Rusya Devlet Başkanı Putin’in agresif açıklamaları, Zelenski’nin pes etmeyen tavrı ve ABD istihbaratının paylaştığı bilgiler ışığında ABD Başkanı Biden’ın yaptığı uyarılar Ukrayna’da Rusya işgalinin yaşanacağına delalet ediyordu.
Şubat ayının sonunda beklenen oldu. Rusya, karadan, havadan, denizden ve hatta siber saldırılarla Ukrayna’yı işgal etti. Donbass ve Odessa ile yetinmeyen Putin, başkent Kiev’e kadar uzanan saldırılara başladı. Kharkiv büyük zarar gördü.
Putin’in sivillere saldırmayacaklarını açıklamasına rağmen 5 binden fazla sivilin hayatını kaybettiği konuşuluyor. Sığınaklar dolup taşıyor, Kiev ve diğer şehirlerde barikatlar oluşturuluyor. 1,1 milyon Ukraynalı çevre ülkelere doğru göç etti.
Nevşin Mengü’nün aktardığı üzere mevcut durumda Ukrayna’da ülke genelinde akaryakıt satışı neredeyse durduğu için ancak tren ve metrolar çalışıyor. Reuters muhabiri Ümit Bektaş, Ukrayna polisinin buralarda düzeni sağlamak için havaya ateş açmak zorunda kalabildiğini kaydediyor.
Ukrayna’da bir yandan tüm bu olumsuz gelişmeler yaşanırken, diğer yandan başkan Zelenski’nin görev onayı Aralık-Şubat arasında %35’ten %91’e tırmanmış durumda.
Ülkenin göz göre göre yaşanan bir tırmandırma yarışıyla birlikte savaşa sürüklenmesine rağmen, halkın son yıllarda yaşadığı ve savaşla birlikte derinleşen refah, güvenlik ve özgürlüklerde geriye gidişe rağmen Zelenski’nin yakaladığı bu başarı incelenmeye değer.
Savaş ve işgal gibi tüm ulusun kaderini ve ontolojik varlığını en temelden ilgilendiren büyük çaplı krizlerde lider, ulusuyla bütünleşme yoluna gidiyor. Hükümet-vatandaş ilişkisinin kuvvetlendiği böyle anlarda liderlerin genellikle görev onayı artıyor.
Ulusal ve uluslararası krizler sonrasında yükselen lider görev onayını açıklamak için bayrak etrafında toplanma etkisi kavramına başvuruluyor. Bu tip büyük krizlerde vatandaşlar belirsizliğe karşı hükümetlerine güven duyma eğiliminde.[1]
Doğal afet ve hastalık durumlarında endişe hissi hükümetlerin alacağı korumacı tedbirlere yönelik desteğe onayı artırırken, terörle mücadele ve savaş durumlarında tehdit algısı ve tehdit eden aktöre yönelik öfke hükümete olan desteğin artışını beraberinde getirebiliyor.[2]
Mueller’e göre bu etkinin ortaya çıkması için üç şart gerekiyor.
Birincisi, ülke liderinin ve/veya ülkenin olaydan doğrudan etkilenmesi.
İkincisi, krizin uluslararası düzeyde gerçekleşmesi ve ulusal sınırların dışında bulunan aktörlerin bu krizde sorumlu görülmesi.
Üçüncüsü, olayın spesifik, dramatik ve tüm ilgiyi üzerinde toplayan cinsten olması.[3] Ostrom ve Smith iç siyasette yaşanan gelişmelerin de bu etkiyi beraberinde getirdiğini ekliyor. Ulusal skandallar, siyasal krizler ve liderin sağlığıyla ilgili haberler söz konusu olaylar arasında değerlendiriliyor.[4]
Çatışma durumunda krizin sertliği, krizle mücadele başarısı ve ülkedeki kutuplaşmanın derecesi iktidara yönelik güven onayının artış oranını şekillendiren faktörler arasında sayılabilir.
1-Krizin Sertliği: Putin liderliğinde Rusya Ukrayna’yı Rusya’nın bir parçası olarak görüyor. Ukraynalı milli kimliğini yok sayıp Ukraynalıları Rus şemsiyesine zorla dahil etmek istiyor. Başkent Kiev’i Slav-Rus bilincinin merkez noktası sayıyor.
Ukrayna’nın ulusal egemenliğini tanımayıp Kırım’ı ilhak eden, Donbass’ta fiili cumhuriyetlerin kurulmasına ön ayak olan, Ukrayna halkının NATO ve AB üyeliği taleplerine ihanet gözüyle bakan Putin, en sonunda en sert senaryo olan işgali gerçekleştirdi. Nükleer silahları kullanmayı da gerçek tehdit olarak sunuyor.
2-Liderin Krizle Mücadelede Başarısı: Zelenski, Putin’in hasmane tavırları ve darbe çağrılarına rağmen ayakta kaldı. Ukrayna halkının moralini ve direncini diri tuttu. Batı ülkelerini Ukrayna’nın yanında yer almaya zorladı. Rusya’ya karşı kampanyayı ahlaki düzeye çekti ve Rusya’nın her alanda dışlanmasını sağladı.
3-Kutuplaşma Derecesi: Ukrayna, Batı-Doğu, Avrupa Birliği-Rusya, Ukraynalı-Rus gibi kimliksel kamplaşmaların ve sosyo-ekonomik ayrımların çok etkili olduğu bir ülke. Huntington Ukrayna’yı parçalanmış ve medeniyetler savaşının sahnelendiği ülkeler arasında sayıyor.
Buna rağmen Zelenski, 2019 başkanlık seçiminde ilk turda %30.2 oy alsa da ikinci turda katılımın yaklaşık aynı kalmasını sağlayıp %73’e ulaşarak adeta bir konsensüsle seçildi. Etnik Rusların da oyunu alan Zelenski oyuncu geçmişinin de sağladığı avantajla büyük bir performans sergileyerek, Rusya işgalinde de bu desteğini %91 görev onayına dönüştürmeyi başardı.
[1] Hetherington, M. J., & Nelson, M. (2003). Anatomy of a rally effect: George W. Bush and the war on terrorism. PS: Political Science & Politics, 36(1), 37-42.
[2] Redlawsk, D. P. (Ed.). (2015). The American governor: Power, constraint, and leadership in the states. Springer.
[3] Mueller, John (1970). "Presidential Popularity from Truman to Johnson". American Political Science Review. 64 (1): 18–34
[4] Ostrom, C. W., & Smith, R. M. (1992). Error correction, attitude persistence, and executive rewards and punishments: A behavioral theory of presidential approval. Political Analysis, 4, 127-183.