kullanımından kaçınılmamalıdır.
Ancak, mükelleflerin bu tür uygulamaları dava konusu edebileceği de idare tarafından gözetilmeli ve büyük tarhiyatların usul incelemesi bahane ve nedenleri ile yargıda kaybetmemenin önlemleri alınmalıdır.
Hatta gerekli görülmesi halinde bu tür sakıt işlemler nedeniyle mükelleflere dava açma yolu açılması gibi özellikle de yapılabileceği konusu gerektiğinde idari soruşturma konusu dahi edinilmelidir.
Ancak, asilin kanuni izin, geçici görevle başka yerde görevlendirilmesi, disiplin cezası veya görevden uzaklaştırılması gibi nedenlerle işlerinden geçici olarak ayrılmaları halinde, yerlerine kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil atanması hallerinde her hal ve takdirde vekilin asilin vergi incelemesi dahil bütün yetkilerini kullanması gerekeceğini düşünmekteyim.