İnsanın bazen içini üşüten, bazen içini ısıtan haberler, yazılar olur ya! Onları dönüp dönüp okur, ya da paylaşır ya! Son yıllarda daha çok içimizi üşütene alıştık ya! Yine de yazmadan, paylaşmadan duramazsınız ya! İşte öyle bir şey sayın bugünkü yazımı...
Örneğin 4 kişilik bir aile için açlık sınırı 1662 TL, yoksulluk sınırı 5316 TL olarak açıklanmışsa üşümek ne kelime donup kalıyor insan.
Yine pembe kundak ve patiklerle başlayan, pembe kurdele ve giysilerle devam eden yolculuğumuza “kadınlara özel” yeni halkalar eklendiğini duyunca üşümek ne kelime, cayır cayır yanıyor insan! Konuyu açmam gerekirse; Efendim! Artık pembe otobüsümüzden inip, pembe metrobüsümüze binip, arabamızı pembe otoparka park edip, Zeytinburnu’nda yapılan ve içinde sadece kadın ve çocuklar için ürün bulunan ve erkeklere ait hiçbir şey satılmayan bize özel AVM’mizde alışveriş yapabileceğiz! Müjdemi isterim…
Bu haberi okuyunca insanın içinin ısınmasından geçtim kanat takıp uçası geliyor doğrusu! Hazır CB adayları seçimler için bol keseden vaatler yağdırırken, kadınlar için ayrı şehir projesini hayata geçirseler memleketin hiçbir sorunu kalmaz inanın! Cinayetler biter, işsizlik azalır, herkes kendi yaşam alanında mutlu mesut yaşayıp gider. Nokta…
Bu büyük sorunu çözdükten sonra gelelim işin siyaset cephesine! CB adayı Muharrem İnce’nin görüşme talebine; “Ancak partimde kendilerini kabul edebilirim” yanıtını veren CB Tayyip bey, bir kez daha partisinin tamamen kendisine ait olduğunun altını çizince insanın içi üşüyor doğrusu. Sonrada basına yansıyan aile boyu delege listesini görünce kendisine yerden göğe hak veriyor! Dünürler, kardeşler, enişteler, damatlar, amcalar, dünürlerin akrabaları, eşinin yakınları tekmili birden aile boyu delege yapılmışsa, bu partiye “benim partim!” denilmez de ne denir?
CB; “Televizyondaki tartışma olaylarına kesinlikle girmek istemiyorum. Çünkü üzerimizden kimsenin prim yapmasını istemiyoruz” demiş. Tekil konuşmayı seven CB bu kez çoğul konuşarak “istemiyoruz” deyip noktayı koymuş. Oysa batıda gelenektir, seçimlerden önce ülkenin beli başlı kanallarında adaylar çıkar, konuşur, eteğindeki taşları döker, projelerini halkına ve diğer adaylara milyonların önünde açıklar.
İnsan sormadan edemiyor! Kendisini iyi bir hatip sayan CB yıllardan beri bu önerilere neden sıcak bakmaz? Tabanına ve kendi kaynaklarına göre nasılsa açık ara önde giderken neden risk almaz? Karşısına hazır cevap bir aday çıkar da bir yol kazası olur diye mi çekinir? Şu anda o da kendi partisinin cumhurbaşkanı adayı olduğuna göre diğer adaylarla neden bir araya gelmek istemez? Burada primlik olan durum nedir? Ortaya sürülen bu bahaneye taban inanmakta mıdır, sahiden inandırılmakta mıdır?
Sırada sorumlu bir yazar ve yurttaş olarak öneri paketim de var! Madem ekranlara çıkarak diğer adaylara prim yaptırmak istemiyor kendileri. O zaman kanallarda sık sık karşımıza çıkan düşünce adamlarının, fikir insanlarının, kanaat önderlerinin, araştırmacıların, akademisyenlerin, gazetecilerin, yazarların karşısına ailesindeki delege ordusunu çıkarsın. Halk onları yakından tanısın. Oyunu gönül huzuruyla versin. Bundan daha doğal ve normal ne olur ki? Bu öneri benden geldiği için övünsem yanlış mı olur diyor, hızımı alamadığım için ikinci öneri paketimi açıklıyorum.
Efendim madem Arapça konuşularak da prim yapılıyor siyaset sahnemizde. O halde bende prim yapayım biraz…
Halen AKP genel başkanı, elan CB ve aynı zamanda 24 Haziran seçimlerinde partisinin CB adayı olan Tayyip Bey (ne çok sıfatı var insan yazarken yoruluyor) meydanları dolduran genç- yaşlı- kadın –erkek, çoluk- çocuk, akraba- taallukat kalabalıklara anlasınlar anlamasınlar alışkanlığı ve eğitimi gereği çoğu kez Arapça deyimler ve sözcüklerle sesleniyor. Örneğin son zamanlarda “ahdim olsun”, “Zerdüşt palan” vb.
Meydanlarda ve ekranlardaki tahakkümmünü sık sık terennüm ederek tabanını konsolide eden CB, keşke terennümlerinde arada sırada tereddüt etse de kulağı- gözü tarumar olan halk zaman zaman dinlense?
Ya da yere göğe sığdıramadıkları, durmadan tebrik ve teşvik ettikleri bazı okulların mezunları bile bu ağır ve ağdalı dili anlamakta zorlanırken, oralara arada sırada uğrayıp özel dersler verse veya muhtarlar gibi külliyeye davet edip orada ağırlasa?
Özetle demem o ki; Yıllardan beri AKP’ye tezgâh kuran iç ve dış güçler, başarımızı kıskanan batı, kendisini indirmeye kararlı dörtlü muhalefet, başkanlık yarışına katılan millet ittifakı, komplo üreterek boş durmayan karanlık odaklar Allah için CB’nın Arapça bilgisiyle baş edemezler. İyisi mi uzman görüşü alıp, kendilerini geliştirsinler. (uzman kim derseniz?)
Millet de kendilerini şayanı- takdirle ve tereddüt etmeden tebrik etse…